Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.81
Gram Altın
2975.63
BIST 100
9724.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ekim 2020

Bizim Ziya

Edebiyat toplulukları edebiyatımızın yönünü tayin etme noktasında etkilidir. Yedi Meşaleciler de kısa süren dergicilik faaliyetlerine rağmen etkili olmuşlardır. 15 Ekim 1928’de “Yedi Meşale” dergisi kapanmıştır. Doğum ve ölüm tarihlerini takip etmeye çalışıyorum. 15 Ekim de Yedi Meşale dergisinin kapanma tarihidir. Biraz da ölüm gibidir kapanışlar.

Sabri Esat (Siyavuşgil), Yaşar Nabi (Nayır), Muammer Lutfi (Bahşı), Vasfi Mahir (Kocatürk), Ziya Osman (Saba), Cevdet Kudret (Solok) ve Kenan Hulûsi’nin (Koray) birlikteliğinde oluşan Yedi Meşale topluluğu, ortak çıkardıkları kitaba “Yedi Meşale” adını vermişlerdi. Topluluk daha sonra bu isimle anıldı.

Toplam sekiz sayı yayımlanan (1 Temmuz - 15 Ekim 1928) derginin sahibi ve müdürü Yusuf Ziya Ortaç’tır. Alfabe değişikliği nedeniyle süreli yayınların basımı zorlaşınca dergi kapanıyor. Kenan Hulûsi dışındaki isimler şairdir. Dolayısıyla derginin şiirimizdeki yeri önemlidir. Sabahattin Ali’yi de bu dergide görmekteyiz. Dergide eleştiri yazıları da bulunmaktadır. Dergi hakkında Yusuf Ziya, “Meş‘ale’nin halis bir sanat mecmuası olacağını, onun sayfalarında edebiyatın ukalâlarından, mûsikinin dedikodularından, resmin iddialarından ziyade mahsullerinin bulunacağını söylemiş ve daha çok yeni imzalara açık tutulacağını vurgulamıştır.”

Yeni imzalara açık olmak ve sadece edebî esere odaklanmak takdire değer. Bugün de yeni çıkan birçok dergi benzer iddialarla çıkıyor ama zamanla bir “kadro” dergisi hâline dönüyor. Maalesef kaçınılmaz durum budur. Yedi Meşale dergisinde Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, Ömer Bedreddin Uşaklı gibi devrin önemli isimleri de yazmıştır. Bu çeşitlilik edebiyatımızın zenginliğini, ediplerimizin enginliğini gösteriyor. Gerçekten de bir edebiyat dergisinde ideolojik ve siyasî saplantı olmamalıdır. Güzeli esas almak ve edebî eseri yaymak birinci şart olmalıdır. Yazana değil, esere bakmak gerekir.

Yedi Meşaleciler içinde en çok sevdiğim şair Ziya Osman’dır. Genellikle geçmişe, bilhassa çocukluk günlerine özlem duymaktadır Saba. 1950'ye kadarki şiirlerinde çocukluk günlerine dönme isteği görülür.

“Baktıkça hep semt semt, yer yer/Beş yaşım, on beş yaşım, ah yirmi yaşım!” diyerek çocukluğundan başlamak üzere hayatını film şeridi gibi bu iki dizede özetler, çocukluğuna ve yaşadığı sokağa özlem duymaktadır Ziya Osman.

Ziya Osman, “Nefes Almak” başlıklı şiirinde de yaşama sevincini dile getirir. “Nefes almak, içten içe, derin derin/Taze, ılık, serin/Duymak havayı bağrında.”

Ziya Osman Saba’nın şairliği yanında dostluğu da öne çıkar. Cahit Sıtkı ile dostluğu imrenilecek ve kıskanılacak düzeydedir. Bu dostluğun ortak noktası şiirdir. Demek oluyor ki şiir dost kazandırıyor, dostluğu güçlendiriyor. Ziya Osman’ın Cahit Sıtkı’ya ithaf ettiği “İmkânsız Tesadüfler” başlıklı şiiri dostluklarının derecesini gösterir: “ Şimdi çıkıverecek karşıma arkadaşım/Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yoldan/Babam tok sesiyle birden çağıracak: "Ziya!"/Kalbimde eski sevinç, dallarda eski bahar.”

Cahit Sıtkı ile Ziya Osman arasındaki dostluğu daha iyi anlamak için “Ziya’ya Mektuplar” adıyla basılan Cahit Sıtkı’nın Ziya Osman’a gönderdiği mektuplar okunmalıdır. Bir mektupta Cahit Sıtkı şöyle seslenir:

Bir Tane Ziyacığım,

Evet, anne gibi, sevgili gibi, dost örneği bir tane Ziyacığım.”

Yedi Meşale deyince akla biraz da Ziya Osman geliyor. 15 Ekim derginin kapanma günü olunca Ziya Osman’dan bahsetmemek olmazdı. Dergi kapansa da şiir meşalesi sönmemiştir, Ziya Osman’ın şiiri zaman geçtikçe daha iyi anlaşılmış ve sevilmiştir.

Ziya Osman Saba, “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi” ile bizi anlatan, mutluluk arayan, dost canlısı bir insan olarak Yedi Meşale’den bize kalan en güzel fotoğraftır. Ziya Osman,

insan sadece seveceği bir kadınla bile mesut olabilir, diyordu. Ne güzel demiş! Ömrünüzü vereceğiniz bir kadın, bir eş dünyaya değmez mi? Şimdi, biz hâlâ onun hem şiirine hem de öğüdüne ihtiyaç duyuyoruz. Ziya Osman bizim sesimizdir; Türkçemizle dokumuştur şiirini.