"Birbirinizi sevmedikçe imân etmiş olamazsınız!.."-6
Günlük hayatımızda hepimiz, her zaman karşımızdakilerden sevgi ve hoşgörü bekleriz. Ancak sevilmek için önce sevmeyi öğrenip başarmamız gerektiğini de unutmamalıyız. İçimizden kin, nefret ve çıkar düşkünlüğünü ne kadar uzaklaştırırsak, sevgi, merhamet ve iyiliklere o kadar büyük yer açmış oluruz. Her konuda olduğu gibi sevgi konusunda da en iyi örnek, âlemlerin Efendisi Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemdir. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“Ve Seni ancak âlemlere rahmet olarak
gönderdik.” (Enbiya 107)
“İçinizden Allah’ın lutfuna ve âhiret gününe
umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta
güzel bir örneklik vardır.” (Ahzab 21)
“Andolsun, size içinizden öyle bir Peygamber
gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na ağır gelir, size çok düşkündür,
müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.” (Tevbe
128)
Evet sevgi, şefkat ve merhametin en güzel örneği, Allah Resulü
sallallahü aleyhi ve sellemdir. Çünkü O, düşmanlarına bile hep anlayışla
yaklaşmış; esirlere, kölelere iyi muamele etmiş ve bu iyi muameleyi başkalarına
da hep tavsiye etmiştir.
Mekke-i mükerremenin fethedildiği gün, Kâbe’nin eşiğinde duran Allah
Resulü sallallahü aleyhi ve sellem; kendisine akıl almaz sıkıntılar veren,
çileler yaşatan, evinden, yurdundan çıkaran; hem mübarek bedenini hem de yüce
İslam’ı ortadan kaldırmak için seferber olan kalabalığa bakarak: “Ey Kureyş
topluluğu! Size şimdi nasıl bir muamele yapacağımı sanıyorsunuz,” diye
sordu. Kureyş topluluğu, “Sen, âlicenap bir kardeş ve âlicenap bir kardeşin
oğlusun! Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız,” dediler. Bunun
üzerine Efendimiz aleyhissalatü vessellam şöyle buyurdu:
“Ben de size Yusuf’un, kardeşlerine söylediği
gibi: “Bugün size hiçbir başa kakma, azarlama yok.
Allah sizi bağışlasın. O merhamet edenlerin en merhametlisidir,”
(Yusuf 92) diyorum. Haydi gidiniz hepiniz serbestsiniz.” (Siretu İbni
Hişam)
Affın en makbulü güçlü iken affetmek, iyiliklerin en güzeli
kötülüklere karşı iyilik yapmak, merhametlerin en üstünü de; zulmedenlere
merhamet etmektir. İşte, Kâinatın Efendisi de Kureyşlilere bunu yapmıştır!
Efendimiz aleyhissalatü vesselam; Taif’te taşlanıyor, Uhud’da
şehid edilmek isteniyor, mübarek dişi kırılıyor, Amcası Hazret-i Hamza şehit
ediliyor; bunları yapanlara beddua etmesini isteyenlere: “Ben, lanet etmek
için gönderilmedim, rahmet olarak gönderildim,” buyuruyor. (Müslim 2599)
Başka sıkıntılı bir durumda da şöyle dua ediyor: “Allah’ım kavmimi bağışla,
çünkü onlar bilmiyorlar.” (Buhari 3477)
“(Eshab-ı kiramdan Câbir radıyallahu
anh anlatıyor:) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Zâtü’r-rikâ’
denilen gazvede bulunuyorduk. Gölgeli bir ağaç bulduğumuzda onu Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e bırakmayı âdet edinmiştik. (Bu defa da öyle
yaptık.) Ancak müşriklerden bir adam gelerek Resûlullah’ın (ağaçta asılı
olan) kılıcını alıp çekmiş ve: ‘Benden korkuyor musun,’ diye seslenmiş. Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem: ‘Hayır,’ cevabını vermiş. Adam: ‘Peki Seni benim
elimden kim kurtaracak,’ demiş. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: ‘Allah’
buyurmuştur.”
Ebû
Bekir el-İsmailî’nin “Sahîh”inde yer alan bir rivâyette,
olayın bundan sonraki kısmı şöyledir:
“Bunun üzerine adamın elinden kılıç
düştü. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kılıcı aldı ve: ‘Peki şimdi seni
benim elimden kim kurtaracak,’ buyurdu. Adam: ‘İyi bir cezalandırıcı ol,’ dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ‘Allah’tan başka ilâh olmadığını ve
benim Allah’ın elçisi olduğumu kabul ve itiraf eder misin,’ dedi. Adam: ‘Hayır,
kabul etmem. Ancak Seninle çarpışmamaya, Seninle savaşacak herhangi bir
topluluk içinde bulunmamaya söz veririm,’ dedi. Bunun üzerine Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem, adamı serbest bıraktı. O da arkadaşlarının yanına
döndü ve onlara: ‘En hayırlı kişinin yanından geliyorum,’ dedi.”
(Buhari)
Unutmamalıyız ki,
sevgi, şefkat ve merhametin olmadığı bir toplumda kargaşa ve huzursuzluk
eksik olmaz. Çünkü sevgi, şefkat ve merhametin olmadığı yerde, kin, nefret ve
zulüm hüküm sürer, vesselam…