Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.87
Gram Altın
2979.25
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Aralık 2021

​Bizim bir iktisat politikamız var mı?

Aşı ile salgının hızı kesildi, kısıtlamalar kalktı, pandemi bitti bitiyor ancak bu sefer de ekonomik sıkıntılar ön plana çıkmaya başladı. Amerika’nın kendisini Rum ve Yunan dostu “Joe Bidenapulos” olarak nitelendiren Türk düşmanı başkanı saldırıları sürekli hale getirdi. O Trump gibi açıktan vurmuyor, alttan alta Türkiye’yi döviz ve kurla bel altından vururken, tatbikat bahanesi ile başta Dedeağaç, Yunanistan’daki üslere durmadan tank, helikopter ve asker yığıyor. Binlerce TIR silahla takviye edilen YPG güneyden saldırıyor. Her gün onlarca Suriye Milli Ordusu mensubu şehit ediliyor.

Yunanlılar gaza gelmek için dünden hazır. Nasıl olsa ABD arkamızda diye ani bir çılgınlık yapmaları işten bile değil. Yüz yıl önce de İngilizlerin gazına gelmişlerdi. Savaşın ancak yıkım getirdiğini çabuk unuttular. Kıbrıs’ta verdiğimiz dersin üzerinden bile yarım asır geçti.

Tam da bu dönemde Hükümet ekonomide köklü bir değişikliğe gitme kararı aldı. Yabancı parada düşük kur politikasını terk edince kıyamet koptu. Zihni batı düşüncesi ile yoğrulmuş beyinler, “Dünyada tuğla gibi ekonomi kitapları yazan iktisatçıların” yanılmış olamayacağını iddia etmeye başladı. Doğru olan onların görüşleri miydi, Türk Cumhurbaşkanının mı?

***

İnançlı insanlar olarak bizim bir iktisat politikamız var mıydı? Bunu uygulayabiliyor muyduk? Yoksa güçlü ülkelerin dünyayı sömürdüğü kapitalist sisteme kaptırmış gidiyor muyduk? Bir şeyleri değiştirmek hiç de kolay değil. Gizli açık ambargolarla köşeye sıkıştırılınca savunma sanayiinde inanılmaz bir atılım yaptık. Yerli ve millilik oranı yüzde 70’leri geçti. Şimdi aynı milli duruşu ekonomide, kültürde, eğitimde de gösterebilecek miyiz?

AK Parti 20 yıldır iktidarda. Peki her alanda inançlı insanlar mı yönetti ülkeyi? Bu soruya maalesef olumlu cevap veremiyoruz. Başlangıcından beri AK Parti’nin yetişmiş kadroları maalesef yeterli değildi. Mesela Kültür Bakanı yapacak adam bulamamış, farklı partilerden farklı zihniyete sahip Erkan Mumcu ve Ertuğrul Günay gibileri bakan yapmıştık. Şu andaki Kültür ve Turizm Bakanı da AK Parti’den değil, turizm kökenli bir işadamı.

Ekonomik alanda kapitalist ekonomik sistemi bilen ve uygulayan Ali Babacan ve Mehmet Şimşek gibi isimlere emanet etmiştik iktisat politikalarımızı. Şimdi ilk kez MÜSİAD’dan gelen ve sadece kapitalist ekonomiyi değil İslami sistemi de bilen bir bakan atandı ekonominin başına. Bu bir başlangıç. Başarılı olur mu sorusunu sormak için çok erken. Ama sağlam bir duruşu, kendine güveni ve güçlü bir ajandası olan isimlerin kazanmaması ve ülkeye kazandırmaması mümkün değil.

***

Bunun en belirgin örneği başörtüsüydü. AK Parti iktidara geleli on yıl olmuş, ancak hala başörtüsü meselesi çözülememişti. Başörtüsünü bir örtünme ve tesettür meselesi, yaşam biçimi olarak değil rejim ve sistem meselesi olarak görenler vardı. Onlar başörtüsü serbest olursa Türkiye’nin şeriat devletine dönüşeceğine inanıyordu. Beyinlerini şartlamış, fikirlerini sabitlemişlerdi. Başörtüsü serbest hale geldi, isteyen tesettürü ile isteyen mini eteği ile topluma karıştı. O zincirli beyinler yine de rahatlamadı.

Ekonomide de durum farklı değil. Batı zihniyeti ile yoğrulmuş beyinler kendilerini öylesine şartlamışlar ki, dünyada kapitalist sistem dışında bir ekonomik düzen olmadığı iddiasındalar. Halbuki bizim rahmet Peygamberimizin getirdiği bir merhamet düzeni var. Bizde yardımlaşma var, dayanışma var, düşenin elinden tutmak var, dost ve akrabayı gözetmek var, tanımasan bile ihtiyacı olana yardım etmek var.

Devletin güçlü, hazinenin dolu olduğu dönemlerde zenginler zekat verecek ihtiyaç sahibi bulamazlarmış. Akşam namazı çıkışında her camide bulunan yardım pencereleri ve sadaka taşlarına gönüllerinden kopanı bırakır, ihtiyacı olan da gelip oradan ihtiyacı kadarını alırmış. Devlet ülkede düzeni sağladığından hırsızı uğursuzu da kendine hareket alanı bulamazmış.

Bizim şimdiki zenginliğimiz genç ve girişimci dinamik nüfusumuz. Geçmişte bulunup çıkarılmayan yer altı zenginliklerimizin de devreye alınması ile dünyaya yeni bir iktisadi model, yeni bir “merhamet medeniyeti” örneği sunmamız işten bile değil. İnanıyoruz, başaracağız.