Birbirinizi seviniz
“Birbirinizi sevmedikçe imân etmiş olamazsınız!..”-
Gönül
huzurunun anahtarı sevgidir. Sevgisiz gönül çorak bir toprak gibidir. Birçok zorluğa
katlanılarak ulaşılan sevgi, sonsuz mutlulukların yaşanma sebebidir. Sevgi hissi,
çok değerlidir ve bu his olmadan hiçbir fedakârlık yapılamaz.
Müminlerin
en büyük özelliklerinden bir tanesi de; gönüllerinin hep sevgi dolu olması ve her
zaman iyi işler yapmak için çırpınmalarıdır. Çünkü müminlerin kalbi kin tutmaz,
kendilerine bir kötülük dahi yapılsa affedici ve hoşgörülü olurlar. Âyet-i
kerimelerde buyuruldu ki: “Affı, kolaylaştırmayı prensip edin, iyi olanı
emret ve câhillere aldırış etme!” (Araf 199) “Eğer affeder, hoş görür,
bağışlarsanız, muhakkak ki Allah da çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”
(Tegabün 14 )
Mevlana
Celaleddin-i Rumi Hazretleri, oğlu Sultan Veled’e şöyle nasihatta bulunuyor: “Bahaeddin,
eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini
yüreğinde tutma. Senin düşmanının da seni sevmesini istersen, kırk gün onun
hayrını ve iyiliğini söyle, o düşmanın senin dostun olur. Çünkü gönülden dile
yol olduğu gibi, dilden de gönüle yol vardır.” Dolayısıyla gerçek ve
ihlaslı bir sevgi, insanların olgunlaşmaları ve kemale ermeleri bakımından çok
mühimdir.
İslam
sevgiye en fazla önem veren dindir. Bundan dolayı İslam medeniyeti sevgi
medeniyetidir; müslüman toplum da sevgi toplumudur. Çünkü İslam, sevgi olmadan
imanı kabul etmez. Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Siz, iman etmedikçe cennete
giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız
zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!” (Müslim)
Müslüman
kişi, bütün kâinata ve varlık âlemine sevgi penceresinden bakar. Âyet-i Kerimede
buyuruldu ki: “Ve Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya
107) Fert ve toplum seviyesinde sevginin en güzel tezahürü Asr-ı saadette yaşanmıştır.
Daha sonraki dönemler ise, bu altın çağa yakınlıkları nispetinde sevgiyi yansıtmışlardır.
Madde düşkünlüğü ve bencilliğin hâkim olduğu günümüz dünyasında da müslümanlardan
beklenen şey, fert ve toplum olarak sevgiyi en mükemmel şekliyle yeniden dünya
âleme göstermektir.
Allahü
Teâlâ, müminlerin birbirleriyle ilişkilerini kardeşlik, uhuvvet ve sevgi ilişkisi
olarak tanımlamıştır. Müminler kardeştir ve aralarında kardeşliğin icaplarına
riayet etmeleri gerekir. Kardeşliğin kaynağı ise, Rabbimizin iradesidir. Onları
kan bağıyla kardeş yapan Rabbimiz, itikad ve inanç bağıyla da kardeş yaptığını
beyan buyurmaktadır: “Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin
arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız.”
(Hucurat 10)
Kardeşlik
ve uhuvvet, sevginin zirvesidir. Bir müslüman, bütün mahlukata ve insanlığa
sevgiyle bağlıdır; fakat dindaşlarına olan sevgisi diğerlerine olan sevgisinden
çok daha fazladır. Çünkü kardeşlik, bunu gerektirir. Aynı zamanda bu asil
sevgi, somut davranışlar halinde de kendini gösterir. Zira İslam, fiiliyata
yansımayan ve pratize olmayan soyut bir sevgiyi makbul görmez. Nitekim
yukardaki, müminleri kardeş ilan eden ayet-i kerimenin devamında, kardeşlerin
kadın olsun erkek olsun birbirlerine saygılı olmaları ve birbirlerini rahatsız
etmemeleri gerektiği belirtilmektedir, şöyle ki:
“Ey
iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin; zira onlar,
kendilerinden daha iyi olabilirler. Kadınlar da başka kadınlarla alay
etmesinler; çünkü alay edilenler, edenlerden daha iyi olabilirler. Biriniz
diğerinizi aşağılamayın, birbirinize kötü ad takmayın. İman ettikten sonra
fâsıklıkla anılmak ne kötüdür! Günahlarına tövbe etmeyenler yok mu, işte zâlimler
onlardır.” (Hucurat 11)
Allahü
Teâlâ; insanları farklı olarak yaratmış; ancak üstünlüğün tek kaynağının takvâ olduğunu
bildirmiştir: “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden
yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en
değerli olanınız, en takvâlı olanınızdır (O’na itaatsizlikten en fazla
sakınanınızdır.) Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden
haberdardır.” (Hucurat 13)Buna göre; cins, ırk ve dil farklılıkları,
kardeşliğe engel değildir, tam tersine kardeşlik sayesinde farklılıkların ayrımcılığa
yol açması önlenmiştir…
(Devamı
haftaya…)