Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2980.86
BIST 100
9657.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Temmuz 2018

Birlik vakti

Son yıllarda dünya genelinde çok önemli ve farklı gelişmelere tanıklık ediyoruz. Aslında tarihin çeşitli dönemlerinde bu tür zamanlar sıklıkla yaşanmış ancak, özellikle Irak Savaşı sonrası başlayan dönem tüm yaşanan süreçlerin birlikte yaşandığı, karması niteliğinde bir süreç.

Dünya genelinde büyük değişimler meydana geliyor. Tarihsel anlamda süregelen birçok ittifak dağılıyor, daha önce kurulmamış yeni ittifaklar kuruluyor, gizli ittifaklar aşikar hale geliyor ve/veya bitmiş ittifaklar yeniden menfaat ekseninde vücut buluyor. Ekonomik eksen hızlı bir şekilde batıdan doğuya kayıyor. Çin başta olmak üzere aynı eksendeki ülkeler üretim ekonomisine bağlı olarak yükselirken ABD'nin öncülüğünü yaptığı "paradan para kazanmayı" düstur haline getirmiş batı ülkeleri hızlı bir çöküşe doğru ilerliyor. Ekonomistlerin ortaya koyduğu verilere göre dünyada ülke ya da kişi bazında borçların toplamı 200 trilyon dolar sınırında. Bu tutarın yaklaşık yüzde 35'inde dolaylı veya en direk olarak ABD'nin sorumluluğu bulunuyor. Yüzde 25'i Avrupa Birliği ülkeleri, yüzde 20'si ise Japonya'nın sorumluluğunda. Çin'in küresel borç miktarındaki sorumluluk payı ise sadece yüzde 5 civarında. Dünyada mevcut hizmet ve mal tutarının çok çok üzerinde bir para, piyasada dolaşım halinde. Sanal ortamlarda, "elektronik rakamlar" üzerinden ülkeler arası devasa işlemler yapılıyor.

Batı içerisinde ortaya çıkan çatlaklar, çekişmeler gittikçe yükseliyor, yükselecek. ABD'nin başlattığı ticaret savaşları daha şimdiden onlarca ülkenin dahil olduğu bir sarmal haline gelmiş durumda. Batı'da ülkeler dışında kurulan ittifaklar içerisinde de çatırdamalar var. Örneğin Siyonistlerin çeşitli noktalarda evanjelistleride yanlarına alarak attıkları fütursuz adımlar "diğerleri"ni rahatsız ediyor. Din temelli olarak ortaya koydukları pratikleri kağıt üzerinde bilime dayandırarak oluşturdukları "teori"ler ile izah etmeye çalışıyorlar. Şu anda İsrail üzerinden İslam coğrafyasını bir kaosa sürükleme noktasında olsalar da aslında tam zamanının geldiğine inandıklarında tüm dünyayı bir kaosa sürüklemekten asla kaçınmayacak bir kararlılığa gelmiş durumdalar. İki dünya savaşı ve bu savaşların oluşturduğu kaosun sonunda İsrail'i kuran zihniyet şimdi yeni bir kaosun akabinde "Büyük İsrail Devleti"ni (Dünya Krallığı) kuracaklarına inanıyor.

ABD ekonomi ve kur savaşları ile toparlanma/zaman kazanma çareleri ararken AB'de de durum çok farklı değil aslında. ABD'nin hiçbir zaman tam olarak bağımsız bir birlik (ekonomik ve askeri) olmasını istemediği AB, ABD'nin tarihi ortağı İngiltere eliyle çoğu zaman dizginlendi. İngiltere ortak para birimine dahil olmayarak yaptığı gibi birçok konuda attığı adımlarla bu dizginlenmeyi gerçekleştirdi, AB ordusu fikrine daima mesafeli kalarak birliğin gelişiminin/olgunlaşmasının önünde durdu. Son olarak ise Brexit ile AB'nin dağılma sürecini başlattı diyebiliriz. Şimdi gelinen noktada ise birliğin liderliği rolünde olan Almanya'nın çabalarına rağmen çatlakların çoğaldığını görmek zor değil. Burada Almanya-Fransa ortaklığını baltalamak için sahne verilen Macron etkisini de unutmamak gerekiyor.

Tüm bunlar sonunda kısaca toparlarsak; dünya uzun süredir küresel anlamda sıkıntılı bir sona doğru yol alıyor. Oyun kurucular "düzensizlikten düzene" teorisi/maskesiyle hedeflerine doğru ilerliyorlar. Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de yaptıklarını tüm İslam coğrafyasında yapma niyetindeler. Şu anki ilk amaçları güçlü veya lider bir İslam ülkesinin var olamaması. Tüm İslam ülkelerini mezhep, etnisite, kabile, aşiret vs. gibi farklı başlıklarda ayrılıklara sürükleyerek kaos içerisinde bırakmak. İç savaşlarla, iç kargaşalarla, kısır çekişmelerle uğraşan, içerisine dönük güçsüz ülkelere haline getirmek. Ve bu akıbetten şu anda tüm değerlerini yok sayarak "Küre İttifakı"na katılanlarda mutlaka nasibini alacak. Aldanmışlıkları ve kullanılmışlıkları ile kalacaklar.

Türkiye geçen haftaki seçimlerde bir sürprize mahal vermeyerek 5 yıllık çok değerli bir süre kazandı. Şimdi bu 5 yıllık süreci "körüklenen" iç çekişmeleri sıfırlayarak, birlik ve beraberliğimize yatırım yaparak değerlendirmeliyiz. Farklılıklarımızı ortak değerlerimizde eritmeli, dünya üzerinde küresel karar alıcı oldukları iddiasındakilerin oyunlarını ilk önce ülkemiz özelinde sonrasında ise elimiz yettiğince bölgesel ve küresel ölçekte bozmalıyız. Vakit birlik vakti.