Birlik rahmet, bölünmek felakettir
İslam ümmetinin tarihi boyunca; birliği, beraberliği, fedakârlığı, vefakârlığı, adaleti, zulme direnişi, mazlumlara hamiliği vs. erdemleri dünya âlemin malumudur. İslam ümmeti, hem kendisinin hem de dünya halklarının huzur, güven ve refahına yetip artan bu enerjiyi nereden alıyordu? Silahından mı, servetinden mi, teknolojik terakkisinden mi veya diğer maddi değerlerden mi? Elbette değil. Maddi gücü ve değerleri yok saymıyoruz. Ancak biraz aklıselimle düşünen her insan bilir ki, İslam ümmetini asıl gücünü imandan, İslam kardeşliği ve birlik, beraberliğinden almaktadır. Yardımlaşama ve dayanışma, Adalet, Zalimin karşısında, mazlumun yanında olmasından almaktadır.
Her şeye madde açısından bakanlar, menfaatten başka bir şey düşünmeyenler, paraya tapanlar hele hele İslam’a ve Müslümana özel bir kin, nefret duyanlar elbette bu erdemleri anlayamaz veya anlamak istemezler.
Siyonizm vs. kâfirlerin felsefesi malum… “Böl parçala yönet/yut” biz önce birdik, bütündük bizi elli küsur parçaya böldüler, şimdi bu parçalara yenilerini eklemeye çalışıyorlar. Bunun için; yerel, ulusal, küresel düzeyde, makro, mikro ölçeklerde ve yakın, orta, uzun vadeli A-B-C-D ve ötesi plan, proje, taktik, dolap, desise vs. her tür girişimlerin içindedirler. Ama inananlar sadece İslam kardeşliğini yaşamakla dahi onların tüm planlarını boşa çıkaracaktır.
Sünnetullah gereği nesneler bir takım vesilelerle birbirine bağlanır; Tahtalar çiviyle, demirler kaynakla, bez parçaları dikişle, kum tanecikleri çimentoyla… Dolayısıyla eşrefi mahlûkat olan insanı da birbirine bağlayan, bir arada tutan değişik vesileler vardır. Örneğin; çıkar ve menfaat ilişkileri, korku, şehvet veya ırki temayüller. Ki bütün bunlar geçici ve fani olup en fazla insanın dünyadaki ömrüyle sınırlıdırlar.
Kaldı ki bunların çoğu kısa sürede bittiği gibi çoğu kere ters tepmeleri de vardır. Örneğin; bir insan diğerine korkusundan dolayı bağlı görünüyorsa, o korku bittiğinde intikam duyguları devreye girecektir. Bir arada bulunma sebebi eğer menfaat ve çıkar ise menfaat bittiğinde dostluk ta bitecektir… Menfaat sebebiyle olan birlikteliklerse, menfaat devam edinceye kadardır. Menfaat bittiğinde o beraberlikte bitecektir. Hatta beraberindeki menfaatine aykırı davrandığında kin ve düşmanlık başlayacaktır. Bunun çokça örneklerini günübirlik yaşıyoruz.
Ama bir de insanları bir arada tutan, onlar arasında yürekten ve ölümüne sevgi ve saygı doğuran ve bu beraberliği hiçbir karşılık beklemeksizin halisane Allah (cc) rızası için kılan bir vesile var ki işte oda en güçlü, en etkili ve bereketli birlik, İslam kardeşliğidir.
İslam kardeşliği diğer hiçbir birleştiriciye benzemez. Çünkü o karşılıksızdır, hasbi/sadece Allah (cc) rızası içindir. Eskiyip bayatlamaz, aşınıp yıpranmaz ve ebedidir. Zira bu dünyanın sınırlarını aşarak ahirette daha da artarak devam eder. Çünkü İslam kardeşliği karşılıklı sevgi, güven, yardımlaşma-dayanışma, birbirini iyiye güzele yöneltme ve kötü ve yanlıştan sakındırmayı da içerdiğinden sevap hanesine hesapsız getirisi olacaktır. Dolayısıyla İslam kardeşliğini yaşayanlar birbirlerine sağladıkları artıları ahirette görünce sevgi ve muhabbetleri artarak devam edecektir.
Sonuç işte bu günkü halimiz. İki milyar civarında büyük bir güç, dünya petrolünün yüzde seksen beşi kendi topraklarında, doğalgaz, bor madeni, uranyum vs. yer altı-yer üstü kaynaklar konusunda da aynı. Ancak kardeşlik ruhunu yitireli paramparça, darmadağın, anarşi, terör, savaşlar vs. iç-dış odaklı fitne ve çalkantılarla savrulan, kavrulan, varlık içinde yokluk yaşayan sürüm sürüm sürünen bir ümmet…
Böyle mi olmalıydı? Ey Allah (cc) ın kulları! hep beraber İslam sancağı altında toplanıp kardeş olun. Ey! Kürtler, Türkler, Araplar, cemaatçiler- cemaatsizler, tarikatlılar-tarikatsızlar, kardeş olun, ey Müslümanlar kardeş olun… Ta ki mahşerde de Resulullah (sav) ın liva ul hamd sancağı altında bulaşalım.
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat 49/10)
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, İman, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56)
Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
Son söz ümmet ruhuyla bütünleşip aramızdaki sun’i sınırları, engelleri, perdeleri kaldırıp yekvücut olmadıkça iflah olmayız. Ulusçuluk milliyetçilik ve ırkçılık cemaatçilik, tarikatçılık vs. fırkalara bölünmeler, sadece birbirimizden daha çok uzaklaşma, kin, nefret ve düşmanlığı körükler. Bölünmek de her bir parçayı kolay yutulur hale getirir. Geçmişte ümmeti bölenler, zaten dört gözle biraz daha bölünmemizi bekliyor ve bunun için ellerinden geleni yapıyorlar. Allah (cc) cümlemize feraset ve basiret vere. Âmin! Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke…