"Birbirinizi sevmedikçe imân etmiş olamazsınız!.."-3
Sevgi
kalbin azığı, ruhun gıdası, gözün nurudur. Sevgiden mahrum olan kimse ölü
gibidir. Sevgi nurunu kaybedenler, karanlıklar denizinde yok olurlar. Sevgide
başarılı olamayanlar, hayatlarını elem ve keder içinde geçirirler.
Bütün
faziletler, sevgi ve samimiyet vasatında doğar ve bu ortamda gelişir. Sevgi ve
samimiyet olmadan, dinimiz İslâm’ın hedeflediği insan-ı kâmil idealini ve erdemli
toplumsal hayatı yakalamak çok zordur.
Günümüzde
insanlar arasındaki samimi dostlukların azalması; öfke, hiddet, kin, düşmanlık,
zulüm ve kavgaların artması, temelde insanların kalplerini birleştiren sevgi ve
samimiyet eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Halbuki sevgi ve samimiyet olsa,
öfkeler diner, düşmanlıklar biter ve insanlar hayatlarından zevk almaya
başlarlar.
Özellikle
müslümanlar sevgiyi ihya etmek ve özellikle birbirlerini sevmek zorundadırlar.
Çünkü bütün dünya iyilik ve güzellikleri onlardan beklemektedir. Şayet onlar da
nefis, şeytan ve kötülerin oyununa gelip birbirlerini sevmemeye başlarlarsa,
artık yeryüzünün tadı kaçmış ve tuzu kokmuş demektir. Âyet-i kerimelerde
buyuruldu ki:
“Ve
seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 107)
“Siz,
insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz,
kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız...” (Âl-i İmran
110)
“Muhammed
(aleyhisselam)
Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi
aralarında merhametlidirler.” (Fetih 29)
“Mü’minler
ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı
gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat 10)
Ferdî
hayatımızın en üstün değerlerinden biri olan sevgi, cemiyet yaşantımız için de yalnız
ahlakî bir erdem değil, aynı zamanda yaşamsal bir zorunluluktur. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
“Müminler,
birbirlerini sevmede, birbirlerine yakınlıkta, şefkat gösterip birbirlerini
koruyup kollamada bir vücut gibidirler. Vücudun herhangi bir yerinde bir
rahatsızlık olduğunda; bunu, vücudun tüm uzuvları hisseder.” (Buhari)
“Sizden
biriniz kendi nefsi için arzuladığı bir şeyi mümin kardeşi için de istemedikçe (kâmil)
mümin olmaz.” (Buhari)
“Birbirinizle
ilişkiyi kesmeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Birbirinize kin gütmeyin.
Birbirinize haset edip kıskanmayın. Ey Allah’ın kulları, kardeşler olun!” (Müslim)
Efendimiz
aleyhisselamın bir duası: “Allahım, senden hayırlar işlemeyi, kötülükler
işlememeyi, fakirleri sevmeyi nasip etmeni dilerim. Senden sevgini, seni
sevenleri sevmeyi, senin sevgine yaklaştıran ameli sevmeyi dilerim.”
(Tirmizi)
Medineli
Evs ve Hazreç kabileleri arasında müthiş bir düşmanlık vardı ve bunun için aralarında
kanlı savaşlar bitmek bitmiyordu. Ne zaman ki İslam ile şereflendiler, aralarındaki
kin ve düşmanlık sona erdi, kalpleri birbirine ısındı ve kaynaşıp kardeş
oldular. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“Ve
kalplerinin arasını sevgi ile birleştirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa hepsini
harcasaydın, yine onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah, onların
arasını sevgi ile birleştirdi…” (Enfal 63)
“Hep
birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size
olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah
gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir
ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah
size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i
İmran 103)
İslam
dini; ırk, dil, memleket, renk ve cinsiyet ayırımı gözetmeden bütün müminlerin kardeş
olduğunu ilan etmiştir. Buna göre kişinin etnik kökeni, sosyal statüsü ve malî
durumu, ona yönelik takınılacak tavrın niteliğinin belirlenmesinde asla etkin
değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Müslüman,
müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim
etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını
giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin
kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve
kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhari)
Yunus Emre hazretleri ne güzel söylemiş: “Gelin tanış olalım/Yad isek bilişelim/ Sevelim sevilelim/Dünya kimseye kalmaz,” ve “Hakkı gerçek sevenlere/Cümle âlem kardeş gelir…”
(Devamı
haftaya…)