Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Ekim 2018

Biz 80 milyon tek milletiz

Üç yüz yıldır İslam coğrafyasını kana bulayan, madenlerini/servetlerini sömüren, bilinçlerini körelten aşağılık bir düzenle kavgalıyız. Son yıllarda, millet olma şuuruyla bu topraklarda kalıcı olduğumuzu yeniden ilan etmek için savaşıyoruz.

Dini, ırkı, rengi mezhebi ne olursa olsun Türkiye'nin yerli, milli ve şerefli insanlarının millet bilinciyle kuşandığı bir savaşın tam ortasındayız. Ekonomik, siyasi, kültürel, eğitim ve aile birliğine yönelik topyekûn bir saldırı var. Birinden kurtulsak diğerine yakalanıyoruz.

Aynı vatanın aynı toprağın aynı dinin ve aynı medeniyetin insanları birbirleriyle çatışmaya zorlanıyor. Bu kirli, korkunç, büyük bir oyundur. Yüz yıldır İslam coğrafyasını parçalıyorlar. Küresel çete, İslam ülkelerinin savaşını, çatışmasını, kavgasını büyük bir zevkle izledi. Çünkü senaryo onlara aitti.

Kapitalist, küreselci, emperyalist ülkelerin hırsları yüzünden az insanımızı kaybetmedik. Bu hukuk tanımaz, insanlık dışı ideolojinin mümessilleri tek bir şey yaptı. O da, bin yıllık kadim birliktelikleri parçalamaktı. Bir ülkede farklılıklarla kurulan ortak aklı, ortak vicdanı ve millet olma şuurunu zedelerseniz o ülke zaten teslim olmuş demektir.

Bakınız vaktiyle Selahaddin Eyyübi’nin Kudüs üzerine başlattığı seferlerin ortak adı Oğuz Hareketi idi mesela. Irkın, bir önemi yoktu. Mevzu, devletin bekası ve istikbali idi.

Yıllar sonra devletin en zor anında 25 Kürt beyi Yavuz Sultan Selim’e şöyle seslenmişti. “Bilad-ı Ekrad'ın Osmanlı Devleti'ne iltihakı, İstanbul'un fethi zaferini tamamlayacak derecede ehemmiyetlidir.”

Bu düstur Çanakkale, İstiklal Harbi ve 15 Temmuz’da da kendini gösterdi.

Ne var ki anlı şanlı maziye sahip bu toprakların asil evlatlarına tek parti döneminde büyük bir operasyon düzenlendi. İstiklal Mahkemeleri bir Kürt gencini alıp Türkçe bilmediği gerekçesiyle gece yarısı idam etti.

Tarık Zafer Tunaya’nın anlattığı gibi; ”Harf devrimini olanaklı kılan etken her şeye rağmen Osmanlı kitaplarını dolduran hatırı sayılır birikimin büyük ölçüde bir Orta Çağ birikimi olmasıydı.”

Tarık bin Zeyyad’ın İspanya’yı fethederken gemileri yakması gibi, bir de Osmanlı kitaplarındaki Orta Çağ birikimiyle ilişkileri kopartmak için bu milletin hafızasına da operasyon yapıldı.

Öyle ki, CHP’nin 1935 tarihli programında; “Törütgen yetkiler, yoğaltmanlar, ertik okulları, taplamak, irde kaynağı, çıkat tecimi için kipleştirmek…” gibi tuhaf kelimler yer aldı. Anlaşılması için bir de yanına 170 kelimelik bir sözlük yayınladı CHP.

Milletimizi tarihinden kopartmak, tüm kazanımlarından/birikiminden mahrum etmek, dahası onları anlaşılmaz kılmak ve hafızasını boşaltmak için ne gerekiyorsa yapıldı. Selahaddin Eyyübi’nin Türklüğü elinden alınmış yerine “Beyaz cilt, brakisefal kafa, ince burun, düz ağız ve A grubu kana sahip” yeni bir Türk gelmişti.

Başında şapka, ezanı Türkçe, modern giyimli, balo tertipleyen, Cuma namazı da kılan, kendinden başka varlık tanımayan, ancak içi boş, ruhu alınmış bir Türk iskeleti...

Tacettin Dergahı’na kapanarak, mana âleminin verdiği ilahi ilhamla on gün içinde bize muhteşem bir hediye bırakan ve beş kuruş para almayan Akif’in o mana yüklü şiiri bir besteyle kuşa çevrilmedi mi? Oysa Erdoğan’ın ifadesiyle asıl andımız İstiklal Marşı’mızdı.

Ama istenilen Türklük böyle bir şeydi. Ruhsuz, tarihsiz, Batı hayranı, pozitivist, mekanik bir varlık. Buna rağmen yıllardır milletimizi mağdur eden darbeler, sefalete mahkûm bırakan ekonomik krizler, yasaklar, baskılar, zulümler, hemen her vahim hadise İttihat Terakki milliyetçiliği üzerinden yapıldı. Oysa onlar, bu ülkede kadim değerlerimizi, kimliğimizi, örfümüzü, Türklüğümüzü bahane ederek servetlerine servet, itibarlarına itibar katan büyük bir saltanat inşa ettiler.

Hatırlayınız, 27 Nisan 2007’de “Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, -Ne mutlu Türküm diyene- anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır” denilerek e-muhtıra verilmedi mi? Tayyip Erdoğan ne yapmıştı da muhtıra verildi bu ülkede?

Allah, tarihin bu evresinde Türkiye'ye yeniden bir yol tayin etti. 15 Temmuz’da Çanakkale ruhunu dirilten bu toprakların evlatları Endülüs’ü, Kudüs’ü, İstanbul’u, Selahaddin Eyyübi’yi, Fatih’i, Sultan Alparslan’ı hatırladı. İşte asıl operasyon buraya yapıldı. Irkçı tuzağa düşmeyelim.