Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2434.45
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Nisan 2016

BİR YERLİ SÖMÜRÜ 'ALLAH RIZASI'

Allah rızası cümlesi muhatabın gönlüne "En Yüce'nin seni bu halinle katına kabulünden, memnuniyetinden başka daha ne bekliyorsun ki hayattan? Hayatta beklenecek en güzel karşılık bu değil midir? Yaptığına karşılık benim gibi "aciz bir kul"dan alacağın maddi karşılığa tenezzül mü ediyorsun?" tarzı soruları bırakıp, onu nihai gayesi karşısında mahcup ve sersem ederek, ödemesi gereken bir karşılık olan kimilerince bir borç yazdırmama, bir yararlanma aracı olarak tasarruf edilebiliyor. Bir nevi ön ödememe veya hiç ödemeyecek olma resmi beyanı gibi...Halbuki özellikle maddi karşılığı olan bir iş için emeğin karşılığını u2013hadi ter kurumuşsa da- ödemek, muhatabından ziyade kendisini o çok dillendirdiği Rıza'ya erdirecek iken...

Mümin toplumda, iki tarafın da en çok önemsedikleri iddiasında oldukları bir değerin hatırlanması olan bu cümle, gerçek hayatta haklar ve ödevler hayati dengesini belirleyen, emeği sömürüye karşı koruyan kuralların açıkça uygulanması anlamına gelmesi gerekirken ve aslında bunun başarılması Allah'ı memnun edecekken, hemen çoğu şeyin karşılıksız, ücretsiz, gönüllü yapılması gerektiği konusunda, Allah adına yapılan illegal bir baskı olagelmiştir. Gönüllülüğün yanına geçirilerek, emek ve hakla hususi çatıştırılmıştır.

Bu sözün insanı Allah adına duyduğu hassasiyetten vurarak, ötekini sömürme aracı olması örneğini, en basit anlamda dilencilikte kullanılmasından anlarız. Halbuki gerçekte dilenmek Allah'ın hiç hoşuna gitmez. Yaygın olsa da basit örneklendirmenin ötesinde ise, bu sözün en çok tasarruf edildiği noktalarda dilenciliğe soyunan, emeği bedavaya getirme kurnazlığında olan bir varlıklı olma da göze çarpmaktadır.

Öte yandan "rıza"'yı her şeyden daha fazla önemseme; manevi güçlülüğünün yanında kimi zaman maddi güce de dayanan bir durumdur. Zaten sürdürebildiği bir hayata ve imkanlara sahip olmaya...Böyle bir durumda bile, hakkettiğinden vazgeçme iradesini bizzat gösterebilme salahiyetinde olan için, bu manevi güzelliğin zafiyet semizliğine yaraması erdemi çileden çıkarıcı da olabilir.

Allah'ın rızası bir mümin için hayatın amacı olarak özetlenir. Her ne söz sarf ediyor ve her nasıl davranıyorsa hepsinde de Allah memnuniyeti, kabulü, onayı, beğenisi ve sevgisiyle beraber ardından gelecek olan güzellikler umut edilir. Hepsinin bu üst gayeye yönelik olarak gerçekleştirilmesine itina gösterilmek istenir. Ne kadar başarılır bilinmez. Yalnız başarılmak istendiği bir hakikattir. Canlılığın, hareketin, işin gücün, adanmanın veya vazgeçmenin kaynak değeridir bu tamlama. Hayatı tanımlar. Amacı hatırlatır. Samimi ve duyarlı söylendiğinde yalnızca karşılıksızlığı değil, meşru ve uygun karşılıkların ve hakların da yerini bulmasını sağlar. Karşılıksızlık, gönüllülük erdemini gösterenin, ya da alındığında elde edilen maddi, manevi değerin abartılıp amaçsallaştırılmasına izin vermez. Allah sevgisinin kimilerine amaç olarak dayatılırken, birileri için araçsallaştırılıp kazanç kaynağı olmasına da... Başlangıçla sonuç, niyet ve hedef arasındaki anlık bile olsa süreci sorgulatır. Yapılanların değerler açısından taze sağlaması gibidir. Hayatın dosdoğru idamesi...

Memnuniyetler sınırı özgürlükler sınırıyla ilintilidir. Sağlıklı özgürlük ortamı herkesin memnuniyetini öngörmek zorundadır. Allah'ın rızası, memnuniyeti, insan olanların hep beraber memnuniyetindedir. Mümin insan hakikatte yalnızca Allah'ı memnun ederse, diğer bütün memnuniyet baskılarından özgürleştiğini düşünür. Bu özgürleşme, diğeri hiç memnun etmeme değil, yeteri kadar, ölçülü memnun edebilme mahareti anlamına gelir. Bütün bu değerleri ve kuralları insan hayatı için koyan O'dur. Fakat işte taraflar hep birlikte, eş zamanlı olarak bu kurallara uyma azminde olmalıdırlar ki hikmet hayat bulabilsin.

Her bir değerin dengeli anlaşılmasına ve yaşanmasına, bunun için de hayati cümleleri İlahi ayarlarına döndürmemiz şart. En başta da "Allah rızası için!" Cümlesini. Yoksa maddi değerlerin sömürülmesine karşı duranların manevi değerler sömürü düzenini kurmaları büyük bir çelişki olur. En yüce manevi değerlerimizin, uyanık çıkarcılar için maddi kazanç kapısı olmasına değil, herkes için adil, ilkeli bir hayatın idamesi yönünde anlaşılması ve tasarrufuna çabalamak zorundayız. Düşmanı olduğumuz kapitalizmin manevi versiyonuna hayır diyebilmek için bunları fark etmemiz ve bu konu üzerine düşünmeler yapmamız gerekiyor. Bu yazı da pek çok suiistimallere konu olan bir cümlenin hüsn-ü istimali yönünde bir başlangıç karalamasıdır.