Bir yangından artakalan
Neye niyet, neye
kısmet demiş Atalarımız. Sen bir işi yapmak için yola koyulursun, niyetin o işi
yapmak olur, lakin nihayetinde başka işleri yapmak düşer payına. Kaderde
yazılan ne ise onu bir şekilde yaşıyor insan. Eylemlerimiz de sonuçta
irademizin bir sonucudur. Ancak bazı durumlar vardır ki, istem dışı müdahale
etmek zorunda kalırsınız. Aslında bu durum, insanî olarak yapmamız gereken
davranışlardır. Yoğun trafikte karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yaşlıya
yardım etmek, düşmekte olan bir nesneyi tutmak için elini uzatmak, zor durumda
olan bir canlıya yardımcı olmak gibi davranışlar bu durum için bir takım
örneklerdir. Rutin hayatımızın içerisinde ne kadar plan yaparsak yapalım, bu
durumlar, planlarımızın üstünde yer alır.
Biz de bir yol
hikâyesi umudu ile çok yıldızlı göğün altında kısa metrajlı bir tatil umuduyla
ailecek düştük yollara. Yaz ayında, uzun süreli tatili fırsat bildik. Arabada
çadırımız hazırda beklediği halde bir türlü kullanmak nasip olmadı. Ne diyelim,
güzel dostlar biriktirmişiz şu fani hayatımızda. Allah, hayatımızdan
dostlarımızı eksik etmesin ve onlardan razı olsun.
Bu
dostlarımızdan biri de 25 yıllık bir mazimiz olan Hakan Bozkurt, her yaz tatili
öncesi davet etse de kendisini ziyaret etmek bu yıla nasip oldu. Muğla'nın
Dalaman ilçesinde ikamet eden sevgili dostumun ev sahipliğinde tatilimiz
başlamıştı.
Biz tatil diye
yola koyulmuştuk, lakin yetkililer tarafından trafodan çıktığı belirtilen Datça
ilçesindeki yangının kederli tanıkları olduk. Dalaman ilçesinde resmî olarak Milli Eğitim Bakanlığına bağlı İmam Hatip Lisesinde yönetici
olarak görev yapan Hakan Bozkurt, gönüllülük
esasına dayalı İHH Arama Kurtarma Muğla
Ekip Lideri olduğu için hem durum değerlendirmesi yapmak hem de olaya
müdahale etmek için ivedi bir şekilde olay yerine intikal etmesi gerekiyordu. Bana,
kendisine eşlik edip edemeyeceğimi sorduğunda insanî olarak sosyal
sorumluluğumuz olduğu için seve seve eşlik edeceğimi belirttim ve karınca
misali safımız belli olsun umuduyla gücümüz yettiğince yangına müdahale etmeye
çalıştık. İki günlük mücadeleden sonra kontrol altına alınan yangın, maalesef
ki geride boynu bükük bir doğa bıraktı. Sadece kendisi yanmakla kalmayıp, bizim
de ciğerimizi, yüreğimizi yaktı.
Hayatımda ilk
defa bir yangına bu kadar yakından tanıklık ettim. Gördüğüm manzara kelimenin
tam anlamıyla dehşet vericiydi. Ağaçların yanarken çıkardıkları acı sese mi
yanayım, yangından kurtulmak isteyen hayvanların kaçışmalarına mı, yangının
daha fazla büyümemesi için canhıraş bir şekilde olaya müdahale etmeye çalışan
ekibin çaresizliğine mi? Söndürme çalışmalarında herkesin ortak derdi bir an
evvel yangının söndürülüp kontrol altına alınması, yerleşim yerlerine
ulaşmaması ve daha az ağacın yanmasıydı. Bu çabayı takdir etmemek elde değil!
Şahsım adına Ekip Liderimiz Hakan Bozkurt, Özkan Dilmeç, Recep Güngör ve Halis
Çelik başta olmak üzere yangının söndürülmesinde emeği geçen herkese gönülden
şükranlarımı sunuyorum.
Yangın kontrol
altına alınıp soğutulma çalışmalarına başlandıktan sonra üzerime düşen
sorumluluğu yerine getirmiş olmanın huzuruyla dönüş yoluna koyulduğumuzda geçen
sene meydana gelen Marmaris ve Köyceğiz yangınlarından geriye kalan manzara
yürek yakıcılığına tanıklık ettik. Doğanın akciğerleri ormanlarımızdan geriye
çıplak dağlar kalmıştı. Ancak Orman Bakanlığımızın hızlı bir şekilde
ağaçlandırma çalışmalarını görmüş olmak yürek yangınımıza bir nebze de olsa su
serpti.
Ormanlarımız,
gelecek nesillere bırakabileceğimiz en güzide miraslarımızdandır. Orman
yangınlarının kuraklık ve iklim değişikliği başta olmak üzere birçok ekolojik
zarara neden olur. Peki, orman yangınlarının yüzde doksan yedisinin insan eliyle
çıktığını biliyor muydunuz? İhmal ve dikkatsizliğimizden kaynaklanan
yangınların sonuçları içler acısıdır. Bir yangından artakalan hüzne neden
olmamak için ormanlık alanlar başta olmak üzere ağaç olan her yerde tedbirli
olmalıyız. Unutmayalım ki “Kıyamet kopsa bile, o zaman elinizde bir fidan
bulunuyorsa ve onu dikmek için de bir engel yoksa derhal o fidanı dikin.”
buyuran Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (SAV) ümmeti olarak bu
duyarlılığa sahip olmak hem insanî hem de dinî olarak başlıca
sorumluluğumuzdur.
Vesselam.