Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Aralık 2022

Bitkilerin eğitim ve ahlakı

“Yaratan rabbinin adıyla oku.”

Okuyalım da ne okuyalım?

Daha ortada Kitap yok!

Allah’ın yaratmış olduğu tabiatı, önce çıplak bir gözle okuyalım. Bitkiler dünyasına bir bakalım, okuyalım ve neler görelim?

Yüce Allah’ın yarattığı çeşit çeşit bitkinin her birisinde kendi yaşamlarını sürdürebilecek yeme, içme, yaşama, üreme, savunma sistemleri, ölümden sonra toprağa gübre olma sistemleri, iklim ve coğrafyaya göre gerektiğinde genetiğini değiştirme sistemleri gibi özellikleri fıtraten genetiğine bizzat Allah tarafından şifrelerle yerleştirilmiştir.

Dolayısıyla bitkiler dünyasına bakıldığında dışarıdan özel bir eğitime ihtiyaçları olmadığı aşikâr. Özel okul, özel ders gibi insana has eğitimlerin ne yeri ne de önemi var. Bizzat yaratıcı tarafından genetiklerine yerleştirilmiş şifrelerle hayatlarını tıkır tıkır işletiyorlar.

Botanik âlimlerince onlarca çalışma yapılıp her gün bitkiler dünyası ile alakalı yeni bilgiler insanlığın istifadesine sunuluyor.

Mesela akasya ağacı bir zürafa için harika bir yemektir. Zürafa arayıp bulunca akasya yapraklarını ana yemek niyetine yiyor. Üstelik kart dalları da değil taze ve yeni filizleri yiyor. Birinci dal, ikinci dal derken yaprakları tükenmeye başlayan akasya, doğal olarak fıtratı gereği savunma sistemlerini devreye sokuyor.

Akasya, evvela bir gaz salgılıyor. Fıtratına daha doğarken şifreyle verilmiş bir frekans aralığında salgılıyor bu gazı. Bu gaz, önce kendi dallarına sonra belli mesafedeki diğer akasyalara ulaşıyor. Saniyen bir zehir salgılamaya başlıyor akasya. Bu işlemlerden sonra zürafa, yaprakları yiyemez hale geliyor. Çünkü akasyanın savunması yaprakları zehirliyor. Bu zehir, zürafaya zarar vermeye başladıkça zürafanın öz savunma sistemi devreye giriyor.

Zürafanın neslini devam ettirmek için karnını doyuracak yaprağa ihtiyacı olduğu gibi akasyanın da neslini devam ettirmeye ihtiyacı var. Ve akasya ile zürafa arasında can güvenliği ve neslin devamlılığı için fıtratlarına uygun denge böyle kuruluyor.

Öyle ağaç türleri var ki ham haliyle toprağa düşen çekirdekleri hemen filiz vermiyor. Başka bir şeyle paketlenip toprağa öyle düşmesi lazım. Bir maymun cinsinin de tevafuk ki karnını doyurmak için o çekirdekleri yemesi gerekiyor. Karnını doyuran maymunun haceti ile paketlenen çekirdek, vitamin ve minerallerle karışık toprağa kavuşunca yeşermeye başlıyor, yeniden ağaç oluyor.

Bu iki misal yalnız değil. Hayret edilip şükredilecek daha on binlercesi var...

Bitkiler âlemine bakıldığında anlaşılması gereken bir başka husus da şudur:

Sadece kendi âlemlerine değil her âleme, her canlıya faydalı oluyorlar. Bitkiler, sekiz milyon parçalı uzay aracı yapamıyor ama dünyanın havasını temizliyorlar.

Bir düşünsenize… Bitkiler, geceleyin karbondioksit salgılayıp gündüzleri oksijen salgılamasaydı dünya ne hale gelirdi?

Dünyanın havasını; okula gitmeyen, kurs görmeyen ama doğuştan eğitimli ve mükemmel ahlaklı bitkiler, ağaçlar temizliyor. Bitkiler âlemi kendileri için vazgeçilmez olduğu gibi hayvanlar âlemi için de vazgeçilmez. Bitkiler olmasa hayvanların hayatı oldukça zor.

Böyle muhteşem, faydalı bir hayatın doğuştan gelen mükemmel ahlakı insanda niçin yok? Bitkilerin bu eğitimli yaşam biçimi ve ahlakı, insana ne söylüyor?