Bir yılın ardından
Yeni bir yılın ilk günü. Kış henüz yüzünü göstermedi. İçimiz üşüyor, buna sebep kış mevsimi değil. Yeni bir yıla sevinçle giremiyoruz. Çocukların çığlığı kulaklarımızda. Gazze orada. Şehit ailelerimiz burada. Evlerde yas, gözümüzde yaş var.
Dünya iyiye gitmiyor. İnsan eliyle katledilmeyen ne kaldı?
Kendi sonunu hazırlayan insan teknolojiyi hep yok etmek için mi kullanacak?
Gazze’de başlayan savaşı durduramıyoruz. Binlerce masum öldürüldü. Duvarlarda
kan lekesi, elimizde kan lekesi, oyuncaklarda kan lekesi… Bebekler, çocuklar ve
nice insan en ağır bombalarla evlerinde öldürülüyor. Bir savaş hukuku yok.
Evler ve hastaneler bombalanıyor.
Şimdi biz yeni yıla giriyoruz. Nasıl olacak, hangi yüzle
gireceğiz? Elimizden ne geliyorsa bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama yetmiyor.
Boykot kararları var. Uyalım lütfen. Eylemler var, katılalım. Bir an olsun
unutmayalım, unutturmayalım. Gazze içimizde yaşamalı.
Siyonist işgalcilerin katliamı sürüyor. Dünya sağır. Kör bir
medeniyetin içindeyiz. Tüm bu acımasızlara rağmen iyi kalpli insanlar da var.
Avrupa’da ve ABD’de Gazze için eylemler yapılıyor. Artık savaşın tarafları
bellidir. Bir tarafta vahşi ve gözü dönmüş bir kavim var. Tarih boyunca da
böyle idiler. Lanetli bir kavmin eli güçlendikçe intikam almak için var gücüyle
saldırıyor. Kendileri dışındaki herkesi öldürmek onlar için bir vazife. Buna
inanmışlar. Bizim de tarafımızı açıkça belli etmemiz gerekiyor. Ne gerekiyorsa
yapılmalı. Birey olarak yaptıklarımız yetmiyor, yetmeyecek. Bunu anladık. Şimdi
ülke olarak adımlar atılmalı. Muhakkak bazı adımlar atılmıştır. Türkiye kadar
Gazze ve Filistin meselesini sahiplenen başka bir ülke yok. Bunu görüyoruz ama
İsrail’in eli daha güçlü. Özellikle ABD’deki Yahudi lobileri bastırıyor. Biz de
kendi içimizde Filistin konusunu millî bir mesele olarak görmek zorundayız.
Orta Doğu ekseninde ne oluyorsa onun merkezi İsrail’dir. Bu gerçeği bilmemiz
gerekiyor. Ülkemizin de başına bela olan PKK ve diğer terör örgütlerinin
beslendiği yer aynı. Hepsi de İsrail ile ortak çalışıyor. Bugün Gazze’yi
boşaltmak isteyen İsrail, yarın sınırlarımıza kadar gelmek isteyecek. Zaten
sınırlarımızdaki saldırıları iyi analiz edersek tüm bunların İsrail lehine
olduğunu görürüz.
Bilincimizi artırmak için düşünmeli, tarihe bakmalı, tecrübe
edinmeli ve asla ne Batı’ya ne başka bir yere güvenmeli. Tarih nice acılarla
dolu. Hele hele bu coğrafyanın kaderinde ne hikâyeler var. Artık duygusallığı
da bir tarafa bırakalım. Sınırlarımızı korumak ve içimizdeki iş birlikçileri de
bertaraf etmek zorundayız. Terör konusunda bile ortak hareket etmeyen siyasi
partiler var. Teröre selam çakarak ayakta durmaya çalışan kafalardan bu ülkeye
ne fayda olur? Diğer taraftan bazı konular için millî hassasiyetle adım
atılmalı. Terör, Suriye Savaşı, Irak vb. sebeplerle muhatap olduğumuz ve
gittikçe kötüye giden bir göçle karşı karşıyayız. Türkiye’nin demografik ve
siyasi yapısını gelecekte etkileyecek olan bu sorun aklıselimle çözülmeli.
Büyük şehirlerimizde kontrol edilemeyen bir sorun hâline gelen bu duruma
müdahale edilmeli. Elbette insan onuruna saygı duymalıyız. Türkiye büyük ülke,
milletimiz de âlîcenaptır. Ancak bu sorun herkesi tedirgin ediyor. Geç
kalınmamalıdır.
2023 yılını zor, üzücü ve ağır travmalarla geçirdik. Şubat
ayında ülke olarak büyük bir deprem yaşadık. Binlerce canımız enkaz altında
kaldı. Ülkece acılar yaşadık. Ancak kenetlenmeyi de bildik. Evimizi, gönlümüzü
açtık depremzedelere. İmar ve iskân işlerine edindiğimiz acı tecrübelerle
bakmak lazım. Şayet yine gevşeklik gösterilirse ve rant düşünülürse bunun
altından kalkamayız.
Bir yılı geride bırakırken muhakkak iç muhasebemizi de
yapmamız gerekir. Ömrümüzden geçip giden koca bir yılda neler yaşadık, neleri
kazandık ve kaybettik? Muhakkak çok üzüldüğümüz zamanlar oldu. Ailecek de çok
üzüldük. Biricik kardeşim, masum Ayşe’mizi kaybettik. Onu yolcu etmek öyle zor
oldu ki içimizi parçalayarak geçip gitti. Odasına aylarca giremedim. Hiç
konuşamadan yaşadı. Şimdi şu dünyanın ne anlamı var ki? Ölümlerle öğreniyoruz
hayatı, yaşamayı. Ve dünyanın fâniliğini öğrendikçe soğuyoruz her şeyden.
Hayat devam ediyor. İçimizi yakıp kavuran, uykularımızı
kaçıran, günleri dağ gibi yük yapıp üstümüze düşüren, büyüdükçe büyüyen nice
düşüncelerimiz de oldu. İnsanız, hataya meyilliyiz. Ancak ne olursa olsun tamir
edemeyeceğimiz ne var ki? Affettiğimiz de oldu, af dilediğimiz de. Hayat, an
oluyor güneşli bir bahar; an oluyor fırtınalı bir kış. Dualarımıza cevap
bulduğumuz zamanlar da oldu. Belki bir bedduanın içine düştüğümüz zamanlar da.
Sevdikçe güzelleşiyor, affettikçe huzur buluyor dünya. Diyorum ya dünya fâni.
Yeni yılda, yeni yollar olacak belki ama kalbimiz hep o aynı hikâyeleri
anımsayacak, aynı şarkıları dinleyeceğiz, güneşi birlikte bekleyeceğiz, güne
birlikte başlayacağız. Çünkü hatıralar yaşatır. Vefa ise hatıraları yaşatır.
Yeni yılda hem vefaya hem hatıralara sarılma vakti.