Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ekim 2024

Birleşemezseniz bitersiniz!

İsrail, bütün dünyanın gözü önünde masum sivilleri, evleri, hastahaneleri, ambulansları, okulları, camileri, kiliseleri, mülteci kamplarını, kısacası her şeye saldırmaktadır. 7 Ekim’den bu yana bir yıl geçmesine rağmen, barbarlığın sona ereceğine dair hiçbir ihtimal ne yazık ki gözükmemektedir.

Gazze'de işlenen vahşet durmadığı gibi, aynı zamanda Lübnan, Yemen, Suriye ve İran dâhil olmak üzere, vahşeti, tüm bölgeye yaymaya çalışmaktadır. İran’ın İsrail saldırganlığına karşılık vermesinden sonra, bölge geri dönüşü olmayan bir noktaya doğru gitmektedir.

Ancak sürekli İsrail barbarlığının üzerinde duruyoruz ama asıl üzerinde durulması gereken husus, Filistin halkının inanmışlığı ve metanettidir. Zira şu ana kadar bombalamalardan doğrudan etkilenen 41.000'den fazla insan, şehit oldu. Dolaylı şehit, üç-dört kat daha fazla olmasına rağmen, Filistin halkından en ufak bir isyan belirtisi yok..

Bu nasıl bir inanmışlık ve metanettir ki, üzerlerine bombalar yağıyor, aç bırakılıyor, hastalıklarla boğuşuyor ve ikinci bir kış geldiği hâlde, yine de teslim olmuyor-olmuyorlar...Tarihte bu denli bir acıya başka bir millet veya nesil muhatap oldu mu? bilmiyorum. İsrail, Hamas’ı yenemedi bu çok net, şimdi Hizbullah’ı yenebilecek mi? göreceğiz.

Ancak herkesin zihninde geçen soru, İsrail barbarlığı daha ne zamana kadar devam edecektir? Bence bu soruya doğru cevap verebilmek için, önce İsrail’in tasmasını elinde tutan Amerika ve İngiltere’nin asıl amaçlarını görmek gerekir.

Zira İsrail, taşeron bir terör örgütü gibi hareket etmektedir. Amerika ve İngiltere’nin askeri, ekonomik ve siyasi desteği olmadan İsrail, bu kadar pervasızca hareket etmeye cesaret edemez.

Bu bağlamda İngiltere ve Amerika ikilisinin amaçlarına baktığımızda, bölgedeki güç dengelerini İsrail’in lehine kalıcı olarak değiştirmek istediklerini görüyoruz. Demek ki İsrail, tüm bölge ülkelerini Gazze’ye çevirene kadar vahşeti, devam ettirmeye çalışacaktır.

Peki, bunu başarabilecek mi?

Bu sorunun cevabı bölge ülkelerinin tutumuna bağlıdır. Bu nedenle üzerinde ısrarla durduğumuz konulardan birini, burada tekrar etmek istiyorum: Kimse herhangi bir batı ülkesinden İsrail’i durdurmasını beklemesin!

Bölge ülkeleri, tehlikenin büyüklüğünü görerek bir an önce ortak bir tavır ortaya koymaları gerekir. İsrail’in haydutluğuna karşı ya birlikte hareket ederek var olacaklar, ya da tek tek bitecekler!

Mevcut uluslararası sistemde adalet yok! Hukuk, sadece güçlünün çıkarlarına hizmet etmektedir. Ancak kötü işleyen mevcut uluslararası sistem, ürettiği tehditler kadar, fırsatlarda sunmaktadır. Zira devam eden çatışmalar, savaşlar, göç, açlık, haksızlık gibi sorunlar, herkes tarafından görülmektedir.

Onun için bölge ülkeleri, birlikte hareket edecek bir zemin yaratabilirlerse, haksızlığa uğrayan diğer ülkeleri de etkileyebilirler. İşte o zaman, kötü işleyen uluslararası sistemi, revize etme imkânı doğabilir.

Toparlayacak olursak: Mevcut uluslararası sistem, bölge ülkelerine şu mesajı net bir şekilde vermektedir: Birleşemezseniz bitersiniz!