Birlik hamuru sulanırsa
Değerli okurlarım, son günlerde yine iyice azıttı azgın azınlık. Bulduğu her fırsatı gole çevirmek için nerede ise her şeye mubah gözü ile bakıyor. Gâvurun parçala böl taktiğini uygulamayı maharet sanan sırca köşk sakini güruh bir taraftan bu yangına körükle müdahale ederken diğer yandan da semirdikçe semiriyor. Olan biteni görmekle kalmıyor.
Bereketli
topraklarımız sayesinde temel gıda maddelerinde dışa bağımlı olmayan cennet
vatanımızı fırsat bulsalar bir bardak suda boğacaklar. Yokluk ve kıtlık
edebiyatı ile tüm dünyada hissedilen pahalılıkla milletimizi devletinden
soğutacaklar ama çok şükür millet uyanık ve bu zokaları yutmuyor.
Olan
bitenden de haberdar.
Kimin eli
kimin cebinde, söylemle eylem uyuşmazlığında kendini açık edenleri gözleri ile
gördüğü için sağda solda ulu orta ötenlere pirim dahi vermiyor.
Rüyasında
darı görenleri ise gülerek seyrediyor.
Birçoğumuzun
duyduğu bir bilgiyi tekraren paylaşayım.
Cennet mekân
Abdulhamid Hanı yıllar süren entrika ve iftiralarla devirtenler birkaç yıl gibi
kısa bir sürede koca imparatorluğu paramparça ederek emellerine nail olmuşlar
ve hayallerini de bir bir gerçekleştirmişlerdi.
Tarih
tekerrür eder.
Tarihi
yazanalar bu gerçeği çok iyi bilirler.
Son yüz
yılda bu topraklarda yaşananları birde bu gözle okumalıyız.
Dini, dili,
yazısı, kültürü ve kimliği ile oynanarak üretilen kuklaların yönettiği bir
Türkiye tablosunda son yüz yılda yaşanılan garabetler yüzlerce hatta binlerce
sayfa kitap konusu.
Ancak anlık
hafızamızı yokladığımızda ilk akla gelen birkaç gerçeklik nedir dediğimizde;
Birçoğumuz aşağılık kompleksi ve buna bağlı yaşanılanlar deriz.
Biz bir şey
yapamayız.
Biz
üretemeyiz.
Birisi bir
şey yapmaya kalksa sen yapamazsın.
Edemezsin
türü olumsuz isim sıfat ve fiilleri kullanarak azmi ve gayreti olanların bile
hevesini kursaklarında bırakırız.
Kim yapar?
Gavur en
iyisini yapar.
Birçok
alanda hala durum bu maalesef.
Aşağılık
kompleksi böyle bir şey.
Adeta
insanın elini kolunu bağlar.
Son yıllarda
ülkemizin atlattığı badirelerin birçoğunda bu kompleksin etkileri var.
Covid illeti
ile savaşta bile bu kompleksin etkisi oldu.
Gavurlar
aşılandı.
Gavur ilacı
buldu.
Say
sayabildiğin kadar.
Hemen
hepsinde de aşağılık kompleksinin etkisi var.
Nerede ise
iki yıllık bir sürede covid illeti ile ilgili yaşanılanlara yukardan bakarak
bir değerlendirme yaptığımızda durumun hiç de öyle olmadığını görüyoruz.
Sağlık
sistemimizin eksiklerine rağmen dünyada birçok ileri(!) ülkeden daha fazla bu
süreci iyi götürdüğümüz gerçekliğini görmemek için ya kör ya da aklını kiraya
vermiş olmak gerekir.
Ama mangalda
kül bırakmayan bir semirici sömürücü ya da sırca köşk sahibine sorsan
gözlerimizle gördüğümüz bu gerçekliğin tam zıddı ile ikna etmeye gayret eder.
Böyleleri
için yüce kitabımız A’raf 179 da “; bunların kalpleri vardır ama kavrayamazlar,
gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama işitmezler ve onlar
hayvanlar gibi hatta daha da şaşkındırlar ve asıl gafiiller onlardır” diyerek
bize söyleyecek başka bir söz de bırakmıyor.
Değerli
okurlarım fitne ve fücur kol geziyor.
Böyle
zamanlarda her gördüğümüze duyduğumuza ve yazılana çizilene itibar etmeyelim.
Akıl
süzgecini muhakkak kullanarak bilgi kirliliğini engellemeye çalışalım.
Gemimizi
delerek milletimizi azgın dalgalı sularda boğmak isteyenlere prim vermeyelim.
Sözün
gümüşlüğünden çok sükutun altın olmuşluğuna itibar ederek ulu orta itici,
kırıcı, ayrıştırıcı söylemlerden uzak duralım.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.