Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 May 2020

Bizim olmadığımız bir denklem kurulamaz

COVID salgını, dünyayı resmen kasıp kavurdu. Ekonomik çarkların durması bir yana, en temel sağlık sistemleri bile işlemez hale geldi. Zengin ülkeler yardıma muhtaç beklerlerken, egemen devletlerin çaresizliğine de hep birlikte şahit olduk. Türkiye ise sağlık sisteminden tedavi yöntemlerine, toplumsal koordinasyondan sosyal yardımlara kadar, dünyanın gıpta ettiği bir ülke oldu. Yurt dışından getirdiğimiz on binlerce vatandaşımıza umut ışığı olduğumuz gibi, asırlardır bize patronluk taslayanların da yardımına koşmaktan gocunmadık. Elbette bununla da yetindiğimiz söylenemez. “Savaşı İslâm’ın kalbine taşıyacağız” diyenlere inat; Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ve Akdeniz’de, OYUN BOZMAKTAN bir katre geri durmadık.

Anlayacağınız kabuğumuzu kırmıştık bir kere. Dünya meselelerine nasıl etkin bir katkı sunuyorsak, çevremizde olan her konuya da, Milli Menfaatlerimize göre müdahale ettiğimiz ortada. Bunu yaparken de iletişim kanallarını daima açık tuttuk malumunuz üzere. Zira tüm konuların, diplomasiyle çözüme kavuşturulacağına olan inancımız tamdı. Fakat bundan anlamayanlara, diplomasinin bir parçası olarak güç kullanmaktan da asla çekinmedik. Mesela bunun en bariz örneği, Doğu Akdeniz’dir tartışmasız. Yani “İÇERİSİNE BİZİM OLMADIĞIMIZ BİR DENKLEMİN KURULAMAYACAĞINI“, yavaş yavaş öğrendikleri/öğrenecekleri coğrafya. Peki, yaşadığımız bu zorlu süreçte, D. Akdeniz nasıl etkileyecek? Hadi gelin birlikte bakalım…

Birkaç haftadır, Libya’da çok önemli gelişmeler oluyor doğrusu. Türkiye’nin bölgede bütün hesapları bozduğu, batılı medya organlarının dahi dilinde… Tabi bu sadece Libya ile sınırlı değil. Akdeniz’in tamamında, Ege’de, Suriye’de, Irak’ta doğalgaz pazarlıkları ve iletim projeleri için de cari. Ama başlı başına Libya’da olanlar, tüm Akdeniz’de olacakların bir özeti konumunda. Şayet kazanırsak, bunun domino etkisiyle, bütün Akdeniz’e taşınacağından kimsenin şüphesi yok. O yüzden Darbeci Hafter ve efendileri, son kozlarını oynama derdine düşmüş durumdalar. Karşımızdaki manzara ise “BREMEN MIZIKACILARINI” akıllara getirir nitelikte. Öyle ki Rusya, Fransa, İsrail, Suud, Mısır, BAE ve Şii milislerin, bize karşı tek cephede buluşması fazla söze hacet bırakmayan cinsten.

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, kaybetmeye mahkûmlar Allah’ın izniyle. Çünkü bölgedeki atmosferin, Türkiye’nin lehine değiştiği aşikâr… Atmosfer değiştikçe de, bazı ülkelerin pozisyonları değişmeye başladı haliyle. Tıpkı NATO Genel Sekreterinin, Libya Başbakanı Serrac’ı arayarak “DESTEK AÇIKLAMASINDA” bulunması gibi. İtalya’nın, Türkiye’yi kınama mesajına imza atmaması gibi. İsrail’in, “TÜRKİYE İLE AKDENİZ’DE İŞBİRLİĞİ YAPMA” yönünde işaretler vermesi gibi. Sudanlı, Çad’lı paralı askerlerin cepheleri terk etmesi, Rus Wagner unsurlarının ise geri çekilmesi gibi. Hatta ve hatta her ne kadar KAZANANA OYNADIĞI belli olsa da, ABD’nin Libya Büyükelçisinin “AMERİKA, MEŞRU HÜKÜMETLE OLMAKTA GURUR DUYUYOR” açıklaması gibi…

Özetle birilerinin Libya’yı parçalama projesi, şimdilik Türk Devleti tarafından bozulmuş vaziyette. Bu hale düşeceklerini, asla tahmin etmedikleri muhakkak… Keza panikle bir taraftan tehditler savurup, öbür taraftan ateşkes istemeleri daha çok bir ÇARESİZLİK HALİNİ hatırlatmakta. Peki, böyle bir durumda ne olur derseniz? Dışişleri Bakanlığımızın; “Libya’daki çıkarlarımız hedef alınırsa…” ile başlayan duyurusu kapsamında, Hafter’in havadan ve denizden vurulması söz konusu. Yani Hafter’i kazıma operasyonunun, asıl bundan sonra alevleneceği kesin gibi duruyor. Sesinin ise Akdeniz’de gözü olan, tüm ülkelerden yankılanacağı net… Sonra ne mi olacak? Hep birlikte Türkiye içerisine yöneleceklerinden, emin olabilirsiniz. Nitekim para baronlarının çalışmaya çoktan başladıklarını, sahada açık ve net görüyoruz zaten. Allah fırsat vermesin.

Not: YENİ KURULAN İKİ PARTİNİN liderleri, bu aralar çokça ekranlardalar. Hükümete olan eleştirileri öylesine yüksek tonda seyrediyor ki insanın ağzı açık kalıyor. Kolay değil tabi. “İmaj yenilemek için makyaj” yapmak zor zanaat. Hele de onu kitlelere YEDİRMEK, ondan da zor… Yoksa “kelepçelenip hapse atılmayı göze aldım” sözleriyle tribüne oynayan birinin, “BUGÜNE KADAR EN UFAK BİR TEHDİTLE KARŞILAŞMADIK” şeklinde cümleyi tamamlaması bu minvalde okunabilir. Haziran 2015 döneminde, Ana Muhalefet partisiyle koalisyon kurmak için çırpınan bir diğerinin ise; “ömrünü falanca muhalefet partisiyle mücadele ederek geçirdim” demesi, MAKYAJIN AÇIKÇA AKTIĞINI gözler önüne seriyor.