Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Birlik Ama Nasıl? 2

İslam ümmeti Âdem (as) den bu yana ne düşmanının gücü, neden kendisinin maddi güçsüzlüğü sebebiyle yenilmemiştir. Ümmetin mağlup olmasının tek sebebi vardır. O da Allah (cc) ın yardımını kaybetmesidir. Allah (cc) ın yardımını kaybetmemizin bir sebebi de tefrika ve dağınıklığımızdır. O halde Allah (cc) ın yardımını hak etmemiz için genel kulluğun yanında bir de birlik beraberliğimizi sağlamamızdır. Ama nasıl?

Bireyler olarak, hizmet ettiğimiz cemaat, cemiyet, tarikat, dernek ve vakıfları iyi seçmeliyiz. İçinde bulunacağımız oluşum, tüm ehlisünnet Müslümanlarını kardeş bilmeli, ötekileştirmemeli ve asla hasım ve rakip gibi görmemeli. Gerçekten aynı ağacın dalları, aynı ordunun, kıta ve bölükleri konumunda olduğumuzu idrak etmeliyiz.

Eğer İslam’ın birlik ve beraberliğine yönelik bir mefkûre ve pratiği yoksa uzak durmalıyız. İçinde bulunduğu oluşuma ümmet birliğine yönelik uğraş ve çaba sarf etmeye yönlendirmeliyiz. Buna ikna olmayacağını bildiğimiz oluşumlarla yolumuza devam edemeyiz. Çünkü ümmet olarak kaybedeceğimiz vakit yoktur.

Diğer bir özellik, hizmet edeceğimiz İslami oluşumun, İslam hilafetini yeniden ihya etme hedefi olmalıdır. Ümmet olarak şu perişan halimizin belki en büyük sebebi, halifesizliğimizdir. Halifesiz ümmet çobansız sürü gibidir. Hilafetin nasıl ihya edileceği ve halifenin nasıl seçileceği konusuysa, işin ehli olan ulemaya bırakılmalıdır.

Bundan daha tehlikelisiyse, her bir grup, cemiyet veya tarikatın kendi hocasını, şeyhini halife makamında görmesidir. Hatta kimi oluşumlarda, halifeden de öte, kendi liderini masum, yanılmaz ve la yus’el görecek kadar sapma vardır. Tabi doğal olarak o zaman kendi cemiyet ve tarikatını, İslam’ın yegâne temsilcisi görüp oraya girmeyenleri İslam’dan çıkmış gibi görme hastalığı başlamaktadır.

Ümmet birliği bu denli aciliyet arz ederken, hiçbir abi, şeyh veya hocanın, “az olsun benim olsun” anlayışıyla, meseleye evcilik oynar gibi yaklaşması kabul edilemez. İşte ahvalimiz. Ümmetin her yanından ayrı bir ah ve feryat. Onlarca yerde savaş, katliam, sömürü ve talan ederken, şimdi doğu Türkistan’da da mezalim başladı. Ama biz her zamanki gibi sosyal medyada ağıt yakmakla teselli buluyoruz.

Düşman bizim yumuşak karnımızı, zayıf noktamızı iyi tespit etmiş ki, o da tefrikadır. Düşman tefrika silahını her zaman kullandı ama içinde bulunduğumuz asır gibisini tahmin edemiyoruz. Zenginliğimiz olması gereken her unsur, şu anda tefrika sebebi olarak düşman tarafından tepe tepe kullanılmaktadır. Dil, ırk, mezhep, meşrep, coğrafya, kabile, aşiret, cemaat, cemiyet, tarikat, kısaca her farklılık şimdi bir tefrika sebebi. Ne yapıyoruz? Ne oluyoruz? Kendimize gelelim.

Bölünmek, suya atılan taşın oluşturduğu dalgalar misali, merkezden taşraya doğru yayılıp devam eder. Evet, birlik de aynı böyledir. Ama ne yazık ki, grup cemaat ve tarikatların başında bulunan. Meşayih, hoca ve abiler; az olsun benim olsun” mantığından kurtulamadıkları için, birlikte tam tersi daha makul görünüyor. Birlik için çalışmanın, tam aksine taşradan merkeze doğru devam etmesi gerekmektedir.

O halde tüm bireyleri birlik beraberlik için kendi gruplarına baskı yapmaya çağıralım. Ya bu grup ve meşrepler birlik beraberliğe razı olacaklar, ya da onları terk edip birlik beraberliğe çalışan bir cemaate gideceğiz. Eğer böyle bir cemaat yoksa biz oluşturacağız. Ama bu, yeni bir bölünmeye sebep olmak için asla olmayacak.

Yerelde kendi ülkelerimizde bu çalışmaları yaparken, küresel bazda diğer coğrafyalardaki İslami oluşumlarla da dirsek temasımız devam edecektir. Çünkü biz tüm İslam ümmeti, bir ve beraber olarak ancak ayağa kalkabiliriz. Düşman bizi bölerek yıktığı gibi, biz de yeniden ümmet birliğini ihya ile düşmana galip gelebiliriz. Parçalanıp dağılınca kaybettik. Toparlanıp bir ve beraber olunca, yeniden kazanacağız inşallah. Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...