Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ağustos 2022

"Birbirinizi sevmedikçe imân etmiş olamazsınız!.."-1

Sevgi; insanın başka kişi veya kişilere karşı duymuş olduğu içten bir muhabbet, samimî bir ilgi ve asîl bir bağlılık hissidir. İnsan ruhunu olgunlaştıran manevî gıdalardan biri olan sevgi, insanın en temel fıtrî özelliklerindendir. Diğer canlılardan farklı olarak insana bahşedilen sevgi duygusu aynı zamanda, manevî değerlerin temel taşlarındandır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!” (Müslim)

Sevgi, insan hayatının merkezinde yer alan ve ona kendi var oluşunun anlamını hissettiren ulvî bir duygudur. Sevgi tohuma benzer. Bir tohum toprağa atılıp, yeterli su ve sıcaklıkla desteklendiğinde evvela filizlenir sonra da büyüyerek çiçek açar ve meyve verir. Benzer şekilde bir insanın kalbine bırakılan sevgi de burada büyür ve nice sevgilere ve güzelliklere vesile olur.

İnsanlar, sevgi sebebiyle şefkat duygusunu da öğrenirler. Çünkü bireyler her zaman sevdikleri kimselere karşı merhametli olma eğilimindedirler. Evet sevdiğimiz insanlara daima yardım etmek ve iyilik yapmak isteriz.

İnsanları seven bir kişi, işini daha güzel yapmaya gayret eder ve yaptığı işten mutlu olur. Mesela insanları seven bir doktor, hastalarına çok iyi davranır, onları iyileştirmek için elinden gelen her türlü çabayı gösterir. Bu durumda onun hastaları da mutlu olur ve her yerde onu över ve başkalarına tavsiye ederler. Dolayisyle buradaki sevigi hem doktorun hem de hastalarının işini kolaylaştırır.

Sevgi olmazsa insanlar bir arada yaşamlarını sürdürmekte zorluk çekerler. Çünkü sevginin olmadığı yerde nefret, nefretin olduğu yerde de düşmanlık başlar. Düşmanlık olan yerde ise, insanlar birbirlerine kötü davranmaya ve birbirine zarar vermeye başlarlar. Bu da toplumsal huzurun bozulmasına sebep olur.

Özellikle aile içinde çocuklara gösterilerek öğretilen sevgi çok kıymetlidir. Sosyolojik araştırmalar; suça bulaşmış ve ceza yemiş insanların büyük bir kısmının, sağlam bir aile ortamından mahrum büyüdüklerini ortaya koymaktadır. Çünkü sağlıklı bir aile ortamından ve sevgiden mahrum olarak büyüyen bir çocuk, ailenin dışındaki başka insanlara yönelir ve çoğunlukla kendisini yanlış yollara düşürmek isteyen kötü niyetli kişilerin ağına takılır. Böylesi merhametsiz suç şebekelerinin ve şer güçlerin eline düşen talihsiz bir çocuk ise; maalesef kendisine de, ailesine de, mensubu olduğu topluma da zararlı olacak şekilde yönlendirilir ve menfi olarak yetiştirilir.

Yüce dinimiz İslam, emir ve yasaklarda hep insanın faydasını amaçlamaktadır. Bu anlayış ise, dinin merkezine insan sevgisini koymaktadır. İnsan sevgisini merkeze alan İslam, sevgiye dayalı köklü bir medeniyet inşa etmiştir. İslam sayesinde değişik dil ve kültürlere sahip insanlar, yüzyıllar boyu birbirleriyle kenetlenmiş ve bir sevgi yumağı oluşturmuşlardır.

Sevgi, topluma kardeşliği getiren birleştirici bir unsurdur. Dinimiz de kalplerin sevgi ile birleşmesine önem verir. Bunun için müminin gönlü sevgi ile doludur. Allahü Teâlâ müminlerin kalplerini imandan kaynaklanan yüce bir sevgi ile birleştirmiş, onları bu sevgi ve bağlılıkla güçlendirmiştir. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Ve kalplerinin arasını sevgi ile birleştirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa hepsini harcasaydın, yine onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah, onların arasını sevgi ile birleştirdi…” (Enfal 63)

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmran 103)

Sevgiye gereği gibi değer verilseydi ve sevgi insan davranışlarında köklü bir şekilde yerleşebilseydi, dünyanın hemen her bölgesinde milyonlarca insanın gözyaşı akıtmasına zemin kalmaz, daha insanî ve daha erdemli bir ortamda yaşamak da kolaylaşırdı…

(Devamı haftaya…)