BM Yüksek Komiserliği'nin toplantısı
28 Mart günü Urfa Valiliği'nin konferans salonunda anlamlı bir toplantı yapıldı. Bu toplantı Suriyeli mültecilerle ilgiliydi.
Birleşmiş Milletler (UNHRC) Yüksek Komiserliği Temsilcisi Paolo Artini Suriyeli mültecilerle ilgili kısa bir konuşma yaptı, Türkiye devleti ve halkın mültecilere yaptığı yardımlardan dolayı teşekkür etti. Bu yardımların küçümsenmeyecek derecede insani ve anlamlı olduğunu söyledi.
Urfa valisi sayın Abdullah Erin beyefendi daha detaylı bilgiler verdi. Suriye de çocukların kadınların, masum insanların savaşın getirdiği ölümle kalım arasında yaşadıklarını, mallarını mülklerini terk eden bu insanların Türkiye'ye sığındığını, eğer vicdanımız varsa buna bir çare bulmamız gerektiğini, gelecek nesillere bu vahşeti izah etmenin imkansız olduğunu, bu insanlık dramının bir an evvel sonlandırılması gerektiğini veciz bir şekilde ifade etti.
Çare neydi ve ne yapılması gerekliydi? Bu hususta Birleşmiş Milletlerin bir projesi olmadığını temsilci Paolo Artinin konuşmasından da anladık. Günümüz de modern bir vahşetin insanları mahvettiği bir ortamda Birleşmiş Milletler teşkilatı ne işe yarıyordu. Binlerce kilometre öteden gelip ortalığı karıştırmak ve kendi çıkarlarının dışında hiçbir şeyi görmeyen kör gözler nasıl bir medeniyetin temsilcisi olabilirlerdi. İnsanları mahvedenlerden ne beklenebilirdi. Doğrusu insanlık vicdanını ve erdemini kaybetmiş vahşi batının bıraktığı derin izleri silip süpürmek bizlerin omuzuna yüklendi.
Gerçekten Amerika eğer Kürtleri çok seviyorsa neden Türkiye ye sığınan Suriyeli Kürt mültecilere en ufak bir yardımda bulunmadı. Eğer Suriye de örgütler değil devletler bir araya gelerek sulhu temin etseler Türkiye'ye sığınmış milyonlarla mülteci bir gün dahi durmazlar. Tereddütsüz bir an evvel ülkelerine büyük bir çoğunlukla geri dönecekler. Kim tarlasını, evini bırakıp başka bir ülkede yaşamak ister. Amma Suriye de ki şartları başta Amerika ve batılı ülkeler o kadar kötü hale getirdi ki, bu da yetmezmiş gibi Suriyeli mültecilerin Türkiye'den gitmek istememeleri açıkça gösteriyor ki Suriye'nin bazı bölgelerine çöreklenmiş ve insanların baş belası olmuş örgütlerin ne hukuku nede ahlakı vardır. Suriye halkının çok büyük bir çoğunluğu onlardan yaka silkmekte ve onlarla beraber asla yaşamak istememektedir.
hizmet eden Birleşmiş milletler teşkilatı ise artık hiçbir işe yaramaz hale gelmez ve hangi derde devadır artık. Bu Teşkilatın hiçbir özelliği ve yaptırım gücü çoktan yok olmuş ve içi bomboş bir çuvala benzemektedir. Bir kaç devletin oyuncağı olmaktan başka tamamen yetkisiz ve etkisizdir. Birleşmiş Milletlerde İsrail aleyhinde birçok karar alındığı halde hiç biri şimdiye kadar uygulanmamıştır. Aslında bu teşkilatın bu haliyle lağvedilmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Yahut insanlığı ve hukuku ön plana çıkaran yeni bir statüye kavuşturulması gerekmektedir.
Onun için diyoruz ki, Suriyeli mülteciler en iyi yardım onların kendi yurtlarına sağ salim dönebilecek şartların oluşturulmasıdır. Evvela bombalar atılmasın, savaş sona ersin sonra yardıma da hiç gerek kalmasın.