Bir yılım, bir yolum
Su akar yatağını bulur. Yaprak düşer sanat olur. Meyve dalda olgunlaşır. Kuşlar yuvasına, yurduna döner. Bebekler emekler, sürünür ve yürür. Gurbetten dönülür. Gün akşama döner. Yıldızlar çıkar, gökyüzü büyüler. Irmaklar çağlar, dereler taşar, denizler kabarır.
Rüzgâr eser, bulutlar gelir. Yağmur düşer toprağa. Tohum filizlenir. İçimizden bir niyet tutarız. Dualarımız arz olunur en yüce makama. Sabrımız umut olur, umudumuz büyür içimizde. Yarına uyanmak heyecan verir. Saate bakarız, güneşe bakarız, içimizde heyecan artar.
Kar yağar, bembeyaz örtü kaplar. Üşüsek de ısınırız karda. Kardan adam gelir, onu gönlümüzde ağırlarız. Sohbet ederiz, fotoğraf çektiririz onunla. Belki de en temiz adam kardan adamdır. Güneş çıksın istemeyiz, daha çok soğuk, daha çok kar isteriz. İsteriz çünkü kardan adam yaşasın isteriz.
Yaşamasını istediğimiz değerler, sevgililer için dua ederiz. Ömür böyle böyle kemâle erer. Arkamıza baktığımızda aldığımız yol epey olmuştur. Yol, biraz hâldir. Hâlinizi bilen ve içinizi ferahlatanlarla çıktığınız yol yormaz sizi. Hatta hafiflersiniz. Ömür geçse de kalıcı güzellikler kalır. Bir de bakmışsınız ki bir yıl geçmiş. Bir yıl daha tecrübe katmışsınız hayatınıza. Bazıları için belki de bir yıl daha kayıp olmuştur. Kayıp... Evet, kaybetmek de var bu yolda. Nedir kayıp? Güven kaybetmek en kötüsüdür. Peki, kazanmak nedir? O da güvendir. Güven kazanmak kazançların en büyüğü ve niteliklisi. Bir yılın ardından baktığımda, güvendiğim samimî insanlarla yürüdüğüm yolun beni yormadığı gerçeğidir. Yolun yormaması gerçekte yolun yorucu olmadığından değildir. Yoldaş bildiklerimizin aynı zamanda hâldaş olmasındandır. Hâldaş, halinizle hemhâl olandır. Ne kadar da azaldı böylesi nadide insanlar. Dağ başında olsanız bile böylesi dostlarınız olduğu takdirde dağlar size ova olur, yuva olur. Yeter ki hâlden anlayan olsun. Cahit Sıtkı ne kadar da güzel söylemişti:
“Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.”
Hâlden anlayan olunca her şey güzelleşiyor. Güneşiniz; hâlinizi bilen, sizi anlayan, sizinle olan, sizden olandır. Ölümünüz aklınızdan geçse de ölüm de güzeldir. Sevdikleriniz olduğu sürece ömrünüz çiçekli bir yoldur. Sonu hep huzura çıkar, sevince kavuşursunuz. Şimdi bir yılın ardından düşündüğümde içimde yeşeren umudum, büyüyen ve çoğalan sevincim yeni bir yıla taşıyor beni. Daha iyiye, sağlam dostluklar kurarak ulaşılıyor. Yola çıkarken her bir dostun yüzündeki samimîyet sizi rahatlatır. Sizi, sizin kadar düşünen insanların varlığı da varlıkların en büyüdür. Neyi sevdiğinizi, neyi sevmediğinizi bilen dostlarınızın varlığından daha güzel ne var ki? An olur kalbinizden geçeni bilir, sizi mutlu etmek için sebepler ortaya koyar. Görünürde yorucu gibidir bu gayretler. Ancak kalbinizin ısındığı ve kalbinizi ısıtan dostlarınızı yanınızda gördüğünüzde kuş gibi uçarsınız. Bir yılın öğrettiği ve bana bahşettiği güzellik bu olsa gerek.
2021 yılı geride kaldı. Şimdi 2022’nin ilk günündeyiz. Şimdi yeni bir yola çıkıyoruz. Kalbimizin istikamet çizdiği bir yoldayız. Hesap ederek değil, kalbimizi dinleyerek devam ediyoruz. Bir kuşa selam vermek, ırmağa taş atmak, ağaca yaslanmak, bulutları ve güneşi izlemek, yıldızlara bakmak, geceyi beklemek, sabahı karşılamak, masal dinlemek, en sevdiğinizin dizinde uyumak, ondan teselli cümleleri duymak, onun için ağlamak… Evet, kavuştuğunuz için de ağlarsınız. Bu en yüce ve izahı zor bir andır. Bu durumda ömür en güzel hikâyedir insana. Yeter ki doğru insanla sizi anlayan ve ruhunuzun anladığı, anlaştığı insanla çıkın yola. Yol yormaz, hâlinizi ve ruhunuzu bilen varsa. Aya ne gerek var, sizin için ışık olan varsa…