Biraz da Tenkit
Kıymetli okuyucularım, bilhassa kültür sanat dünyasına yakın olanlar, yazılarımda genelde olumlu mesajları, ümit verici satırları okur. Bu biraz da tabiat meselesidir. Karamsar ve kötümser mizaç sahiplerini görünce dengeyi kurmak gerektiğini düşünüyorum. Ama arada bir özeleştiri de yapmak icap ediyor. Bazı yanlışlar varsa, bunlara işaret edilmeli ki, tekrarı yapılmasın.
Dikkat ediyor musunuz, 'aşk' kelimesi yerli yersiz ne kadar çok kullanılıyor? Ağızlarda sakız oldu adeta. Hele nevzuhur bazı genç yazarlar, maşallah gece gündüz aşık. Aşk terkiplerinden gına geldi. Yazılarında, kitaplarında hep bu terane! Ama gerçek aşka ne kadar yakınlar, onu ancak Allah bilir. Güya tasavvuf deryasında kulaç atıyorlar. Ama yoruldunuz, bu kadar yüzdüğünüz yeter, muhabbet havuzu biraz durulsun, temizlensin derim. Mustafa Kutlu yazılarında ve kitaplarında bu kelimeyi heder etmez. Peki O, memleketine sevdalı, milletine aşık iyi bir hikayeci değil mi? Şu kelimeyi bu kadar da ayağa düşürmeyelim lütfen, ona hürmet edelim. Hani bazı dinu00ee kavramların ticaru00ee meta olarak kullanılması, hepimizi nasıl rahatsız ediyorsa 'aşk' kelimesini de mebzuliyet derecesinde kullanmak hakikaten usanç vermeye başladı. Neredeyse okuyucular artık kitapçılara gidince, "Kardeşim bana bir kitap ver, ama lütfen dışında ve içinde aşk kelimesi geçmesin!" diyecekler. Neyse, söz ola yerine vara, derde derman, yaraya merhem ola. Yazar ve yayıncılarımızın dikkatine!
Cuma günkü gazetelerde Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nun 'Kültürel Kalkınma Eylem Planı' ile ilgili yaptığı açıklama, haberler ve müjdeler vardı. Kültür sanat çevrelerinde büyük heyecan uyandıran plan çerçevesinde, yeni kültür merkezleri ve müzelerin açılacağı, bin 200 gence kültürel sektörde iş imkanı sağlanacağı belirtiliyor, sanatçılara emeklilik müjdesi veriliyordu. Tabii Taksim'e Meydan ve Kültür Külliyesi fikri de heyecan verici ve son derece anlamlı bir açıklamaydı. Hayırlısı olur inşallah. Bunlar çok güzel ve insanı ferahlatan hususlar. Yalnız şunun altını çizmek istiyorum. Türkiye'de sanatçı veya sanatkar denilince ne hikmetse bazı akıllara sadece, sinema, tiyatro ve müzik dünyası geliyor. Hattatlar, yazarlar, şairler, müzehhipler, araştırmacılar sanatçı değil mi? 'Sanatçılara emeklilik müjdesi' iyi ama yazı emektarları ile diğer sanatkarların unutulmaması şartıyla. İmkanlar adil, geniş, kuşatıcı olmalı.
Hükümetin kültürde yeni hamleler içinde olduğu ve bunları kararlılıkla uygulayacağı anlaşılıyor. Şüphesiz ki bizi sevindiren bu başarıda, özellikle sayın Başbakanımız Ahmet Davutloğlu ile Kültür ve Turizm Bakanımız sayın Mahir Ünal'ın yeri büyük. İkisi de istişareye değer veriyorlar. Bu vesile ile bilhassa İstanbul'da yaygın olan ve kültür sanat alanında yıllardan beri başarılı çalışmalar sergileyen müesseselerin yöneticileri ile konuşulmalı, onlarla istişare edilmeli, birikimlerinden ve tecrübelerinden faydalanılmalıdı
Vakıf ve dernekler deyince bir hususu belirtmek istiyorum. Bir süre önce bu sütunda Anadolu Ajansı hakkında övücü bir yazı yazdım. O yazım ilgi çekti. Hizmetlerin takdir edilmesi güzeldir, önemlidir, anlamlıdır. Şimdi aynı kuruma hafif ve dostane bir eleştiride bulunacağım. Son zamanlarda bir çok gazetede benzer kültür haberlerini çok görmeye başladık. Gazetelerin kültür sanat servisleri zayıf ve elemanları olmadığı için Anadolu Ajansı'nın haberlerini aynen kullanmaya başladılar. Şüphesiz kik bu şekilde kültür sanat sayfaları dolabilir. Ama bu sefer de yeknesaklık başladı. Her gün bayiden satın aldığım altı yedi gazetenin kültür sayfalarına bakıyorum. Neredeyse birbirinin aynısı. Özel haber ve röportaj yapan bir iki gazete hariç adeta 'ikiz, üçüz sayfalar' doğdu. Üstelik bir iki kurumun haberleri sürekli olarak hep önde yer almaya başladı. Ajansın kültür bölümü, bazı kurumların bültenine dönüşmemeli. Bu monotonluğu arkadaşlarımız aşabilir. 1980'li yıllardan beri, neredeyse 40 yıldır basın dünyasında olan, kıdemli ve aksaçlı bir ağabeyleri olarak söylüyorum. Biraz çeşide yer verseler, ajansımızın kültürel haberleri de gazetelerimizin kültür sanat sayfaları da daha canlı, dinamik ve renkli olacaktır. Tavsiyem şudur: Farklı kurum ve kuruluşların, dernek ve vakıfların haberlerini de takip etsinler. Mesela Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı, Türk Edebiyatı Vakfı, Kültür Ocağı Vakfı, Bilim Sanat Vakfı, Türkocağı, Dil ve Edebiyat Derneği, Dersaadet ve ESKADER gibi kuruluşlar da yıllardan beri çok güzel kültür sanat faaliyetlerinde bulunuyor. Bütün bu kuruluşların ve ismini sayamadığım müesseselerin mükemmel kursları, seminerleri, toplantıları oluyor. Bunlar da yazılmalı. Bu hatırlatmayı yapmayı bir görev kabul ediyorum. Çünkü görüştüğüm farklı kültür sanat çevreleri, bu fasit daireden şikayetçidirler. Üstelik bu sorumluluğu üstlenen arkadaşlar inançlıdır. Vebal altında kalmalarını asla istemem. Biraz daha adil davranmaları, bu dengeyi kurmaya yetecektir.