Biz de seni bekliyorduk…
İnsanların birbirine muhabbet duyması, hürmet etmesi, mazluma ve mağdura yardım etmesi güzel hasletlerindendir. Bu ve buna benzer hasletlerin her biri güzel ahlakın parçalarıdır. Bunlarla ilgili kültürümüzün büyüklerinin anlatıla gelen meşhur menkıbeleri vardır ve çoğu da asırlardır anlatılır.
Soyguna gelen eşkıyaya yalan söylememek için para kesesinin yerini söyleyen çocuk, tek varlığı olan bir ipin hesabını veremeyen hamal, yaptığı hatadan dolayı kadı huzurunda sorguya razı olan padişah gibi içerisinde hem hikmet hem de hem de ibret barındıran nice menkıbeler bunların bazılarıdır.
Bu menkıbelerin hepsinde insan olmanın ve insan kalmanın önemi, insanın yaratılış amacı ve ahiret hatırlatılır. İman, sevgi, saygı, edep gibi güzel huyları gönüllere yerleştirmek ve bunları edep ve vakar ile ömür boyu yaşamak gerekliliği telkin edilir.
Bu telkin ve hatırlatmaları yapmak ve yaymak dün biraz zordu belki ama bugün artık çok kolay. Bunun için sadece akıllı cihazları kullanmayı bilmeniz ve sosyal medya denilen bir düzenin içerisine girmeniz yeterli. İnsanlar, sanal ve smart bu çağda sokak sokak gezen eski devrin “Destan satıcıları” gibi akıllı teknolojiler sayesinde büyük bir zahmete girmeden her eve kadar ulaşıp canları ne isterse o şeyi kolayca ulaştırmayı başarıyorlar.
Ancak bu hasletleri yaşamak dün zordu.. bugün de zor. Bu manada menkıbeleri anlatılan dünün büyüklerinin hayatı kolay bir yaşam ve rahat bir imtihan ile asla geçmemiştir. Çünkü bu büyük insanlar, yaşadıkları toplumda “Hoş geldiniz, biz de seni bekliyorduk. İyi ki geldiniz ve anlattınız!” tarzı bir durumla karşılanmaz. Karşılanmadıkları gibi nice zorluk çıkarılıp çile çektirilirler. Bugün ve yarının büyüklerinin hayatları da çilesiz, kolay bir yaşam ve rahat bir imtihan ile asla geçmeyecektir.
Çünkü herhangi bir insan kendisine bir başkası tarafından sunulan çok faydalı, ahlaklı ve büyük iyilikleri düzeni bozulmasın, çarkı zedelenmesin diye reddeder. Çünkü alışıla gelen düzeni terk etmek, yerine iyi bir düzen kurmak hayatın en zor olanını tercih etmektir. Üstelik insanlar, iyilikleri reddettiği gibi böyle ahlaklı tavsiyelerde bulunan büyükleri de iftira atarak, yalanlayarak, küçük düşürerek hatta canına kastederek büyük bir zorluğa ve daha büyük bir imtihanın içerisine atarlar.
O yüzden…
Zorluk, ahlaki zaviyeden kıymetli olabilmeyi başarabilmektir. Zorluk, ahlakı kıymetli olanı bilmektir. Zorluk, güzel ahlaklı olmak için başlı başına bireysel bir nefs terbiyesidir. Zorluk, nefsi dizginleyip hem kıymetli olanı hem de güzel ahlaklı olanı anlayabilmektir.
Bunlara binaen bir bakın bakalım hangi Peygamberin, hangi evliyanın hayatı rahatlık ve kolaylıkla geçmiştir?!
Bir bakın bakalım kıymet bilen insan, diğer canlılara nasıl zarar verebilir, nasıl kötülük düşünebilir?
Bir bakın bakalım nefs terbiyesi olan hangi insan nasıl kötü olabilir, diğer canlılara nasıl kötülük yapabilir?
Büyük insanları sevelim, sayalım, menkıbelerini okuyup anlatalım… Ama daha fazlasını yapalım. Öyleyse onların hepsi bizim için birer örnekse canımızı, paramızı ve makamlarımızı kaybedeceğimizi bilsek de onların o örnek ahlaklarını kendimiz yaşayarak “Biz de seni bekliyorduk” deyip kıymet bilen insanlar yetiştirerek daha fazlasını yapmış olalım.