Dolar (USD)
34.37
Euro (EUR)
36.04
Gram Altın
3002.94
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Mart 2023

"Bize Adam Gibi Muhalefet Lâzım!.."

Kemal Kılıçdaroğlu!

Hem de Saadet’in önünde!..

28 Şubat sürecinde “yasaklara” karşı birlikte mücadele verdiklerimizden bir bölümü!

Ve bu işin orada olması…

“28 Şubat bin yıl sürecek demiştik!” mesajı!..

Hale bakın siz!

Masada neler olup bittiğini, işleri nasıl da yüzlerine gözlerine bulaştırdıklarını görüyorsunuz.

Yok, Meral Akşener’in gittiği iyi oldu.

Yok, zaten derin devletti.

Yok, dönmeli, onsuz olmuyor!

Bir dolu hakaretler bu arada Meral Akşener’e…

Hadi siyasette hakaretlere alıştık artık, bir de şantajlar, tehditler…

Akşener’in “şantaj masası, tehdit masası, kumar masası” olarak nitelendirdiği masadan her tarafa “mavi boncuk” muhabbeti çıktı.

“İyi Parti ölüm’ü mü tercih etti, sıtmayı mı?” soruları her yerde.

“Reklam Arası Cumhurbaşkanı Adayı Ersan Şen”in bile gündeme geldiği masanın haline bak,formüle bak:

Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş cumhurbaşkanı yardımcısı aday adayları…

Akşener’in "Kumar masası, şantaj masası, sıtma masası, ölüm masası" lâflarıyla tepki gösterdiği masaya dönüşü!

Kırılan, parçalanan vazoyu toparla toparlayabilirsen…

Yedir millete yedirebilirsen…

En acısı da bu tiyatronun Saadet Partisi’nin önünde sergilenmesi!

“28 Şubat 1000 yıl daha devam etmeli!” mesajını verircesine!

Oturmuşsun hesap yapıyorsun;

CHP şu kadar, öbür ufak partiler şu kadar, İyi Parti’den şu kadar, HDP’den de şu kadar alırsak…

Ekrem İmamoğlu’na mavi boncuk, Mansur Yavaş’a mavi boncuk…

Vatandaş da “kek” ya!

“Misket sayar gibi” sayıyorsun.

Yanlış hesaplar…

Anadolu İrfanı’nı hesaba katmayan hesaplamalar.

Aralarında bir hafta öncesine kadar “Oyumu 6’lı Masa’ya vereceğim” diyen milyonların da olduğu vatandaşların dediği, nihayetinde şu:

“Birbuçuk yıl boyunca toplanıp toplanıp bir adaylık işinde bile anlaşamayanlara, işi böylesine yüzlerine gözlerine bulaştıranlara değil ülke, “market” yönetimi bile teslim edilemez!”

*

Bunun peşine de şu cümleyi takıyorlar:

“Bunlar muhalefetteyken böyle birbirlerine giriyorlarsa…

Tehditler, şantajlar, hakaretler, ses kayıtları, kasetler havalarda uçuşuyorsa…

Parçalanan vazoyu toparlamak için makyajlar yapılıyorsa…

Mavi boncuklar dağıtılmışsa…

İşler bu kadar “çok”a sarmışsa…

Daha ülke yönetme sorumluluğu yokken bu hallere düşmüşlerse…

İktidara gelseler ne olacak?”

*

Böyle bir muhalefet tablosu…

KUŞATMA HIZLANARAK DEVAM EDİYOR!

İşte, biz böyle bir masa muhalefetiyle seçimlere gidiyoruz!

Kumar masası, şantaj masası, tehdit masası…

Neler denmedi ki!

Böyle bir ortamda, belki de iki turlu seçim yapacağız, ardından, 10 ay kadar sonra bu sefer de “yerel seçimler” için sandık başına gideceğiz!

Nasıl bir ortamda?

Biraz açalım:

Elbette, önümüzdeki süreç Türkiye için çok daha zorlu geçecek.

“15 Temmuz’u yaşadık, pandemi-plÂndemiyi yaşadık, terörün katmerlisini yaşadık, her türlü ihaneti yaşadık, son bin yılın en büyük deprem felâketini yaşadık… Memleketimiz hâlâ salım salım sallanıyor…Daha neler yaşayacağız Allah aşkına?”

Dua, dua, dua!..

*

İslam Dünyası’na şöyle bir bakınız.

Osmanlı’nın ardından bütün kaleler yıkıldı.

