Bizi böyle eritiyorlar, daha da eritecekler!
Hindistan-2023 G-20 Zirvesi’nin “tema”sını hatırlıyorsunuzdur:
"Tek Yeryüzü, Tek Aile, Tek Gelecek!”
Ne demek bunlar?
Hepimizi nasıl bir
“yeryüzü”nde, nasıl bir “aile”de, ve nasıl bir “gelecek”te toplamayı
plânlıyorlar?
G-20 üyelerine bir
bakalım önce:
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya,
Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan,
İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve
Avrupa Birliği Komisyonu.
Yanlış saymadıysam, 20’yi tamamladık.
Şimdi…
Cevap arayalım:
ABD, İngiltere, Çin, Fransa, Hindistan, Rusya, Suudi Arabistan
ve diğerleri ile bizim çatısı altında birleşeceğimiz, birleştirileceğimiz “Tek
Aile” nasıl bir ailedir?
“Tek Yeryüzü” nasıl bir yeryüzüdür?
Net:
Soykırımcılar bizi, bir çatı altında toplamayı plânlıyor!
Pandemi denilen “Plandemi” Tezgâhı bu "plân"ın çok
önemli bir aşamasıydı.
Bizi, “Tek Yüryüzü”nde birleştirdiler.
Perişan ettiler,
İktidarlar ve bizdeki iktidar, plândemi dalgasına direnemedi.
Ekonomi iyice çökmesin diye, “kapanma” zararlarını sübvanse
etmeye çalıştı ve memleket devası kayanın altında kaldı.
Herkes teslim oldu plândemiye…
Trump bir arada direndi, anında "korona" bulaştırıp
ayar verdiler “deli”ye!
İngiltere’nin o zamanki Başbakanı Johnson direndi, ona da
aynı tarife.
Hatta, heriflerin Kraliçesi’ne bile “şato”sunda bulaştırıldı
virüs.
“Tek Aile” modelinin plânlayıcısı Evanjelistler, orasını
burasını oynatan “lider”lere ayar veriyor…
Kiminin ekonomisine operasyonlarla, kiminin kulağının
yanından kurşun geçirterek!..
Dünya nereye gidiyor, nereye götürülüyor?
Buna dair tefekkür faaliyetimi icra ederken, sosyal medyadan
bir “hatırlatma” düştü önüme.
Uzman Klinik
Psikolog Esra Güneş Kaya,
“Cüneyt Zapsu’nun WEF-2018’deki konuşmasının tamamı"
diyerek paylaşmış.
Sayın Esra Güneş Kaya’ya ait “parantez içi ifadelerle birlikte” pürdikkat okudum:
“İnsanlar bambaşka bir cins haline gelecek. Şu an son normal insan
jenerasyonu. Çok değil belki 15 sene sonra. Bundan sonra insanların bağımsız
olarak yaşayamayacakları kanaati çıktı. Küçük bir elit gurup, insanlığı ve
memleketleri idare edecek. Bağımsız düşüncelerini kaybetmiş bir insanlıktan
bahsediyoruz. Tarihe baktığımızda, imparatorluklar hep toprakla ölçülmüş.
İşte Osmanlı İmparatorluğu şöyle bilmem ne. İlk sanayi devriminde makinelerin
sahibi insanları yönetmiş. Önceden toprak sahipleri, aristokratlar ve avamlar
vardı. Sonradan kapitalistler ve proleterler (işçiler) var. Yeni devrim ise
şimdi, bu çok çabuk ilerliyor datanın, verilerin sahibi çok küçük bir elit grup
var. Diğerleri de idare edilenler.” (Verilerin, tek ana yapay zeka ve ana
kuantum bilgisayarın yani benim tabirimle tek gözün sahibinin dünyayı
yönetebileceği şimdi aşikar. Hack savaşlarının, veri hırsızlığının önüne
geçmenin tek yolu, tek ana yapay zeka olması diyecekler).
‘Bizler hala korkuyoruz işte telefonumuz
hacklendi, bilgisayarımız hacklendi. Artık o geride kalmış bir olay.
Verilerimiz hacklenmekle kalmıyor yavaş yavaş beynimiz hacklenmeye başlandı
bile. Şöyle ki, beyin dalgaları birtakım biyometrik sensörlerle ölçülmeye
başlandı ve bunlar bir elektrik akımlarına çevrilerek, analiz edilmeye
başlandı. Sizin neyi düşündüğünüzü, neyi düşüneceğinizi, birini gördüğünüz anki
görüntü, nasıl reaksiyon verebileceğinizi de anlamaya başladılar. Yani
biyokimyasal işlemciler var artık bunu yapıyorlar ve bundan kurtuluş da yok
kurtulamazsınız. Ben bu telefonu kullanmayacağım. Sen kullanmıyorsun yanındaki
kullanıyor.”(Biyokimyasal
işlemcilerin iki taraflı çalışacağını görmemek için kör olmak lazım. Yani
beyninden/bedeninden veri alabiliyorsa beynine/bedenine veri iletme işlemi de
olacaktır. Bunlar için DNA çipleri, Nanobotlar vs. kullanılabiliyor. Ayrıca
kuantum bilgisayarın yani yapay zekanın önündeki en büyük engel olan veri
depolama sınırı, insan DNA’sında veri depolanmasıyla çözülüyor. Ters
transkripsiyon RNA ile depo DNA sentezlenebiliyor. Covid aşılarında test
ettikleri yöntem. Geçen hafta Dr. Chris Shoemaker: ‘Şu anda, RNA'nın neredeyse
DNA gibi işlev görebileceği ve kendini çoğaltabileceği bir mRNA teknolojisi
formunu onaylama sürecindeler. Bunu kullanmak istiyorlar. Ve bir kez
kullandıklarında, yıllarca içinizde üreteceğiniz anlamına geliyor’ dedi.)
