Bir Sonraki Kurban Bayramına Kadar…Kim Öle, Kim Kala?
Geçen yıl
aşağı yukarı bu vakitler, içimizde çok tatlı bir heyecan vardı.
Köyümüzdeydik.
Hanımefendi’nin
anne ve babasıyla birlikteydik.
Torunumuzun,
Kızımızın ve Evlâdımız Enes’in Kurban Bayramı için “el öpmeye” gelmelerini bekliyorduk.
Köy Evi
bebek seslerini bekliyordu.
Bebeklerimiz
geliyordu.
*
Bu Bayram
Köy Evi hüzünlü.
Annemizi
göremeyeceğiz.
Enes
Evlâdımız da geçen ay vefat etti.
Rabbim her
ikisine de rahmet eylesin.
Mekânları
Cennet Olsun.
*
Kayınpederimin
ve Kızımın kanatları kırık bu Kurban Bayramı’nda.
Babası’nın
Mezarı’na “Çiçek Bahçesi” diyen, oralarda
kovası, küreğiyle oynayan
iki
yaşındaki Torunum yetim.
Bazen “Babam nerede?” diye soruyor.
“Cennet’te” diyoruz.
*
İNŞALLAH.
*
Geçen Bayram
elimizi öpenlerden, ellerini öptüklerimizden, bayramlaştıklarımızdan bazıları
bu dünyadan göçüp gitti.
Dua ederken,
vefat etmiş yakınlarımı “isim isim”
saymaya çalışıyorum.
Nice nice
yüz geçiyor gözümün önünden.
Hepsine,
isim isim dua gönderiyorum.
Her
seferinde de, “Unuttuğum var mıdır?” diye tereddüt ediyorum.
Enes Evlâdım
vefat edeli bir aydan biraz fazla vakit geçti.
Mezar
numarası 505.
Karşıyaka
Mezarlığı, 5. Kapı, D-505, Ankara.
O bölümde,
rakam 1000’e yaklaştı.
Bir ayda
oraya 500 “yeni komşu” geldi.
“Kim kaç yaşında vefat etmiş?” diye
tarihlere baktığımda, çoğunlukla 55 -70 yaş aralığını görüyorum.
Hayat ne
kadar kısa.
Bir sonraki
kurban bayramına kadar, kim öle kim kala?
*
Rahmetli
Enes Evlâdım, çok sevdiği Merhume Kayınvalidem vefat ettiğinde hasta
yatağındaydı.
Eve getirmiştik
moral olsun diye.
Haberi
vermek istemedik.
“Gruplardan”
görmüş.
“Bana hemen söylemeniz çok daha isabetli
olurdu. Dua ederdik, şifası için”
dedi.
Rabbim
Merhume’ye şifa versin.
Rabbim
hepimize şifa versin.
Amin.
*
Merhum Enes
Evlâdım, Merhume Kayınvalidemi en son, geçen Kurban Bayramı’ndan bir hafta
kadar sonra görmüştü.
Sonra…
Ağır
hastalığı ortaya çıktı.
Aylar
boyunca hastanede kaldı.
Eve
getirdik.
Merhume
Kayınvalidemin vefat haberi geldi.
Enes
Evlâdımın gözlerinde yaşlar…
“Kimle göz göze gelirsek gelelim, onu son
kez görüyor olabileceğimizi düşünerek davranalım, hitap edelim.” dedi.
Rahmetli
böyle yapardı.
Her
ayrılışta uzun uzun sarılır, helâllik isterdi.
Kırmazdı.
Hanımefendisi,
“Beş yıl boyunca, bir kez olsun kötü söz
söylemedi. Hep nazik oldu, hep sevgi doluydu. Şikâyeti yoktu ve şükrü çoktu.”
diyor.
Annesi ve
babası da öyle, her ikisi de “Bizi hiç
üzmedi” diyor.
Ne güzel bir
eş ve ne güzel bir evlât.
Rabbim
Rahmet Eylesin.
Mekânı
Cennet Olsun.
*
Tefekkür
iklimindeyim.
“Bayram tatilini” fırsat bilen
milyonlarca “pandemiden sıkılmış” vatan
evlâdının “eğlence beldelerine” akın
ettiğine dair haberi görünce.
“İçlerinden bazılarını bir sonraki bayramda
göremeyecekleri yakınlarını ziyarete gitseler!” dedim.
Seneye kadar
kim öle, kim kala.
“Şimdi, görüntülü arama gibi bir imkân var!”
diyorlar.
Büyük
kolaylık!..
Bir de…
Mezar
başında, cep telefonunu açanları görüyorum.
“Dijital Yasin!” diyorlar.
Bu da büyük
kolaylıkmış!..
*
Birileri,
tatil merkezlerinin hınca hınç dolmasını…
Dost, akraba
ziyaretlerinin ise “son bulmasını”
istiyor.
Biz,
Allah’ın izniyle kendimizi biliriz.
Allah nasip
ederse, köyümüze gider, orada, eşini kaybetmiş, boynu bükülmüş halde bizi
bekleyen Kıymetli Kayınpederimizi ziyaret eder, sevindiririz.
Orada,
Merhum Enes Evlâdımızın Hanımefendisi Kızımız ile birlikte diktiği bir başka
bebeğimiz, çam fidanımız var.
Yeni
çekilmiş fotoğrafını gönderdiler, epeyce
büyümüş.
Onu da çok
özledik.
O güzelim
çam yavrusunu seneye görebilecek miyim, ne belli.
Fırsat
varken, niçin gidip sevmemeli?