Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Bir yeryüzü şairi

Derin bir duygu, düşünce davranış dünyasına sahip olan Nazım Hikmet (15 Ocak 1902- 3 Haziran 1963) dünyanın en önde gelen edebiyatçıları ve şairlerii arasında yer almaktadır. Nazım Hikmet, hayatı canlı ve hareketli olarak yaşamış bir şairdir. Nazım Hikmet demek, coşkulu ve hareketli bir hayat demektir. Nazım Hikmet’in hayat anlayışı, onun insan ve doğa anlayışının ta kendisidir.

Nazım Hikmet, atalet, cehalet ve sefalet içinde olan hayatı reddetmiş, ezilmiş insanların sesini, insanlığın değerlerini şiirlerinde ve yazılarında ifade etmiştir.Açlık ve yokluk içindeki milyonlarca insanın acı ve ızdırabını anlattığı Açların Gözbebekleri isimli şiirinde şöyle demektedir: “Değil birkaç/değil beş on/otuz milyon aç bizim!... Kimi deri... deri!/Yalnız yaşıyor gözleri!/ Uzaktan simsiyah sivriliği nokta nokta uzayıp damara batan kocaman balı bir nalın çivisi gibi deli gözbebekleri, gözbebekleri! Hele bunlar hele bunlarda öyle bir ağrı var ki, bunlar öyle bakarlar ki!... Ağrımız büyük!/Fakat artık imanımıza inemez tokat!...Ey beni ağzı açık dinleyen adam! Belki arkamdan bana bu kalbini haykırana "kaçık" diyen adam! Sen de eğer ötekiler gibi kazsan, bir mana koyamazsan sözlerime bak bari gözlerime; bunlar: Deli gözbebekleri! Gözbebekleri!

Nazım Hikmet, insanın duygusuz, duyarsız ve düşüncesiz bir makinaya dönüşmesine karşı çıkmış, insanın hayat, doğa ve kadın karşısında bütün zerreleriyle duygulu, düşünceli ve duyarlı bir bireye dönüşmesi için çaba göstermiştir. Nazım Hikmet’in şiiri ve edebiyatı, emekle, aşkla ve umutla insanın kendi kendini keşfetmesinin, yenilemesinin ve diriltmesinin hikâyesidir. Afşar Timuçin, Nazım Hikmet’in duyarlı ve derin insan yaklaşımına dair şu tespiti yapmaktadır: “Şiir dehası Nâzım Hikmet insana kabataslak bakmakla yetinmez, insanı bilgece ele alır, filozofça tartışır.”İnsanın makinaleşmasına, körelmesine ve körleşmesine karşı Nazım Hikmet, şiiriyle ve edebiyatıyla derin bir direniş göstermektedir.

Zor bir hayat yaşayan Nazım Hikmet, yaşadığı zorlukların üstesinden gelmek için aşka tutunmuştur. Nazım, aşkın hayatı yaşanmaya değer kıldığına inanmaktadır: “Bana öyle geliyor ki, bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün bir ormana, bir tek düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir.” Nazım Hikmet, üretici bir hayata sahip üretici insan olmak için aşktan, umuttan ve özgürlükten hiç vazgeçmemiştir. Dünyayı kana ve karanlığa boğanların aşk, umut ve özgürlük düşmanlığını sevgilisine şöyle anlatmaktadır:Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim / Akarsuyun / Meyve çağında ağacın / Serpilen gelişen hayatın düşmanı / Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına / çürüyen diş, dökülen et / bir daha dönmemek üzere yıkılıp gidecekler / ve elbette sevgilim, elbet/dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya/dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle; işçi tulumuyla/ bu güzelim memlekette hürriyet…” Nazım Hikmet, kadında doğayı, umudu, aşkı, inancı ve hürriyeti bulmaktadır.

Nazım Hikmet, aşkı insanlığın kendini geliştirdiği en doğal durum olarak bakmaktadır. Ona göre, kadın ve erkeğin dar cinsiyet, sınıf, ırk, renk sınırlarını aşarak ortak insanlıkta buluşma tecrübesinin adı aşktır:”Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da / hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, /bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte. / Meselâ bir barikatta dövüşerek / meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken/meselâ denerken damarlarında bir serumu / ölmek ayıp olur mu? / Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da/hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.” Aşk, ayıp, kusur veya günah değildir. Aşk, insanın yapması gereken en çetin meydan okuma ve sorumluluktur. İnsanın kalıpların dışına çıkarak öğrenmesi, keşfetmesi, araştırması, felsefeyle, bilimle ve sanatla dolu bir hayat yaşaması aşktır. Nazım’ın ifadesiyle aşk, hem Tahir hem Zühre olabilmektir. Sadece Tahir veya Zühre olmayı aşk sananlar, tek boyutlu ve ruhsuz isteklerine hapsolanlardır.

Nazım Hikmet, insanın, insanlığın, doğanın ve dünyanın şairidir. Dünya, insanlık ve hayat sevgisiyle dolu olan Nazım Hikmet, kendisini yeryüzüne ve insanlığa ait kabul etmektedir:“En sevdiğim memleket yeryüzüdür/ sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi.”Yüzyirmibirinci doğum gününde yeryüzü, Nazım’a iyiki doğdun diyerek selamlamaktadır.