BM Dünya İnsani Zirvesi'nden Verilecek Mesaj
Türkiye o eski Türkiye değil. Türkiye, uluslararası ilişkilerden ekonomiye, sanattan sosyolojiye etkin olduğu her alanda yüksek performans gösteriyor; etkili kararlar alarak ve doğru adımlar atarak kalkınma tecrübeleri konusunda diğer ülkeler için bir model haline geliyor. Kalkınma başarımız ve deneyimimiz sadece örnek model olarak kalmıyor; kıtalar ve coğrafyalar boyunca milyonlarca insan için fayda sağlıyor.
Türkiye merhamet diplomasisiyle, kurumları, sivil toplum örgütleriyle yurtdışında gerçekleştirdiği insani yardım faaliyetleriyle gönüllere taht kuruyor. Suriye krizinin ortaya çıkardığı insani krizi hafifletmek için ise var gücüyle çalışıyor. Ocak 2016 itibariyle yaklaşık 280,000 sığınmacıyı AFAD'ın on ilde kurduğu 25 geçici barınma merkezinde ağırlıyor; onların yalnızca barınma değil, sağlık, eğitim ve psikolojik destek gibi ihtiyaçlarının karşılanması için tüm gücüyle çalışmaya da devam ediyor. İlgili bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları ile Türk Kızılayı'nca çadır kentlerde ve konteyner kentlerde barınma, yiyecek, sağlık, güvenlik, sosyal aktivite, eğitim, ibadet, tercümanlık, haberleşme, bankacılık ve diğer hizmetler kesintisiz olarak veriliyor.
Hayır kurumlarımız başta olmak üzere, sivil toplum örgütlerimiz eliyle yapılan yardımları ise hesaplamak neredeyse imkansız. İyi ki varlar.
Ve tarihte ilk kez Türkiye'de düzenlenecek olan ve küresel insani yardım politikalarının belirleneceği BM Dünya İnsani Zirvesi için geri sayım başladı. Açılışını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekleştireceği zirveye 23 devlet başkanı, 23 başbakan ve 50'nin üzerinde bakan katılması bekleniyor.
Onurlu ve değerlik yalnızlık bu işteu2026
Türkiye 3 milyona yakın sığınmacıyı barındırıyor.
Türkiye Dünyanın 3'üncü büyük insani yardım donörü ve yardımların milli gelire oranı itibarıyla "en cömert donör" ülkesi...
Peki Batı ne yapıyor?
Mazlumlara kapılarını kapatıyor, teröre cephane sağlıyor, Esed ve Sisi gibi diktatörlere destek vererek, insani krizi körüklüyor.
Türkiye, insan haklarından yana olan kurum, kuruluş ve gönüldaşlarıyla açılan yaraları sarmaya çalışırken, BM ise üç maymunu oynuyor.
Ey Batı;
Ey BM;
Yeter artık.
Vazgeç zulüm politikalarından.
Vazgeç artık insani krizlerden nemalanmaktan.
Vazgeç artık muhacirlere sırtını dönmekten.
İnsanlık, özellikle de Müslümanlar kan denizinde boğulurken, bildik nakaratlarını tekrar etmekten vazgeç.
Mazlum coğrafyalarda acının ve zulmün fotoğrafları büyürken, batı dünyası, küresel efendiler ve onların kuklaları suskun. Vazgeçin bu ihanetten.
Bizler, tarihin en adaletsiz savaşlarından birinin yaşandığı Suriye'de, seçilmiş hükümete karşı darbe yapılan Mısır'da, ambargo altında inleyen Gazze'de, mezhep savaşına sürüklenen Irak'ta öldürülen ya da ölümü bekleyen mazlumların yanındayız.
Bunu BM Dünya İnsani Zirvesinde bir kez daha haykıracağız, tüm vicdan sahiplerini de bu onurlu mücadelede yanımızda durmaya davet edeceğiz. BM Dünya İnsani Zirvesinde toplanacak bütün ülkeleri, yurtlarından sürülmüş Suriyelilerin, Filistinlilerin ve Arakanlıların, toprakları gasp edilmiş doğu Türkistanlıların sesi olmalarını isteyeceğiz. Suriye'de süren savaş kadın erkek çocuk yaşlı ayırmadan tüm vahşetiyle büyümeye devam ederken sessiz kalamayız. Kalmayız da.
Rejim güçleri ve farklı silahlı gruplar arasındaki çatışmalar nedeniyle Suriyeli kardeşlerimiz her an ölüm ve yaralanma riski altındayken sessizce köşemizde bekleyemeyiz. Beklemeyeceğiz de.
Masum insanların acımasızca öldürülmesini dünya seyretse de biz seyirci kalamayız.
Mazlum halkların vesayete son verme ve egemenliğini kazanma mücadelesini desteklemekle birlikte, sesimizle, yüreğimizle Batı'nın çifte standartlarını deşifre edeceğiz, zulmü meydana getirenleri kınayacağız.
Bütün insanlığa, 'BM Dünya İnsani Zirvesi'nden sesleneceğiz;
Akan kanı birlikte durduralım, gözyaşlarını dindirecek yaptırım gücü yüksek kararlar alalım. Savaş, terör ve afet nedeniyle mağdur olan tüm dünya halkları için insani yardım seferberliği başlatalım.