Birlikte yaşamak
Ortak
hikâyeler:
Leyla
ve Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin…
Arap,
Türk, Ermeni, Fars, Yunan, Müslüman, Hristiyan, Yahudi…
Medeniyetimizin
renkleri…
Bir
bestenin notaları…
Halkın
günlük dilinde, gönül ve düşünce dünyasında yaşattığı, asırlarca âşıkların
dilinde, köy odalarında anlatılageldiği eserler.
Halk
tiyatrosunun, meddah, tuluat, Karagöz- Hacivat vb. eserleri…
Karagöz,
başlı başına toplumun tüm renklerini barındırır.
Fakat…
İzmler,
birlikte yaşama iradesini iğdiş etti.
Kültür
çatışması, silahlı çatışmaya dönüştü; sağcı-solcu, ilerici- gerici, laik- anti
laik…
Terör,
buradan beslenmekte.
Hâlbuki
medeniyet, kültürler okyanusudur, burada insanlığın bilgi ve tecrübesi vardır.
Bir
beyitin yüzlerce yıllık yolculuğunu görmek mümkün…
Yahya
Kemal Beyatlı’nın Sessiz Gemi’sinde geçen:
“Birçok
gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok
seferinden.” ifadesiyle,
Peygamber Efendimize henüz peygamberlik vazifesinin verilmediği bir
zamanda, dinleyiciler arasında kendilerinin de bulunduğu Ukâz Panayırı’nda Kuss
bin Sade’nin o meşhur hitabesinde geçen “Gelen kalmaz, giden gelmez. Acabâ vardıkları
yerden memnûn oldukları için mi orada kalıyorlar; yoksa alıkonulup
da uykuya mı dalıyorlar…” ifadesinin
benzerliği nasıl izah edilebilir?
Ya da,
“Komşu komşu hu, hu!
Oğlun geldi mi?
Geldi.
Ne
getirdi?
İnci
boncuk.
Kime
kime?
Sana
bana. Başka kime?
Kara
kediye.
Kara
kedi nerede?
Ağaca
çıktı.
Ağaç
nerede?
Balta
kesti.
Balta
nerede?
Suya
düştü.
Su nerede?
İnek içti.
İnek
nerede?
Dağa
kaçtı.
Dağ
nerede?
Yandı, bitti kül oldu.” tekerlemesiyle,
İsrailoğullarının
Pesah Bayramı’nda (Hamursuz Bayramı) söyledikleri El Kavretiko- ChadGadiyah (Had Gadiya) şarkısının benzerliği,
kültürel etkileşime bir başka örnektir.
“Babam
bana, iki levanim vererek bir oğlak aldı.
(…)
Kedi geldi ve babamın bana, iki
levanime aldığı oğlağı yedi.
-Köpek
geldi ve babamın bana iki levanime aldığı oğlağı yiyen kediyi ısırdı.
-Sopa
geldi ve babamın bana iki levanime aldığı oğlağı yiyen kediyi ısıran köpeği
dövdü.
-Ateş geldi
ve babamın bana iki levanime aldığı oğlağı yiyen kediyi ısıran köpeği döven sopayı
yaktı.
-Su
geldi ve babamın bana iki levanime aldığı oğlağı yiyen kediyi ısıran köpeği
döven sopayı yakan ateşi söndürdü.
-İnek geldi ve
babamın bana iki levanime aldığı oğlağı yiyen kediyi ısıran köpeği döven sopayı
yakan ateşi söndüren suyu içti.
-Şohet
geldi ve babamın bana iki levanime aldığı oğlağı yiyen kediyi ısıran köpeği
döven sopayı yakan ateşi söndüren suyu içen ineği kesti…” (https://salom.com.tr/arsiv/haber-102695-)
Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki Tepegöz ile Homeros’un Odysseus
Destanı’ndaki tek gözlü canavar Polyphemus’un benzerlikleri de medeniyetin
ve coğrafyanın sonucu değil midir?
İnsanlığın medarı iftiharı Efendimiz (s.a.v) buyuruyorlar:
“Ey İnsanlar, sözümü iyi dinleyin! Rabbiniz
birdir. Babanız da birdir. Hepiniz
Âdem’in çocuklarısınız; Âdem ise topraktandır.”
İzmler, geçmişi imha ederek geleceği esir
alıyor…
Gelecek,
ancak geçmişin üzerine inşa edilebilir.