Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2417.09
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Bizim mahallenin çocukları

Bizim mahallenin çocuğu olmayı başarmış

olmak isteyenlere de rol model olmuş

Şerif MARDİN hocamızın aziz ruhuna ithaf olunur.

Rahmet ve hürmetle anıyoruz.

Yıllar önceydi. Yeni taşınmıştık şehre. Ve ilk defa bir mahalleli olma fırsatını yakalamıştık. Daha çocuktum. Mahallenin dahi ne olduğunu bilmiyordum. Kendim gibi olan en azından öyle görünen çocuklarla oyun oynamak ve o mahalleye ait olmak istiyordum. Lakin zor bir durumdubu. Çünkü arkamda iki etiket vardı. Aslında görünüşte bir problemmiş gibi görünmüyordubunlar. Ne vakit mahalleye ait olmak ve orada bir şeyler yapmak isteseko zaman dolaylı veya doğrudan karşımıza çıkıyordu. Çocukluk bu ne yaparsınız. Hayatınız ve hayaliniz oyun. Ötelenseniz de dayak yeseniz de ve tahkir edilseniz de oyundan vaz geçemiyorsunuz işte.

Yıllar yılları böylece kovalayıp durdu. Ama bizim mahallenin çocukları olmak içinçabalamaktan hiç geri durmadık. Her defasında farklı engellerle karşılaştık. Hatta bayramlarda şekerimizbile farklılaştı. Ama bir kere bizim mahallenin çocukları olmayı azmetmiştik.

Hatırlıyorum.Köyden gelince önce bize mahallenin kenarında bir yer gösterildi. Büyük paralar karşılığında. Oralarda fazla yaşam yoktu. Fakat köye göre sanki merkez mahalle gibi geldi bize. Mahalleli de böylece bizi kendinden uzaklaştırmadan ve dahi fazla da yaklaştırmadan bir kenarda tuttu. Kenar mahalleli olmaktan gocunmuyorduk. Fakat tek amacımız vardı kenar da olsa bizim mahallenin çocukları olmak. Bunun için iki şeyin zorunluluğunu fark ettik. Ya paramız olacaktı ya da itibarımız. İlk etapta paramızı aldılar kenar mahalleyi bize satarak. İtibarımız kaldı. Ama zaten bir itibar sarsıntısıyla karşılaşmıştık kenar mahalleye yerleştirilerek. Biz kenar mahalledekiler bunun zor bir şey olduğunu anladık. Bizim mahallenin çocukları olmak için başka çare yoktu. Zor elde edilen bu itibarı önce köyde yaşayan babalarımız anlamıştı. Sonra da şiddetle bize aşılamıştı.

Kenar mahallede okul yoktu. Merkez mahalledeki okula kaydolduk. Büyük bir mutluluk yaşayacağımızı zannediyorduk. Ne yazık kiokulda da kenar mahallenin çocukları olduğumuz hep bize hatırlatıldı. Sınıfta iken arka sıralara atıldık. Öğretmenler mahallenin merkezinden oldukları için bize bakmadılar. Bunlardan bir kazmaya sap olmaz(olmamalı) hissiyle hep hoyrat davrandılar. Teneffüse çıktık ara koridorlarda kenara itildik. Kantine gidince kenar mahalleli olduğumuz için bir şey alamadık.

Çocuğuz işte ne yapalım. Bütün bunlar için bizim mahallenin çocukları olmaktan uzak mı duralım. Asla. Kenar mahalleden merkezin okuluna bir müddet böyle gidip geldik. Farkında olmadan bütün sıkıntıları ailemize ilettik. Anne baba şefkati dayanamadı bu duruma. Aldılar bizi bizim mahallenin mektebinden verdiler yatılı okula.

Yatılı okul mahallenin değil şehrin merkezindeydi. Bir anda böyle bir okula gelmekle bizim mahalleli olma ümitlerimizyeniden yeşerdi. Büyük bir heyecanla yeni okulumuza başladık. Lakin ilk muamele sınırlılıkların hatırlatılması oldu. Yatılının sınırları bütün heyecanımızı hüzne boğdu. Hele çarşıya inme çabalarımız pazartesi içtimalarının kabusuydu. Jurnallemenin adı çarşı görevlisi oldu.