Mısır’a bakın, Suriye’ye bakın, Irak’a bakın, mezhepçiliği dayattığı için İslam Dünyası’ndaki sıkıntıları arttıran İran’a bakın, körfez ülkelerine bakın…

Nereye bakarsanız bakın, kaleler yıkılmış durumda.

Bir Türkiye var, direnmeye çalışıyor…

Deprem felâketinin büyüklüğünü hâlâ tam olarak idrak edemedik.

Gün geçtikçe, farklı boyutlarına baktıkça, bundan sonrasını düşündükçe yürek sıkıntımız artıyor.

Biz böyle…

Felâketin sebep olduğu acılarla, travmalarla, sosyoloji ve ekonomide meydana getirdiği yıkımlarla nasıl mücadele edeceğimizi düşünürken, sınırlarımızın dibindeki “kuşatma operasyonları” hız kesmeden devam ediyor.

Deprem felâketine uğramamızdan kısa bir süre sonra, Pentagon’dan “Türkiye’ye (yardım) için uçak-savaş gemisi gönderiyoruz!” açıklaması gelmişti malûm.

SS George HW Bush Uçak-Savaş Gemisi!..

Niçin Pentagon’dan ve niçin uçak-savaş gemisi?

Yük gemisi yok muydu mesela, maksat yardım etmek ise?

HW Bush Uçak-Savaş Gemisi!..

Ben oraya dikkat çekince, bazı çok bilmişlerden, “Ne yani, bir uçak gemisiyle ülkemizi işgal mi edecekler?” yollu karşı çıkışlar geldi.

“Hayır” dedim onlara…

“Mesaj veriyorlar! Ayağınızı denk alın, vurduk yine vururuz!” mesajı.

Hayır, “depremi tetiklediler!” iddiasında bulunmuyorum.

Tetiklemediklerini ya da başka bir “Bushluk” yapıp yapmadıklarını bilebilecek kadar bilgiye sahip de değilim.

Lâkin…

Etrafımızdaki hareketliliğin, “kuşatma”nın devam ettiğini görüyorum.

Siz de görüyorsunuzdur, Yunanistan adlı maşayı kullanarak attıkları adımlara hız verdiler.

Son bir haftada Dedeağaç’taki tahkimât iyice arttı.

“Adalar” tarafından da iyice kuşatılmış durumdayız.

İşte son gelişme; ABD Genel Kurmay Başkanı Mark Milley, Suriye’nin Kuzeyi’ndeki “Arz-ı Mev’ud taşeronu” PKK’lı teröristleri ziyaret etti!..

Tetiklenip tetiklenmediği tartışılan depremin yol açtığı büyük yıkımla karşı karşıya kalmamızdan kısa bir süre önce Boğaz’ımızda “savaş gemisi show” yapan…

Felâket gelir gelmez de Pentagon’dan “Türkiye’ye Uçak-Savaş gemisi gönderiyoruz!” “müjdesini” veren ABD, batımızdaki ve güneyimizdeki kuşatmayı tahkim ediyor.

Mesaj üstüne mesaj veriyor.

*

İşte biz böyle bir ortamda seçimlere gidiyoruz!

Böyle bir ortamda, belki de iki turlu seçim yapacağız, ardından, 10 ay kadar sonra bu sefer de “yerel seçimler” için sandık başına gideceğiz!

V e böyle bir muhalefet tablosuyla gideceğiz!

Nasıl bir “masa muhalefeti”yle karşı karşıya olduğumuzu hepiniz görüyorsunuz.

Çok kötü bir tablo!

Bu durum, meseleye salt “Cumhur İttifakı kazanır böyle giderse” diye bakanların çok hoşuna gidiyor olabilir.

Ben böyle düşünmüyorum.

Ben;

“Sistem boşluk kabul etmez. Bir memleketin muhalefeti bu durumdaysa, böylesine büyük bir ‘yapıcı muhalefet’ boşluğu varsa… Devreye başka unsurlar girebilir!” diyorum.

Felâket, rezâlet derken, haliyle 28 Şubat’ı fazla konuşamadık bu sene.

28 Şubat, Gezi Olayları, 15 Temmuz hattından ilerleyerek ikazlarda bulunamadık.

*

Bu yazıda bunu biraz olsun yapmış olduk galiba…

Unutmayın sistem boşluk kabul etmez.

Muhalefet boşluğunu “başkaları” doldurmak ister.

O boşluk kapatılmazsa, doldurabilir de!

“Bize Adam Gibi Muhalefet Lâzım!..”