Bir yağmur damlası
Yağmurun
yağması, kelimenin aslına rücu etmesidir. Kelimenin kökü olan “yağmak”
eyleminin vücut bulmuş halidir. Yani yağmur, yağarak yapması gerekeni yapıyor.
Yağmur dahi isim olarak kökündeki eylemin hakkını verirken biz ise onun güzelliğinde
ıslanmak ve güzelliğini içimize çekmek yerine, sadece izlemeyi tercih ediyoruz!
Lakin ne yağmurun güzel yağması ne güzel yağmurun yağması ne yağmurun
yağışındaki güzellik sanırım bizi pek de ilgilendirmiyor. Bizi yağmur ile
ilgili ilgilendiren tek şey onu uzaktan seyretmek ve güzelliği üzerinden
eylemin edebiyatını yapmak. Eylemin lezzetinden ziyade söylemin etkisine
kandık.
Biz
biliyoruz ki, başımıza her ne geldiyse hepsi bizim yapıp ettiklerimizden
ötürüdür. Bir kısmı da yapmamız gerekip de yapmadıklarımız nedeniyledir.
İnsandır insana en büyük zulüm ve insandır insanın en büyük zalimi. İnsan
sadece insana mı zulmeder? Ah insanoğlu, ah! Hem kendine hem de bütün evrene
verdiğin zarara ne zaman dur diyeceksin? Allah’ın doğaya koyduğu mükemmel dengeyi
kendi elimizle tarumar ettik. Şimdi bedel ödeme vakti!
Küresel
ısınma, iklim değişikliği, orman yangınları gibi bahaneler arkasına
sığınıyoruz. Buzulların erimesinin nedenleri üzerine teoriler üreterek
kendimizi aklama çabasına girişsek de başımıza her ne geldiyse hepsinin de
suçlusu biziz.
Bugün
göllerimiz çölleştiyse denizlerimiz kirlendiyse ormanlarımız yandı bitti kül
olduysa bizim dışımızdaki canlıların sırf sesleri çıkmadığı için yaşam
haklarını ellerinden aldıysak adına kuraklık dediğimiz, dengesizlik dediğimiz
illet elbet bizim başımızda bir akbaba gibi dolaşacaktır.
Bahaneler
arkasında koca bir umarsızlık dağı biriktirdik ve “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” aldatmacasıyla kendimizi
kandırmaktan öte bir tesellimiz kalmadı. Bugün gözlerimizi kapatıp görmezden
geldiğimiz hatalar yarın başımıza çok çorap örecek. Bugün boşa akıtılan bir
damla suyun faturasının bedelini yarın çok ağır ödeyeceğiz.
Dahası
sistemin, özgürlük heykelleri arkasına gizlediği “Benden sonrası tufan” mottosu nedeniyle insanın kendinden
başkasının özgürlüğüne tahammül edemediği çağlara erdik. “Ben kazanayım, kim kaybederse kaybetsin, altta kalanın canı çıksın.”
kabilinden düşünceler etrafında şekillenen nesillerden yarına dair umutlar
yeşertmek bir başka çağın hayali olarak kaldı. Herkes en teknolojik haliyle “Gününü kurtaran kahraman!” modunda
yaşıyor.
Teknolojinin
temel dişlilerinden birisi olan sanayiyi gelişmişliğin ve müreffeh hayatın
göstergesi olarak gördüğümüz müddetçe doğanın kirlenmesine engel olamayacağız.
Her ne kadar yeni yeni “yenilenebilir”
kavramı ile durumu masumlaştırmaya çalışsak da hiçbir eski yenilenebilir
olmuyor. Tek yenilen insanlık oluyor.
Allah’ın
koyduğu dengeyi bozan insan, sadece doğanın değil kendi dengesini de bozdu.
Sünnetullah’a uymadığımız müddetçe Gayretullah’a dokunup kendi sonunu
hazırlayan topluluklar gibi olacağız. Sünnetullah’ı bozmak adına var gücümüzle
çalışıyoruz. Yıkmak, yakmak kolaydır, lakin imar etmek zordur. Kendi
hatalarımızın bedelini çocuklarımızın ödemesine sebebiyet vermeden bugünden
tezi yok dengeyi korumak ve imar etmek adına kalıcı adımlar atmak gerekir.
Teknolojinin
oluşturduğu enkazı temizlemek adına herkes taşın altına elini koymak
zorundadır. Bunun için başka âlemlerden kurtarıcı beklemek nafiledir. Çözüm,
sorunun çıkış noktasındadır. Teknolojiyi insanlığa rağmen kullanmak yerine
insanlık için kullanmaya başlamakla işe koyulmalıyız. Teknoloji için daha önce
de dediğimiz gibi “açma düğmesiyle aynı
kapatma düğmesi! Sen yeter ki duy içindeki sesi.”
Aksi
takdirde yağmurun sesine dahi hasret kalırız. Sahi, bu aralar, farkında mısınız
bilmiyorum ama yağmurlar da bize küstü! Eskiden bardaktan boşanırcasına yağan
yağmurların yerini her yıl biraz daha geç gelen yağmurlar aldı. Sonbahar bir
mevsim adı olarak kaldı sadece. Böyle devam edersek bu gelen bahar gerçekten
son baharımız olacak.
Gelin,
hala yağmur yağıyorken elimizdeki teknolojik kelepçelerden kurtularak onu
evimizin içinde şemsiye açarak karşılamak yerine sokakta onunla şemsiyesiz dans
edelim. Sonra da bir yağmur damlasıyla içimizden akıp gitsin tüm kötülükler ve
arınsın ruhumuz. Biz biliyoruz ki Yüce Yaradan’ın rahmet tecellilerindendir bir
yağmur damlası.
Bizi
rahmetinden mahrum eyleme ve yağmursuz bırakma Allah’ım!