‘4 milyar senedir belirli bir doğal kanunlarla Allah'ın Kanunları ile
gelişmişiz. Şimdi Allah’ın şeyi ama tabii olmayacak.” (Açıkça Allah’ın
yarattığını; insanın, hayvanın, gıdanın, tabiatın vs. doğasını, genini
değiştirecekler diyor. Bunu da iklim değişikliğine uyumlama diye
sunacaklar).
“Bundan sonra artık bu bio teknolojinin
sahipleri bizi yönlendirecekler. Yani ne yiyeceksin, ne içeceksin. Bu arada
Profesör Harari kendisi Kudüs Üniversitesi'nden, dedi ki ‘Şu anda, İsrail Batı
Şeria'da her canlıyı, yani sadece insan değil hepsini dünya tarihinde
görülmedik bir şekilde, 24 saat 365 gün kontrol altına alıyor.” (israil, Google ile Nimbus projesi imzaladı.
Google İsrail’e veri ve ileri düzey yapay zeka desteği sağlıyor artık. Julian
Assange son saldırılar için ‘İsrail, yapay zeka kullanılarak insanların toptan
yok edildiği bir distopyayı gerçeğe dönüştürdü.’ açıklaması yaptı).
“Bu işin önemini anlayıp bunu bir kontrol
sistemi haline getiren bir tek Çin var. Daha ileri teknolojisi olan devletler
ise hala, işte İnsan Hakları falan deyip karışmıyor. Düzenlenmesi lazım. En
güzel düzenleme de açık yani ne yapılacak kim nasıl düzenleyecek. Kızım bana,
'Şu anda yaşadığımız jenerasyon son bağımsız düşünen jenerasyon olacak. Bizim
çocuklarımız bağımsız olmayacak. Onları yeni gelen bu insan çağına
yetiştirmemiz lazım. Dini telkinler vermemiz lazım.’ dedi.'' (Hangi dinin telkininden bahsediyor? Bu
düzenin yöneticileri siyonist, pagan, ateist veya satanist olduklarını açıkça
beyan ediyorlar ayrıca kabul edilemez sapkınlıkları yeni düzenlerine koymak
istiyorlar.)…
Xxx
Zapsu’nun bahsettiği Yuval Harari: “Bilgisayar teknolojisindeki hızlı ilerlemeler insanları gereksiz
kılacak. Uyuşturucu ve bilgisayar oyunlarıyla mutlu tutulması gereken işe
yaramaz insanlardan oluşan büyük bir sınıf oluşacak. Şimdi, işe yaramaz
yiyicilerden oluşan yeni ve büyük bir sınıfın olduğunu görüyoruz. Bilgisayarlar
giderek çoğu görevde bizden daha iyi performans gösterecek ve 21. yüzyılın
büyük politik ve ekonomik sorusu şu olacak: İnsanlara neden ihtiyacımız var? Ya
da en azından, bu kadar çok insana neden ihtiyacımız var?" (Dünyaya
sürekli kötülük pompalayan, bağımlı yapan, işe yaramaz eğitim sistemleri kuran
kendileri değilmiş gibi bir de insanları suçluyorlar, (Harari’den) tam bir
sosyopat manipülasyonu)”
X
Uzman Klinik Psikolog Esra Güneş Kaya’nın “parantez içi
ifadelerle” derinlerine indiği Cüneyt
Zapsu “tespitlerini” okudunuz değil mi?
Manşetimiz:
“Küçük bir elit gurup,
insanlığı ve memleketleri idare edecek.”
Biz…
İnsanlık Âlemi, teslim mi oluyoruz, bu “küçük azınlığa!”
X
Önümüzdeki süreçte “İklim Değişikliği Kanunu” üzerinden
kesif tartışmalar olacak.
“Karşı çıkanlar”
etiketlenecek!..
Biz de o “etiketlenenlerden” olacağız Allah’ın izniyle!
“Aşı karşıtı”
diyerek etiketlemişti birileri zaten!
Ne Gam!
“Tek Aile”nin
gönüllü kölesi olmaktansa, direnebildiğimiz kadar direnelim!