Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.66
Gram Altın
2953.80
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ağustos 2018

Bize lazım olan Peygamber adaleti

Sahabeden bir kadın elinde bir parça kumaşla Peygamberimiz (s.a.s)'e gelerek "Ya Resulallah! Bu kumaşı giysi olarak kullanmanız için kendi elimle dokudum." der. O günlerde böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Efendimiz bu hediyeyi alır, üzerine örtünür ve ashabının yanına gelir. Ashabın içinden biri bu yeni kumaşı beğenir ve Allah Resulü'nden kendisine hediye etmesini talep eder. Rahmet Elçisi, bu kişiyi kırmaz ve kumaşı ona hediye eder. Fakat ashaptan bazıları bu durumu hoş karşılamaz ve "Hiç iyi yapmadın. Efendimizin buna ihtiyacı vardı. Kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmediğini bildiğin halde o kumaşı istedin." diye o şahsa çıkışırlar. Sahabu00ee ise, onu giymek için değil, Resulullaha ait bir örtüyü kendisine kefen yapmak için istediğini söyler ve nitekim dediği gibi de olur.

Başkalarını kendine tercih etmek. Merhamet, vicdan ve bencillikten arınış. İşte dünyayı bu duruş kurtaracak. Gereksiz kaygıları bir kenara bırakalım. Yeryüzüne, gökyüzüne bir bakalım. Çığlık seslerini duyalım. Haykırışlara yüreğimizle cevap verelim.

Zenginleşiyoruz, paylaşıyoruz mu?

Elde ettiklerimizi, kardeşlerimiz içinde istiyor muyuz?

Rahmet Elçisi'nin yardımlaşma ve paylaşım konusundaki duruşunu örnek alıyor muyuz?

İçten olalım. Bir biriyle bağlantılı üç soruya mantıkla değil, maneviyatla cevap arayalım. Aramadıkça tükeniyoruz. Tükendikçe tüketim zincirinin kölesi oluyoruz. Kapitalizmin açtığı yaraları sarmak yerine yeni yaralar açıyoruz.

Oysa biz bu değiliz.. Cömertliğin ruhun melekesi olduğunu biliyoruz. Bilmediğimiz nedir? Mallarımız, makamlarımız bir imtihan değil mi? Kazandıklarımız geçici değil mi? Bu hırs niye o zaman? Hem dünyamızı ve hem de ahiretimizi kazanmak için vakit geç değil. Düşünelim! Düşündükçe var olalım. Etrafımıza baktığımızda yeryüzünün mükellef bir sofra halinde önümüze serilmiş olduğunu görürüz. Hepimize yeter.

Ne bu bencillik!

Hakkaniyeti ve eşitlik ilkelerine uygun yaşamayı sağlayan ahlaki erdem olan adaletten biz hangi vakit uzaklaştık? Ne oldu da erdemi unutmaya başladık? İnsanların arzularını hesaba katmadan ilahi emirleri ve ebedi gerçekleri uygulayan Peygamber adaleti lazım bizlere. Bize lazım olan "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" maktır. Başkasını unutmayalım. Gözyaşlarını görüyorsunuz, görmezden gelmeyelim. Unutmayalım! Adil insan hakkaniyet sahibi olandır. Adil olalım, üzerimize düşeni verelim, hakkımız olanı almaktan geri durmayalım. Bencil olmayalım. Ben merkezli bir hayat tasavvurundan vazgeçelim. Dünya-felek çarklarının merkezine kendimizi yerleştirmekten vazgeçelim.

Bizi bekleyenler var. Darda olanlar var. Umutları olmaktan vazgeçmeyelim. Geçici mutluluklar için, dünyamızı ahiretimize feda etmeyelim. Allah'ın rızasını merkezde tutan bir anlayışla davamızı güncelleyelim. Davamız, inancımızdır. Olması gereken; inancımıza sarılarak, davayı sahiplenmektir. Dava kimseye havale edilmedi. Davamızın gereklerinin yerine getirilmesi her birimizin sorumluluğundadır. Daha yeni başlıyoruz. Yeniden diriliyoruz.

Umutsuzluk neden?

Ancak umudu-ümidi olan insan ayakta kalabilir. Umudu-ümidi ve tabi ki davaya inancı olanlar, bu dünyayı yaşanılır bir dünya kılabilir. Umuttur, tarih boyunca; zaferlere zemin hazırlayan. Umuttur, Hz Adem'den (as) son peygamber Hz Muhammed'e (sav) kadar devam eden mücadelenin yol haritası..