Bir Ustadan İyi Yaşam Önerileri
1972 sonbahar…
Küçük bir çocuktum.
Sabah erken kalktığımda babamın gece döndüğünü
fark ettim. Hemen balkona koştum. Babam yeni bir araba almak için şehir dışına
gitmişti. Balkondan evimizin önündeki arabayı gördüm. Araba sarı renkli bir
kamyondu (Ford D 1210 Model). Babam yeni arabaları çok severdi. Bunun sebebi
eski arabaların sık arıza verdiğini düşünmesiydi. Bu nedenle belli süre kullandıktan
sonra arabasını yenilerdi. Bu araba yeni, yani sıfır kilometre, boyalarında tek
bir çizik yoktu.
Kız gibi
Daha fazla dayanamadan aşağı indim ve arabanın
etrafında dolaştım. Kasası yoktu ve üzerine çıktım, aşağı inip arabayı yakından
inceledim. Arabanın lastiklerin dişleri hiç aşınmamış olduğundan arabanın
lastiklerinin kenarları yere değmiyor, makaslar aracı yukarda tutuyordu. Bu
hali ile araç başı dik, göğüsleri ilerde “bir
pehlivan” gibiydi. Ön kısmı,gıcır gıcır boyası ile makyaj yapılmış yeni
gelinleri andırıyordu. Bizim oralarda yeni arabalara (eşyalara) “kız gibi”
derler(TDK; kız gibi: güzel ve yeni). Bir süre çevrede bu yeni arabaya kız gibi
araba denildiğini işittim.
Daha sonra babam arabaya bir kasa yaptırdı ve
nakliye işinde kullandı. O günlerde bu araçlara 8-10 ton kadar bir “yük”
yüklemesi önerilmekteydi. Babam arabanın “aküsüne” çok önem verirdi. Bunda
enerji olmazsa tüm aksam sağlam olsa da araç çalışmaz derdi. Zaman zaman bilgi
verirken zor şartlarda kullandığı bir düğme vardı, yokuşta, ağır yük altında
“takviyeyi ihmal etmemek” lazım derdi.
Ağır yük…
Babam merhametli, vicdan sahibi çok iyi bir
insandı. Bana göre başkasına iyilik eden ve kötülük istemeyen/yapmayan kimse
çok iyi insandır. Hayatı boyunca (aklım erdikten sonra) kimsenin kötülüğünü
istediğini işitmedim; elinden geldiği (imkânı el verdiği) ölçüde herkese yardım
etmeye çalıştı. Bu iyi insan mekanik de olsa aracına sevgi dolu bir vicdan ile
bakardı. O, istemese de taşımacılık sırasında kapasitenin üzerinde yükleme
yapılması istenirdi. Babama göre ağır yük arabayı yıpratıyor, kazaya sebep
veriyor ve sürücüyü yoruyordu. Buna rağmen her zaman bu konuda istediğinin
olduğunu söylemek zordu.
Günler, aylar ve yıllar hızla akıp gitti…
Bir sabah yine erken kalktım babama yardım
için arabanın bakımını yapmaya başladım. Birden ilk günkü hali ile
karşılaştırma geldi aklıma. Tekerlerin yüzeyi yere yapışmış, makaslar eskisi
kadar arabayı dik tutamıyor ve ön kısmının rengi solmuştu. Araba sanki “beli bükülmüş bir ihtiyara” dönmüştü.
Eve dönünce bu gözlemimi babamla paylaştım.
“Kahvaltıdan sonra konuşalım” dedi.
Hayat
dersleri
Haklısın dedi! Araba “bir pehlivandan beli
bükülmüş bir ihtiyara döndü” dedi.
Babam “farkı iyi gözlemlemişsin, bundan tüm
hayatın boyunca kendine ders al” dedi.
“Nasıl” dedim. Önerdikleri özetle şuydu.
— Hayatın
bir yükü: Araçlar gibi hayatta da bir yük (zorluk, sıkıntı)taşınır. Sürekli
bu yük beden ve ruhunu aracın lastikleri gibi aşındırır, aracın makasları gibi
taşıyamaz ve bazı aksamları (insanın organları) arıza verir. Yükün aşırısından
sakın!
— İşe
başlamak için şevk (Akü/marş motoru): Araçtaki akü ve marş motoru senin bir
işe başlamada senin şevkin (Motivasyon) gibidir. Buna sahip olursan hayat
yolunda başarılı olursun.
— Destek
(Takviye): Bazen normal imkanlarla hayatın zorlukları ile başa çıkılanmaz.
Mutlaka seni destekleyen dostların olsun ve onların desteklerini al.
— Doğru
okuma ve beslenme: Kötü yakıt aracı bozarsa bozuk gıda/kitapta insanı
zehirler. Sen sen ol yanlış kişileri dinleme, yanlış kitapları okuma.
— Her
yeni eskir: Hayata genç, güç-kuvvet sahibi olarak başlanılır, ama bu zamanla
azalır, ihtiyarlamamak (eskimemek) mümkün değildir. Sen kaliteli yaşlan ve
yaşlandıkça bilgeleş. Unutma cahil kocayınca hiç, alim kocayınca koç olur.
— Doğru sürüş tekniği (yönetim/iletişim): Şunu
da kendine rehber edinmelisin! Yalnız kendi sürüşünü değil karşıdan geleni de
dikkate alırsan, kaza yapmazsın. En iyi sürücü, hızlı giden değil kaza yapmayan
sürücüdür. Başarı için kendini ve çevrendekileri yönetmelisin!
Bu uzun bir sohbetti. Burada bu kadarını
paylaşayım.
Son söz: Hayat, yaşadıklarından ders alınırsa güzelleşir.