Biz kalmak!
Din konusunda birlik kurmak son derece zordur. Din konusunda birlik kurmak niçin son
derece zordur? Çünkü insanlar, kendi inançlarının doğru olduğuna sonuna
kadar inanırlar. Diğer inanışların kendilerine zarar verdiğini kabul ederler.
Hâlbuki karşılarındakiler de aynı şekilde inanırlar. “Asıl doğru olan benim, yanlış olan sensin” kabulleri vardır.
Bu durumda en önemli mesele, aklın tamamen devre dışı
kalmasıdır. Akıl devre dışı kaldığı zaman geriye sadece duygular, sadece nefs
kalır. Ve sürekli bir çatışma başlar. Yüzlerce yıl devam eden din savaşlarının
tek gerekçesi budur. Arkasında başka hiçbir gerekçe aranamaz. Ekonomik vesaire
gibi sebepler sadece bu ateşi körükleyen unsurlardır. Asıl sıkıntı aklın devre dışı bırakılmasıdır.
Siyaset meselelerinde de durum böyledir Her şeyi
kendisine ister. Her konuda kendisi haklıdır. Kendi fırkası iktidarda kalsın
istenir. İktidarda olmak ve kalmak kendilerinden başkasının hakkı değildir.
Mücadeleyi bu seviyede sürdürür. Mücadeleyi böyle sürdürdüğü için diğerleri de
aynı şekilde yaşar. “Hayır, bu senin
hakkın değil benim hakkımdır.” Dolayısıyla böyle sürgit bir mücadelede iki taraf sonuna kadar haklıdır ve o savaş ülkeye,
canlara son verinceye kadar devam eder.
Peki, akıl
tek başına yeterli midir? Sadece saf aklı kullanmak çözüm müdür?
Nefsin değil sadece saf aklın kullanıldığı süt
birlikleri, kooperatifler, üretim merkezleri gibi birliklerde çözümdür. Bu tür
birlikler rahatlıkla işlerini sürdürebilirler. Mesele nefsin doğal olarak
müdahil olduğu, karıştığı inanç ve siyaset alanlarıdır. Buna benzeyen
alanlardır.
Mesele, bunun ikisinin dengesini sağlamaktır. Din zaten
bunun için vardır. Din burada zaten iki dengeyi sağlamak için vardır. Nefsi dengeleyen en önemli unsur dinin
kendisidir. Ancak burada bahsettiğimiz din bozulmamış dindir. Dini
bozduğunuz zaman dini kendi nefsinize çevirmiş olursunuz. Dindeki bozulmalara
eğer bu gözle bakarsanız kendi nefsine göre dini değiştirdiklerini
göreceksiniz. Bozulmanın aslı buradadır ve en önemli konudur. Dini kendi
nefsinize göre değiştirmezseniz din, sizi makul aklı kullanmanız için
zorlayacaktır. Dine uyduğunuz sürece bu aklı kullanacaksınızdır.
Mesela bu konuda çok açık bir ayet vardır. “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.” Bu
ayette kastedilen şey, “Nefsinize
uymayın, Allah’ın kurallarına uyun. Buraya sakın nefsi sokmayın. Nefsinizin ne
kadar zoruna giderse gitsin Allah’ın kuralları çerçevesinde hareket edin ve
ayrışmayın” kuralıdır.
Birlik sağlayacağınız tek yer burasıdır. Bu ayetten bir
başka mesaj çıkartılamaz. Allah’ın koyduğu kurallar ile hareket ederseniz
birlik sağlayabilirsiniz. Veya bozgunculuğu önleyebilirsiniz.
Dine inanmak da tek başına birlik sağlamayabilir. Allah
Resulünden hemen sonra Müslümanlar üçe bölünmüş, birliği bozmuşlardır. Neyi çiğnemişlerdir? Allah’ın kuralını
çiğnemişlerdir. Neyi unutmuşlardır? Sımsıkı
sarılmaları gereken Allah’ın ipi’ni
unutmuşlardır. Kim olursa olsun Allah’ın ipini unuttuğunda ben olarak kalır. Ne zaman ki Allah’ın
ipini hatırlar o zaman biz olur
ve öyle kalır.
Allah Resulü sonrasından günümüze kadar hangi devlet
hangi ülke hangi millete bakarsanız bakın anlaşamamak ve ayrılıklar ile
doludur. Kimin haklı kimin haksız, kimin doğru kimin yanlış olduğu bir yana bu
ayrılıklar kendi ülkelerinin yangınlarını söndürememiş aksine yangını
körüklemiştir. Asıl olan ülkenizin ve milletinizin selamete ermesidir. Ülkeleri ve milletleri selamete erdirecek
birlik kurulmadıktan sonra haklı olsanız hangi sevap yazar doğru olsanız ne
fayda verir.
Dolayısıyla insanların bu konularda tekrar tekrar düşünüp
çok yoğun çaba ve emek harcayarak, ter dökerek birlikleri kurması ve yeryüzünde
birlikler kurulmadığı zaman neler yaşanabileceğini çok iyi anlamaları lazım.
Yani haklı olanların da haksız olanların da doğru söyleyenlerin de yanlış söyleyenlerin
de birlik olunmadığında zarar gördüğünü fark etmeleri gerekir. Ne pahasına
olursa olsun birliğin kurulmasını anlamaları gerekir.
Sürekli olarak insanların nefs terbiyesi ve akıl
kullanmaya yönelik eğitilip yetiştirilmeleri lazım. Birey ve toplum böyle
yetiştirilmeli. En önemlisi, siyaset böyle dizayn edilmelidir. Yoksa bunun
dışına taşmaya başlarsa ne yaparsanız yapın hangi teknolojileri üretirseniz
üretin asla birlik sağlayamazsınız.
Birlik kurmak, bu ülke için kaçınılmaz ve mecburi bir gerçektir. Ülkenizin, insanınızın varlık ve yokluğunu, kuracağınız birlik ve birliğin kalitesi belirleyecektir. İblisi ve onun askeri olan kendine ve milletine hain bozguncuları, teröristleri birliğiniz yok edecektir. Unutulmamalıdır ki BİRLİK KURMAK, BİZ KALMAK insanımız ve ülkemizin canına can katacak yegâne güçtür.