Dolar (USD)
34.73
Euro (EUR)
36.60
Gram Altın
2954.51
BIST 100
9827.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Aralık 2015

Biz kazanacağız!

En son yazıma "Ahlaksız denklem" başlığını koymuştum. Sınırlarımızı ihlal eden Rus uçağını düşürdüğümüzden bu yana gelişmeleri takip ettikçe ahlaksız denklemin derinleştiğine şahit oluyoruz.

Dünyanın iki kutbunda yer aldığını sandığımız ABD ve Rusya'nın Suriye'de iki konuda aynı düşündüğünü görüyoruz. 1. DAEŞ'in ortak hedef olması. 2. Esed'in başta kalması gerektiği.

Rusya, gelirinin yarıdan fazlasını sattığı petrolden elde ediyor. Daha birkaç yıl önce varili 115 doları bulan petrol bugün uluslararası piyasalarda 40 dolara kadar düştü.

Putin, petrol düştükçe gerilim istiyor, tansiyon istiyor, Akdeniz'de suların ısınmasını istiyor.

Geçmişte de benzer oyunları Basra Körfezi'nde İran çerçevesinde oynuyorlardı.

ABD'den Rusya ve İngiltere'ye kadar birçok ülkenin savaş gemileri daha birkaç sene önce Basra Körfezi'ni ısıtmaya, petrolün fiyatını yükseltmeye çalışıyordu. Şimdi özellikle Rusya, Akdeniz'de suları kaynatmak, petrol fiyatını yükseltmek için sürekli gerilimde el yükseltiyor.

***

Türkiye IMF boyunduruğundan kurtulduğu 2013 yılından bu yana ciddi uluslararası operasyonlara uğruyor.

Bunu ilk Gezi olayları ile başlayıp Türkiye'ye yaygınlaştırılan tezgah ile başlattılar.

Mezhepsel fay hatlarını kırmaya yönelik bir kalkışma ile IMF'yi ülkeden kovan AK Parti'yi iktidardan indirmeye çalıştılar. Milletin derin sağduyusu buna izin vermeyince emirleri ABD'den alan, 40 yıldır devletin kılcallarına yerleşmiş dini görünümle cemaat eliyle yapmaya çalıştılar.

Daha sonra işin başındaki savcılarının da itiraf ettiği gibi 17-25 Aralık darbe girişimini sırf Erdoğan'ı ve AK Parti'yi kelepçelemek için harekete geçtiler.

Milletin 'derin' sağduyusu bunu da 30 Mart yerel seçimleri ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle 2014 yılında sandığa gömdü.

2015 yılının 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin sandıktan yüzde 41 oyla birinci çıkması ancak tek başına hükümeti kuramaması bunları ümitlendirdi ama 1 Kasım'da yeniden sahne alan 'derin' sağduyu, "blok kumpaslı koalisyon tezgahı"na da fırsat vermedi.

***

Bu defa yeniden Gezi'den bu yana ulu solcusundan, Kemalistine, PKK'lısından Cemaatçisine ve İrancısına kadar hepsinin sarıldığı "Türkiye DAEŞ'e yardım ediyor" iftirasından medet ummaya başladılar.

Bu iftirayı ilk defa pişirip piyasaya salan Paralel terör örgütüydü. Sonra sırasıyla bu yalanı, PKK satın aldı, ulusalcılar satın aldı, liberaller satın aldı. En son da yaklaşık 6-7 aydır İran satın aldı. İran'da Keyhan başta olmak üzere resmi, gayri resmi bütün İran medyası, "Türkiye DAEŞ'in petrollerini satın alıyor, "Erdoğan'ın oğlu ve kızı DAEŞ'çileri tedavi ettiriyor, onları destekliyor" yalanlarını manşetinden indirmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İran Cumhurbaşkanı Ruhani'yi arayıp uyarmasına, Müslümanlığını hatırlatıp bu işin 'öte dünyası' da olduğunu söylemesine rağmen daha iki gün önce aynı yalan İran gazetelerinde tekrar manşete taşındı.

***

Şimdi hem yerel hem küresel Türkiye düşmanları, kendilerinin de yalan olduğunu bildiği bu iftirayı, Rusya ile arasındaki gerilimi de kullanarak Türkiye'yi karalamak için kullanıyor.

ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Belçika, Fransa hatta Kanada'ya kadar "DAEŞ'İ vuruyorum" diye tüm dünya şu anda Akdenize demir attı.

Geliştirdikleri ama test etmeye fırsat bulamadıkları tüm silahlarını, denizaltı füzelerini, S-400'lerini, Fosfor bombalarını mazlum Suriye halkı üzerinde 'test' ediyorlar.

50 tane ülke Suriyelilere saldırıyor ama nedense ne Esed'e ne de DAEŞ'e hiçbir şey olmuyor(!) Olan sivil Suriyeli çocuklara, kadınlara, yaşlılara oluyoru2026

DAEŞ'e dokunmuyorlar çünkü daha lazım. Daha bir sürü kapıyı açacak o maymuncuk.

Fransa'yı DAEŞ'le vurup faşistlerin seçimden galip çıkmasını sağladılar mesela. Avrupa'da İslamofobi (İslam düşmanlığı) tırmanırken ABD'de de İslam'ı 'öcü' gibi gösterme faaliyetleri tam gaz sürüyor.

***

Dünyayı yeniden Soğuk Savaş dönemindeki gibi ABD-Rusya dengesinde bloklaşmaya zorluyorlar. Böylelikle hem haritaları değiştirebilecek hem küresel ekonomiyi dizayn edebilecek hem de petrol fiyatlarıyla istedikleri gibi oynayabilecekler.

Batı ülkelerini İslam düşmanlığı ortak paydasında tahkim çizgisine çekiyorlar.

Türkiye ise 'Ya mazlumlar?' diye sorarak bu küresel oyuna çomak sokmayı sürdürüyor.

Allah şahit, mazlumlar şahit, sığınmacı botlarını delen Avrupalı şahit. Türkiye tarihin ve insanlığın unutmayacağı bir 'Dik duruş' sergiliyor.

Katar, Azeri enerji anlaşmaları, Musul askeri hamlesi, Barzani'nin Ankara ziyareti gibi stratejik ataklarla Türkiye 'siz oyun kurulamayacağını dosta, düşmana ezberletiyoruz.

Umutsuzluğa kapılmayalım.

Uzun vadede biz kazanacağızu2026