Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Eylül 2018

BM''DE YÜKSELEN ADALET ÇAĞRISI

Küresel sistem, tarihinin en büyük krizini yaşamaktadır. Amerika, liderliğini yaptığı küresel sistemin yükünü artık taşımak istemediğini ilan etmektedir. Başkan Trump, küreselleşmenin bittiğini ilan ederek, aslında Amerika çağına veda etmektedir. Trump, küreselleşmeden ziyade Amerikosentrrik yani her şeyin Amerika merkezli olduğu bir dünya kurmak istediğini BM Genel Kurulu'na hitap ederken ifade etmiştir. Trump, Amerika'yı büyütme saplantısı içinde dünyayı küçültme ve yağmalama amacındadır. Amerika, güç kullanmak dahil bütün araçları kullanarak hegemonik liderliğini dünyaya dayatmaktadır. BM, Amerika'nın küresel hegemonyasına hizmet ettiği sürece kullanışlı aptallar topluluğu olarak var olabilecek köhnemiş bir kurum haline gelmiştir.

Amerika Başkanı Trump'ın dünyaya ayar verdiği ve BM'nin varoluşsal bir kriz içinde olduğu bir ortamda Devlet Başkanımız Erdoğan, BM'nin, beş daimi ülke konumundaki küresel çetenin tahakkümünden kurtulması gerektiğini ifade etmiştir. Başkan Erdoğan, "Dünya, beşten büyüktür!" söylemiyle BM'nin hegemonik bir araç olmaktan çıkarılmasını, bütün insanlığa hizmet eden işlevsel ve verimli bir yapıya dönüştürülmesini savunmaktadır. Trump ve Erdoğan, New York'ta iki farklı BM vizyonu ortaya koymuşlardır. Trump'ın ortaya koyduğu çerçevede BM, küresel yağmacılığı meşrulaştıran, yaygınlaştıran ve işlevselleştiren bir kurumdan başka bir anlam ve misyona sahip değildir. Başkan Erdoğan'ın ortaya koyduğu vizyonu ise, BM'nin Hümanizasyonu, yani BM'ninn insanileştirilmesi olarak ifade edebiliriz. Erdoğan'ın vizyonunun esasını, BM'nin küresel yağma düzeninin taşıyıcısı olmaktan çıkarılması ve bütün insanlığı sahiden temsil eden küresel kurum olması oluşturmaktadır.

Trump'ın konuşması, Amerika yönetiminin derin bir kaygı ve korku içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Amerika, yeni dönemde dengeleyici bir rol oynamak yerine çatışan ve çatıştıran bir misyonu benimsemiş durumdadır. Amerika, küresel hegemonyasının tehlikede olduğunun bilincinde olarak çanların kendi için çaldığının çok iyi farkındadır. Trump'ın küreselleşme karşıtı konuşması, Amerika'nın şimdiden yeni bir konseptle harekete geçeceğini göstermektedir. Amerika, motoru olduğu küreselleşme sürecini yine kendisi bitirme çabasındadır. Amerika, Kuzey Kore ile barışırken İran'la çatışmayı gündeminin baş köşesine oturtmuştur. Önümüzdeki günlerde Amerika ve İran arasındaki krizin diplomatik, ekonomik ve güvenlik alanlarında kapanamaz bir şekilde derinleşeceğini öngörebiliriz. Rusya ve Çin'le derin ilişkiler kuran İran'da Amerika ile ilişkileri kriz boyutunda tutarak egemen nizamın varlığını devam ettirme politikası izleyecektir. Çatışma ve kriz halini canlı kılan Amerika ve İran yönetimleri, aslında birbirini ayakta tutan ve besleyen iki düşman müttefik durumundadırlar. Yeni dönemde uluslararası ilişkilerde, sadece dostların değil, en amansız düşmanların birbirleriyle adı konulmayan asimetrik ittifaklar içinde olacağını öngörebiliriz.

Trump'ın ortaya koyduğu yeni dünya düzeni, her şeyi güvenlikleştiren yani securitizasyonu esas alan bir yaklaşımla hareket etmektedir. Serbest ticaret, demokrasi ve küreselleşme artık değer olarak görülmemektedirler. Trump doktrini, askeri ve ekonomik açılardan Amerika'yı yeniden hegemon güç kılmak için Çin ve Rusya gibi rakip devletlerle savaşma içinde olmayı içermektedir. Trump doktrini, Türkiye'de milli ve yerli kavramları bağlamında oluşturulan yeni nesil ulus devletleri de kendisine hasım olarak görmektedir. Trump doktrini, Soğuk savaş sonrası oluşan dünya şartları ışığında düşman tanımını genişletici ve çeşitlendirici yönde yapmıştır.

Son BM Genel Kurulu'nda Trump doktrini olarak ifade edebileceğimiz yeni bir çatışma ve yağma planı ortaya konmuştur. Emperyalizmin dünyayı yeni bir paylaşım faciasına sürüklediği bir ortamda Başkan Erdoğan, bu yolun yol olmadığını anlatmaya çalışmıştır.Dünyanın kurtuluşunun emperyalizmde olmadığının çok iyi farkında olan Başkan Erdoğan, "dünyanın kurtuluşunun adalette olduğunu" dünya liderlerine anlatmıştır. Adaletten başlamayan, adaletle ilerlemeyen ve adalete yolu çıkmayan hiçbir yol, insanlığa barış, özgürlük ve refah getirmeyecektir.

BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma, Başkan Erdoğan'ın dünya lideri konumuna uygun bir şekilde davrandığının tescili olmuştur. Başkan Erdoğan, küresel adalet çağrısı yapan, ülke sınırlarının dışına bakan, gerektiğinde sınırlarının ötesinde geniş çaplı askeri operasyonlar yapmaktan çekinmeyeceğini söyleyen, risk alan ve küresel duyarlılıklara sahip etkili bir dünya lideri profili ortaya koymuştur.

Trump doktrini, emperyalizm ve yağma temelinde sistemin yeniden tahkim edilerek dizayn edilmesini savunurken, Başkan Erdoğan ise, adalet temelinde bütün milletleri barındıran adil ve eşitlikçi bir BM sisteminin kurulmasına vurgu yapmıştır. Başkan Erdoğan'ın New York'ta yaptığı konuşma BM surlarında kapanmaz bir gedik açmıştır. BM,bundan sonra her şeyi eskisi gibi devam ettiren bir kurum olma rolünü sürdürmesinin çok zor olduğu yeni bir durumla karşı karşıyadır.