BİREY, DEMOKRASİ VE DESPOTİZM
İnsanlık tecrübesinin asli merkezinde birey vardır. Bireyin
merkezde olmadığı bütün insani kurumlar, faaliyetler, kaynaklar ve kalıplar,
insani, demokratik ve ahlaki değildirler. Birey olarak insanın merkezde olduğu
medeniyet durumunda barış, hukuk ve özgürlük vardır. Demokrasi, salt bir
siyasal yönetim biçimi değildir. Demokrasi, zengin bir çoğulculuğu bünyesinde
barındıran bireysel kültüre dayanmaktadır. Özgür ve onurlu bireyin varlığını
inkar eden bütün durumlarda despotizm, barbarlık, fanatizm ve şiddet vardır. Birey fikrine
tamamen yabancı ve karşıt olan bedevi kültürlerde ve kurgularda demokrasinin,
hukukun ve barışın bir türlü yeşermemesinin,
fanatizmin, şiddetin ve despotizmin üretilmesinin nedeni, birey fikrinin
asli değer olmaması ve inkar edilmesidir.
Birey olmak fikri, doğası gereği özgürlüğe, onura, barışa ve
hukuka dayanmaktadır. Birey olmak, kişinin hayatıyla ilgili kararları ve
tercihleri kendi ihtiyaçlarına ve ideallerine göre yapması, istediği toplumsal gruba
katılması veya çıkması, başına bir şey gelir korkusu ve endişesi olmadan diğer
insanlarla birlikte kendisine özgü bir yaşam stili oluşturması ve yaşaması
demektir. Birey olmak, diğer insanlardan
bağlarını koparmak değil, bireysel ve toplumsal bağlarını kendi bireysel
bilincine ve vicdanına göre özgürce şekillendirmesi demektir. Bencil ve toplum
karşıtı olan şey, demokrasi ve birey değil, despotizm ve kabileciliktir.
Birey fikrinin gelişimi için bireysel bilinç ve vicdan
kapasitesinin gelişmesi gerekmektedir. Kişi,
bireysel bilincine ve vicdanına göre kendisi için uygun olan inancı,
yaşam tarzını, değer sistemini ve ahlak anlayışını benimseme, oluşturma,
reddetme ve eleştirme hakkına sahip olmalıdır. Başka bir ifade ile birey olmak, kendisine özgü bireysel vicdan ve bilinç
oluşturmak demektir. Kendisinin mutlak doğru olduğu iddiasıyla herkes için
geçerli tek doğru yol, inanç kurum, kimlik ve kalıp olduğu yanılsaması içinde
olan kültürel örüntülerin, dışarıdan güçler yoluyla kişiye dayatılması, aslında
bireyin ve bireysel bilincin birlikte ortadan kaldırılması anlamına
gelmektedir. Demokrasi, bireysel bilinç
ve vicdan kapasitesinin geliştirilmesi için bütün kapıların, imkanların ve
yolların sonuna kadar açık tutulmasını savunur. Bireysel bilinç ve vicdanı
ortadan kaldırmayı amaçlayan otoriter, despotik ve bedevi kurumlar, kalıplar ve
kimlikler, düşünceye, felsefeye, bilime, sanata ve bireye giden yolları
bütünüyle kapatıp, kapılar kapalı deyip bireyi sindirirler, silikleştirirler ve
silerler.
Demokraside özgürlük ve eşitlik fikirleri birlikte vardır.
Kendisini cinsiyet, inanç, kimlik, kültür ve diğer açılardan diğer insanlara
eşit görmeyen insan kitleleri ve kütleleri arasında demokrasinin, bireyin ve
bireysel vicdanın gelişmesine imkan yoktur. Kendi inancını üstün gören, ataerkilliği
yücelten, ırksal ve kültürel olarak kendisini hep hiyerarşinin tepesine
yerleştiren üstenci, otoriter, ırkçı ve kabileci pozisyonlar, hep kendilerinin yönetmesi
gerektiğini, kendi dışındakilerin hep yönetilmesi gereken köleler, düşük ve
eksik varlıklar olduğunu düşünürler. Birey olmak, bütün insanların onur ve
özgürlük açısından tam bir eşitliğe sahip olduğunu benimsemeyi
gerektirmektedir. İnsanları, inanan-inanmayan, efendi-köle, kadın-erkek
şeklinde kategorilere ayıran ve alt-üst hiyerarşileri kuran bütün anlayışlar,
demokrasi, özgürlük, hukuk ve birey karşıtıdırlar.
Demokratik bir kültürde bireyler, hiçbir açıdan ortak bir inancı, kimliği, düşünceyi veya tercihi benimsemeye zorlanamazlar veya hiçbir otorite, bütün toplum için geçerli tek bir görüşü veya uygulamayı ortak iyi olarak dayatamaz. İnsanlar, düşünceleri, inançları, yaşam tarzları veya değerleri açısından eşit değildirler, farklıdırlar. Despotizm ve tiranlık, tek bir kişinin, kimliğin, kaynağın, kalıbın bütün kişiler için ortaklaştırılmasıdır ve tekleştirilmesidir. Bireylerin düşünce dünyası, merkezileştirileşmez. Her birey, bulunduğu yerden hayatına dair kararlar verme özgürlüğüne sahiptir. Siyasal, sosyal ve kültürel kurumların, bireyin yerine geçip birey adına merkezi kararlar vermesi, tiranlıktır ve despotizmdir. Birey olmak, yaşamanın zorluğunu ve düşüncenin zahmetini yaşamaktır. Yaşamanın zorluğu ve düşüncenin zahmeti karşısında yaşama ve düşünme sorumluluğunu dışarıda bekleyen siyasal, sosyal ve kültürel kurumlara, kişilere ve kliklere transfer etmek, kişinin kendisinden vazgeçmesi olduğu kadar, despotizme kul ve köle olmayı kabul etmesi anlamına gelmektedir.