Bir Yolculuk Değil
Geçtiğimiz
günlerde Ankara’nın Siteler semtinde, mobilya sektöründe çalışan birkaç
Suriyeli kardeşimizle sohbet etme fırsatı buldum. Samimi bir ortamda başlayan
bu sohbet, kısa sürede onların yaşamlarına, hayallerine ve endişelerine dair
derin izlenimler edinmemi sağladı. Konu dönüp dolaşıp hepimizin yakından
bildiği o meseleye geldi: memleketlerine dönüş.
Suriyeli
kardeşlerimiz, artık ülkelerine geri dönmeye karar verdiklerini söylediler. Bu,
onlar için sadece bir karar değil, özlemle dolu bir geri çağrıydı. Bizler nasıl
ki toprağımıza bağlıysak, vatan sevgisiyle doluysak, onlar da aynı hislerle,
doğup büyüdükleri yerlere dönmek istiyorlardı. Ancak bu kararın önünde ciddi
engeller vardı. Kendi ifadeleriyle, en büyük sorunlarından biri, yıllar içinde
biriktirdikleri eşyalarını Suriye’ye taşıma meselesiydi. Buzdolabı, çamaşır
makinesi gibi temel ihtiyaçlarını götürmek istiyorlardı; çünkü Suriye’de bu
ürünlere erişim hem ekonomik hem de lojistik açıdan neredeyse imkânsızdı. Ancak
nakliye firmalarının yüksek ücret talepleri, dönüş hayallerini adeta bir
çıkmaza sürüklüyordu. Bu eşyaları Türkiye’de satsalar da hak ettikleri değeri
alamayacaklardı.
Bu
durum beni derinden etkiledi. Çözüm bulabilmek için hemen Kızılay’da görev
yapan bir arkadaşıma ulaştım ve durumu paylaştım. Ancak Kızılay’ın daha çok
temel ihtiyaç yardımlarına odaklandığını, bu tür lojistik destekler için
bütçelerinin olmadığını öğrendim. Bu girişimim, bana Suriyelilerin geri dönüş
sürecinde karşı karşıya kaldıkları çok daha büyük ve karmaşık bir tablonun
ipuçlarını verdi.
Kısa
bir süre sonra, İçişleri Bakanlığı’nın düzenlediği bir toplantıya katılma
şansım oldu. 2 Ocak 2025’te gerçekleşen bu toplantıda, Suriyelilerin dönüş
süreci detaylı bir şekilde ele alındı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın
liderlik ettiği toplantıya, 70’ten fazla sivil toplum kuruluşu temsilcisi,
çeşitli illerimizin sanayi ve ticaret odası başkanları ile bakan yardımcıları
katıldı. Bakan, devletin bu konuda aldığı kararları, Cumhurbaşkanımızın
meseleye dair hassasiyetini ve yapılması planlanan çalışmaları tüm açıklığıyla
paylaştı.
Toplantıda,
Suriyeli temsilciler kendi ülkelerindeki mevcut durumu ve dönüşün önündeki
zorlukları anlattılar. Özellikle kış şartlarının dönüşleri yavaşlattığını
vurguladılar. Taşınma sürecindeki lojistik sıkıntılar ve nakliye maliyetleri,
toplantının ana gündem maddelerinden biriydi. Ayrıca, İstanbul, Gaziantep,
Hatay, Kilis, Şanlıurfa ve Mersin ticaret odalarının başkanları, Avrupa’nın göç
politikalarından örnekler sunarak, Türkiye’nin bu süreçte daha etkin adımlar
atması gerektiğini belirttiler.
Altı
saat süren toplantıda, belediyelerin taşınma sürecine daha fazla katkı
sağlaması gerektiği de ifade edildi. Türkiye’de doğan Suriyeli çocukların
Arapça bilmemelerinin gelecekte zorluklara yol açacağı kaygısı dile
getirilirken, bu meselenin uluslararası platformlarda daha sık gündeme
getirilmesi gerektiği de vurgulandı. Bu süreç, bireysel bir meseleden çok daha
fazlasıydı; toplumsal, ekonomik ve uluslararası boyutları olan bir insanlık sınavıydı.
Suriyelilerin
dönüş yolculuğu, yalnızca onların hikâyesi değil, aynı zamanda bizim de
hikâyemizdir. Onların memleketlerine olan özlemlerini gerçekleştirebilmeleri
için bireysel ve kurumsal düzeyde dayanışmayı sürdürmeliyiz. Bu süreçte ortak
akıl, vicdan ve insanlık onuru ile hareket etmek hem onların hem de bizim
geleceğimiz için bir zorunluluktur.
Unutmayalım
ki, her geri dönüş, sadece bir yolculuk değil, aynı zamanda yeni bir
başlangıçtır. Bu hikâyeyi onurlu bir şekilde yazmak, hepimizin sorumluluğudur.