Bizim mahallenin çocukları olma hayalimiz bir kez daha engellenmişti yatılı okul hayatıyla. Çünkü bütün çocuklar köyden gelmişti. Mahalleli yoktu aramızda. Okulun sınırlarının dışındaydı bizim mahalle. Ailemiz de köydeydi. Mahallelinin isteklerini yerine getirme gayretindeydi. İlimle aranan itibar yatılı okulla her geçen gün dumura uğruyordu. Disiplin adı altında her türlü zulüm reva görülüyordu. Gıdalanmada esas kelle saymaktı. Yatakhanede bir katta yüzlerce köylü çocuğu yatardı. Hele bir de banyo zamanı gelince sınıflara. Tek iş oydu bitleri ayıkla. Yemekler en bayat gıdalardan hazırlanırdı. Denetim denen şey çatık kaşlı ve merkez mahalle konaklısı müdür borazanıydı. Dayak ve hakaret en doğal şeylerdi. Başarının adı spor faaliyetleriydi. Bilimsel çalışmalar nadir kişilerin omuzlarındaydı. Bunların sayıları da iki elin parmakları kadardı. Böylece bizim mahallenin çocukları olma hayalimiz suya düşecekti neredeyse. Tek derdimiz yatılı okuldan kurtulmaktı. Bu yıkımla okulu bitirdik ve kenar mahalledeki evimize geldik.

Yıllar geçmişti ve kenar mahalle artık merkezileşmişti. Çocukluğumuzun sokağında yeller esiyordu. Ama bizim mahallenin çocuğu olma hayali hiç bitmiyordu. Başladık mahallemizden liseye gitmeye. Artık bir liseli olmanın verdiği eminlikle sokaklarda yürümeye. Yürüyüşümüz etrafın dikkatini çekti.

-Siz bizim mahallenin çocukları değil misiniz diye bir ses geldi.

Yıllar sonra fark edilmenin mutluluğuyla hemen cevap verdik.

-Bu sözleri söylemeniz için yıllarca bekledik ve nice bedeller ödedik.

Bu heyecanla mahallede serbestçe dolaşır olduk. Lise hayatının sonunda üniversiteli olduk. Dışarıdan gelince mahallemize

-Bizim mahallenin çocuklarıdır bunlar diyordu herkes birbirine. Diller tam tercüman mıydı gönüllere bilmiyorduk. Ama bizim mahallenin hem kızlarının hem de erkeklerinin dikkatini çekiyorduk. Üniversite bitmiş hayata atılmıştık. Bu gururla bizim mahalleliden alkış alacakmış gibi mahalleye uğramıştık. Bir kez daha ötelendik kenar mahalleye. Üniversite okumuşun dindarı mı olur diye. Şiddetle akrabalarımız dahi dindarlığımıza karşı çıktı. Bizlerin adı onların lügatinde irticacıydı. Köylülük hafif kaldı bu yaftalamaya karşın. Bir daha bizim mahallenin çocukları olma ihtimali kalmadı mı sakın. Çok incinmiştik bizim mahallenin bu haline. Ama pes etmedik yapılan bunca bed muameleye. Biz kenar mahallenin çocukları durmadan ilimde ilerledik. Bütün yüksekliği tevazuda bildik.

Yıllarca tek hayalimiz bizim mahallenin çocukları olmaktı. Bu hayatımızın yıllarını aldı. İrtica etiketlemesine çok kırılmıştık. Sanki bizim mahalleye bir daha uğramayacaktık. Yine de yıllar sonra geldik bizim mahalleye. Lakin talih mi veya tarih mi denilir bu işe. Mahallenin çocukları ihtiyar olmuştu. Etrafında sadece köylü ve dindar olanlar kalmıştı. Çevrelenmişti sanki bizi mahalleye sokmak istemeyenler.

Ne yazık ki mahallenin merkezinde olanlar ötelenmeye başlanmıştı. Bu defa bizim mahallenin çocukları yalnız kalmıştı. Kendilerinin yalnızlığına kızmıyorlardı. Lakin çocuklarının dindarlığını da kabul etmiyorlardı. Onların mahalledeki yeri ne varoştu ne merkez. Uzanıp kısalmayan bağnaz bir değişmezlikte alınan nefes. Hayır biz olmasak da çocuklarımız olmuştu onların çocuklarıyla bizim mahallenin çocukları. Ülkemin artık tek çocukları vardı. O da bizim mahallenin çocukları.

Biz yine de olsun biraz ürkek biraz da mahcup dolaşıyorduk bizim mahallede. Çektiğimiz sıkıntılar unutulmamış ve gönlümüzdeki yaralar tam kabuk bağlamamıştı. Ama çocuklarımız bunların hepsinden habersiz bizim mahallenin çocukları olmuştu. Bizim mahallenin çocukları arasında dostluk ve kardeşlik artık gerçek bir bağ olmuştu.

Biz olamazsak da bizim mahallenin çocukları bizim çocuklarımız daima bizim mahallenin çocukları kalmalı.