Bırakınız içsinler!
Kurultay öncesi CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun sinirleri iyice gerildi. Meclis'i asan, vatandaşın telefonuna çıkmayan CHP'li vekilleri fena fırçaladı. Bahçeli de çok sinirli. Muhalefet etmekle agresyon arasında bir bağlantı olduğunu sanıp en basit tepkilerini bile yüksek volümde veriyorlar.
***
Neyse dönelim asıl konumuza. MİT yasası oylamasına katılmayan ve vatandaşların telefonlarına çıkmayan CHP'li vekillere kızan Kılıçdaroğlu, "Topluma örnek olacağız. Halkın arasında olacağız. Özel yaşantımıza özen göstereceğiz. Meyhaneye gitmeyin demiyorum, gidin ama sık gitmeyin. Gidecekseniz de hepiniz bari aynı meyhaneye gitmeyin. Garsondan duyuyorum bunları" demiş.
***
Ama Allah var Kılıçdaroğlu haklı. Bir yandan Baykal'la, bir yandan Sav'la, bir yandan parti içindeki Ortodoks Kemalistlerle, bir yandan Nur Serter gibi altından koltuğunu çekenlerle mücadele ederken bir de kafa çeken vekillerle uğraşması gerçekten zor.
***
Meyhaneden çıkıp halkın içine karışmasını istediği CHP vekillerinin meyhaneye devam edip etmediği bilgisini ise bizzat garsonlardan oluşturduğu "istihbarat" teşkilatından alıyormuş. Şimdi "Kılıçdaroğlu'nun milli istihbaratı da bu muymuş?" diye burun kıvırmayın. Adı üstüne vekiller "milli" bir görev ifade ederken garsonlar da "istihbari" vazife görüyor, daha ne olsun.
***
Bülent Arınç, yasaya karşı çıkan ancak Meclis'e gelmeyen muhalefete "Bunlar samimiyetsiz" derken haksız değilmiş diye düşünüyor insan. Aslında Kılıçdaroğlu bu tavrıyla adeta Arınç'ın sözlerinin sağlamasını yapmış oldu.
***
Kılıçdaroğlu, CHP'li vekillere bu sözleri Genel Merkez'deki basına kapalı özel bir toplantıda söylemiş. Yani çok homojen bir ortamda. Ama toplantıdan on dakika sonra bütün Türkiye sosyal medyadan öğrendi. Nasıl mı? Nasıl olacak toplantıya katılan CHP'li vekillerin medyaya sızdırmasıyla. Allah'tan CHP'liler Taraf'çılara uyup da "ortam dinlemesi" diye bağırmadı. Sadece tartışmaları sessizce dinlediler. Sessizlik de demeyelim, kurultay telaşından üzerine gitmediler diyelim.
***
Yine aynı şekilde geçen hafta CHP'li kadınların da girdikleri il binasında kendi yöneticileri tarafından eşek sudan gelene kadar dayak yediklerini öğrendik. Hem de kadınlar bizzat CHP'li gazetecileri arayarak olayı tüm ayrıntısıyla anlattı. Sonradan, Ankara Yenimahalle İlçe Örgütü'nde 'mahalle delegeliği' yüzünden çıkan tartışmanın dayağa dönüştüğü ve polisin olaya müdahale ettiği öğrenildi. Anlayacağınız dünya yanarken CHP'liler hala "İçelim güzelleşelim" kafasında.
***
Gerçi halen bu ülkede toplanan vergilerin önemli bir yekununu alkollü içkiden alınan vergilerin oluşturduğunu biliyoruz. İçmek suç da değil zaten. Ama adında "halk" olan bir partinin vekaletini aldığı halkının telefonlarına çıkmaması ne oluyor ya hu?
***
Eğer CHP ulusalcı, Kemalist ve statükocu bir parti olmayıp da liberal bir parti olsaydı "Bırakınız içsinler, bırakınız güzelleşsinler" derdik.
Tamam CHP'den dindar bir nesil yetiştirmesini istemiyoruz ama bu kadar salaş bir görünüm CHP gibi "halkçı" bir partiye bile yakışmıyor!