Bir Vakıf Adam Cahit Çollak
Bursa’ya her uğradığımda Bursa Ulu Camii’den sonra uğradığım mekan Cahit Çollak Ağabeyin mekanıydı. Artık o mekan ıssız ve kimsesiz. Artık o mekân Cahit Ağabeysiz. Okuyan ve okutan nesiller Cahit Ağabeyyi hiç unutmayacaklar.
Cahit
Ağabey, Hareket Dergisinde bir yazardan çok derginin mutfağında çalışan ve
derginin çıkması için yıllarca yıllarca çabalamıştı. Derginin dizgisi, baskısı
ve bunun yanında diğer yayınlar da peşpeşe gelmişti. O, bu yönüyle biraz da
Salih Özcan ve Nihat Armağan üstadlarımızı hatırlatmıştı.
O,
Metin Önal Mengüşoğlu üstadımız gibi Malatya’da kaldığı yıllardan sonra İstanbul’a ve sonrasında da Bursa’ya
yerleşmiştir. Özellikle Metin Ağabey ile İstanbul hatıraları pek çoktur. Bu
yüzden merhum için taziyelerimi ilk olarak Metin Önal Mengüşoğlu üstadımıza ve
daha sonra da Sami Özbağırkanlı, Mustafa
Efe, Mustafa Muharrem ve Cevat Akkanat Ağabeylere iletmiştim. Sonrasında yakın
dostu M.Atilla Maraş üstadımıza da taziyelerimizi iletmiştik.
Cahit
Çollak’ın Bursa Ulu Camii civarındaki kırk dokuz numaralı kitapçı dükkanı
ayrıca Uludağ Yayınları ve Sır yayınları ile bütün Bursa’nın hafızasını oraya
sığdırmıştı. Mustafa Kara Hocanın “Osmanlılarda Tasavvuf ve Tarikat” kitabını da orada almıştım. Bu kitap, merhumun kurduğu Sır Yayınları arasında
basılmıştı. Daha önce de zannedersem Uludağ Yayıncılık’ı kurmuştu merhum. Daha
bir çok kitabı da orada almıştım. Kitabı alırken ve diğer kitaplara bakarken
bir yandan da Cahit Ağabeyin ilgisine mazhar olmuştum. Tarih 2005 yaz
mevsimiydi. Balıkesir Dursunbey ilçesinde Suçıktı Şiir akşamları programına
katılmış ve dönüşte Bursa’da şair dostum Cevat Akkanat Ağabeye uğramıştım.
Kitaplara
baka baka Cevat Ağabey bizi dükkanın arka tarafında Cahit Ağabeyin olduğu yere
kadar götürmüştü. Kendisine Urfa’dan geldiğimi söylediğinde Cahit Ağabey
heyecanlanmış. “O! maşallah Hz. İbrahim, Hz. Eyyub kokusu getirmişsin. Gel buraya otur.
Taze demlediğimiz çaydan içelim.” Demişti.
Daha sonraki yıllarda da Cahit Ağabeyin
mekanına Sami Özbağırkanlı Ağabeymiz ve yine Cevat Akkanat ile gitmiştik. Bu son gidişimizde Cahit Çollak’ın
mekanı biraz daha kalabalıktı. Yanında çalışanları da vardı. İşi biraz daha iyi
gibiydi. Cahit Ağabeyden yani Ulu Cami kitapçılar çarşısı 49 numaralı
dükkandan aldığım kitaplara tarih de
düşürmüştüm.
Cahit
Ağabey, üstad Sezai Karakoç’un şiirinde anlattığı Doğunun Yedinci Oğlu” gibi batıya göç etmiş bir fert olarak kendini
her yönden muhafaza etmiş ve hayatını idame ettirmişti. Ahlak, fazilet, erdem
ve diğer bütün İslamî kavramları bir kal
ehli değil bir hal ehli olarak yaşamayı ve yaşatmayı da sevmişti.Nasıl ki kardeşi Fatih Çollak
hocamız kutsal kitabımız Kuran-ı
Kerim’i en güzel okumuşsa Cahit Çollak Ağabeymiz
de İslamı bir felsefe ve yaşam biçimi olarak yaşamıştı.
Merhum,
Bursa Ulu Camii civarındaki Çınar altında yıllarca dizi dibinde yazılarını
daktiloya çektiği üstadı Nurettin Topçu ve Ahlakı konferanslar dizisini düzenlemişti. Toplumda
rol model olmasını istediği büyük şahsiyetleri heyecanlı heyecanlı anlattığı
sohbetlerinde dilindeki pelteklik, şair İbrahim Tenekeci’nin “Peltek Vaiz”
şiirine ilham olmuş mudur bilinmez. Ama İbrahim Tenekeci’nin de Bursa’ya her
gittiğinde Cahit Ağabeynin yanına uğradığı ve orada kendine geldiği vakidir.
Onun için de benim için de diğer tüm dostlarımız için de Cahit Ağabey,
Bursa’nın sembollerindendir. Cahit Ağabey için İbrahim Tenekeci’nin şu sözleri alıntılayarak sözlerimi bitirmek
istiyorum.
“...(Cahit
Çolak) bulan sevinsin diye dünyaya gönderilmiş. Bir dağ köyünün içinden
geçerken duyduğumuz serinlik,ferahlık, Kalblerden daha derin bir şey..”
Cahit
Ağabeynin onun cennet Mekan Abdülhamit
Han ile ilglili çok güzel bir hatırası var. Bu hatırayı meselenin taraflarından
izin alamadığım için anlatamıyorum şimdilik.
Bir söz var. Dostluk karşılıklı birbirine
bakmak değil. Aynı yöne beraber bakmaktır. Çağımızda birlikte yürüyecek,
birlikte sevecek,birlikte ağlayacak insanımızın sayısı azaldı. Cahit Ağabeyin
bu dünyadan göçüyle sayı daha da azaldı.
Temennim odur ki merhumun öbür dünyadaki mekanı cennet olsun. Bu dünyadaki
mekanı da onun hayır kapısını açmak
adına açık kalır. İnşallah dünyamızda onun
gibi insanların sayısı fazlalaşır.