Bir vahşet olarak ensest
İnsanlığın en temel sorunlarının cinsel alanda yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Cinselliğe dair şimdiye kadar çok şey söylenmiştir. Cinsellik hakkında şimdiye kadar söylenilenler, bundan sonra söylenilenlerin yanında denizde bir damla gibidir. Cinsellik hakkında çok yazılıp konuşulmasına rağmen, cinsellik dediğimiz insani deneyimi ve gizemi tam olarak çözdüğümüz ve anladığımız söylenemez. Cinsellik hakkında konuştukça, yazdıkça ve araştırdıkça, kendisini insana kapatan cinsellik, bir türlü çözülemeyen bir gizem gibi kendisini karanlıklarla örmektedir. İnsanın, en özel tecrübesi sayabileceğimiz cinselliğini tam olarak çözememesi, insana özgü bir paradoks olsa gerektir. İnsanın kendisinin bir gizem olduğu gerçeğini idrak ettiğimizde, onun en özel tecrübesi olan cinsellik konusundaki anlayışlarımızın ve algılarımızın hep eksik kalacağını fark edebiliriz.
Bilgelik dediğimiz sahih idrakin özü, insanın sürekli olarak kendisini tanıması ve anlaması için çaba sarf etmesidir. İnsan, kendisini tanımaya çalıştıkça, kendisinin ahlaki, manevi, sosyal, dini, fizyolojik, bilimsel, felsefi, sanatsal, siyasal ve kültürel boyutlarını keşfetmektedir. İnsanın yaşadığı tecrübelerin hiçbiri bir diğerinden bağımsız değildir. İnsanın bütün tecrübe boyutları, birbirleriyle iç içe olarak gelişmektedir. Cinselliği ahlaktan ayıramayacağımız gibi, ahlakı dinden, felsefeyi bilimden, fizyolojiyi manevi olandan, siyasal olanı kültürel olandan ayıramayız.
Cinsellik, tarihin bütün devirlerinde bütün insani tecrübe alanlarıyla iç içe olan merkezi bir insani tecrübedir. İnsanlık, cinselliğe dair algılayışını ve kavrayışını tarih boyunca felsefe, sanat, din, ahlak ve edebiyat alanları içinde ifade etmeye çalışmıştır.
Her toplum ve kültürün cinsellik konusundaki anlatısı ve hikayesi birbirinden farklılık arz etmektedir. Toplumlar, benimsedikleri inanç, değer ve ahlak anlayışlarına göre cinsiyet ve cinsel ilişkilerini düzenlemektedirler. Cinsel antropoloji, insanlığın cinsiyet ve cinsel ilişki alanının tarih boyunca geniş bir çoğulculuk içinde gerçekleştiğini bize söylemektedir.
İnsanlığın cinsel tecrübe alanı, bir buzdağı gibidir. Cinsellik buzdağının bir görünen yüzü, birde görünmeyen derinlerde olan tarafları bulunmaktadır. İnsanlar, genelde cinselliğin görünen yüzünü öne çıkarma eğilimindedirler. Aile, evlilik ve ergenlik gibi olgular genelde cinsellikle yakından ilişkilidir. İnsanlığın cinsel yönelimleri ve ilişkilerinin, sadece aile ve evlilik dediğimiz düzen çerisinde gerçekleşmediği bir vakıadır. Aile ve evlilik düzeninin dışında gerçekleşen cinsel ilişkileri, kişiler genelde saklama, inkar etme ve bastırma şeklinde bir yol takip etmektedirler.
Cinsel ilişkiler alanında kişilerin ve toplumların karanlık ve kirli boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Cinsellik buzdağının görünmeyen yüzünde bu karanlık ve kirli boyut vardır. Hayvanlarla ilişkiler, eşcinsel ilişkiler, aldatmalar ve ensest denilen ilişkiler cinsellik buzdağının kirli ve karanlık tarafını oluşturmaktadır.
Ensest denilen aile içi ilişkiler, bütün toplumların inanç ve ahlak kuralları tarafından yasaklanmıştır. Ensest, kişinin, baba, amca, dayı, anne, hala, teyze, kız kardeş ve yeğen gibi birinci dereceden kan bağı olanlarla duygusal, bedensel ve cinsel ilişkiye girmesi anlamına gelmektedir. İnsanlığın evrensel ahlak ilkeleri ve inanç sistemleri, her türlü ensest ilişkiyi radikal bir şekilde yasaklamışlardır. Ensestin kesin bir şekilde yasaklanmasının arkasında yatan temel neden, insanın ve insanlığın varlığını sahih bir şekilde koruma ve devam ettirme amacı vardır. Cinsel ilişkiler, sadece haz amaçlı ilişkiler değildirler. İnsanlık soyunun sahih bir şekilde devam etmesi, ancak ahlaki ölçüler içinde sahih çerçevede gerçekleşen bir cinsiyet ve cinsel ilişkiler düzeniyle mümkündür.
Ensest, insanlığın normal ve ahlaki nitelikteki cinsel ilişkiler sistemini tamamen yıkan, insanlığın varlığını yok etmeyi hedef alan büyük bir tehdittir.
Ensest, kadim bir insani sorundur. İnsanın ve toplumun bizzat insanlığını, ahlakını, inancını, aklını ve ailesini çürüten ensestin sağlıklı ve sahih bir şekilde konumlandırılması ve anlaşılması lazımdır. Ensest denilen sapkınlıktan bir cinsel ilişki türü olarak bahsetmek mümkün değildir. Ensest denilen çürüme durumunu, insanlığa karşı bir vahşet olarak konumlandırmamız lazımdır, Ensestin cinsellik olarak değil, vahşet olarak konuşulması, anlaşılması ve tartışılması gerekmektedir. İnsanlığın soyunun sapkın ve sistematik bir şekilde ortadan kaldırılmasını amaçlayan ensest, cinsel bir soykırım ve vahşet olarak adlandırılmayı hak etmektedir.
Ensestin insanlık tecrübesinde hiçbir antropolojik, teolojik, ahlaki ve bilimsel temeli bulunmamaktadır. Ensest, hiçbir şekilde insanlığın başlangıcı haline getirilip doğallaştırılamaz. Ensest, insanlık hayatında insanlığı insanlığından saptıran arızi bir vahşet halidir. Ensest, insanı bilinçten, hikmetten, fıtrattan, imandan, vicdandan, ahlaktan, akıldan ve düşünceden uzaklaştıran ve bir canavar haline gelmesine neden olan tam bir vahşet ve barbarlık halini temsil etmektedir.
Ensest vahşeti, magazinel bir renge veya sıradan bir istatistik oranına indirgenecek bir konu değildir. Toplumların bütün kesimlerinde insanlığımızı yozlaştıran ve çürüten bir vahşet olarak enseste rastlamak mümkündür. Ensest, hiçbir şekilde üstü örtülecek, halının altına süpürülecek veya saklanacak bir durum değildir. Ensest vahşetini bütün boyutlarıyla anlayarak insanlığımızı bu tehdide karşı korumamız gerekmektedir. İnsan onurunu, özgürlüğünü, varlığını, ahlakını ve maneviyatını tehdit eden ensest vahşetine karşı bireysel ve toplumsal düzeyde samimi, insani, İslami ve ahlaki bir bilinç durumunun oluşturulmasına ihtiyaç vardır.