Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2424.97
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Aralık 2019

Bir simit bir gazete

Şehirlerarası otobüs terminali. Hava hafiften aydınlanmaya başlamış. Şehrin yüzünü tam olarak görmek mümkün değil. Hafif karartılar arasında ancak seçilebiliyor şehir. Evler, sokaklar, tek tek açılan lambalar evlerin varlığını daha da belirginleştiriyor. Terminalde köşelere büzülmüş kalmış yolcular, uyuklayanlar, uyanmaya çalışanlar.

Canlanmaya başlayan terminalde insanı uyandıran ve kendine getiren bir koku kaplıyor etrafı. Önce susamın kokusu değiyor insanın içine. Sıcaklığı kokusundan bile belli. Sonra tazelik veren koku. Tezgaha itina ile dizilmiş simitler. Uzaktan bile cezp edici bir hali var simitlerin.

Sıcak, insana değen sıcak. Huzur kokan, bereket kokan bir sıcak. Şehrin ilk önce simidiyle buluşur bir yolcu. Terminallerin değişmez ev sahibi, simitçiler, simitler.

Bir şehre adım atar atmaz ilk önce simidin tadına bakarım. İlk karşılayanım olan simidin halinden haller çıkartırım. Şehirlerin birçok şeyleri ünlüdür de simidin yeri ayrıdır bende. Simit özen ister, insana her haliyle bir huzur verir.

Bol susamlı, kızarmış, gevrekliğinin yanında yumuşak simitler; Ankara simidi gibi. Tokat’ın sarı, pekmezli simidinden sonra Ankara simidini görünce; “Yazık, yakmışlar bütün simitleri.” demiştim. İlk kez alıp da tadına bakınca meğerse bu rengin onun susamından ve kızarmışlığından geldiğini anlamıştım. Simitler içinde Ankara simidinin yeri özeldir. Ankara dışında birçok şehirde de “Ankara simidi” tabelasına rastlamak mümkündür. Çok katlı simit sarayları şehri kuşatsa da Ankara simidi bildik tadından ödün vermeden karşılar misafirlerini.

Adapazarı’nın simidi de meşhurdur. Daha büyük, daha dolgun, bol susamlı. İzmit’te de aynı simite rastlarız. Kokusu bile farklıdır Adapazarı ve İzmit simidinin. Bir kez bu simidin tadına bakan kişi uzun süre uzak kalamaz bu tattan.

Samsun’un neyi meşhurdur diye bir Samsunlu’ya soracak olsanız ilk sıralarda simidi sayar. Hatta simitlerini tescilleten yegâne şehirlerdendir Samsun. Gevrekliğiyle, çıtırlığıyla Karadeniz’in kıyıya vuran dalgalarına eş bir güzelliktedir Samsun’un simidi.

Karadeniz’de “kel simit” de meşhurdur. Trabzon, Giresun, Kastamonu gibi illerde susamsız simit vardır ve bu simide o bölgelerde kel simit derler. Bayatlamayan bir simittir bu. Giresun’da alıp da çantamda iki gün gezdikten sonra bile gevrekliğini koruyan bir simit Karadeniz’in simidi.

İstanbul’un taş fırın simidi de meşhurdur. İstanbul’da her şeyin olduğu gibi simidin de sayısız çeşidi çıkar karşınızı. Önemli olan taş fırın simidini bulmaktır. Daha gevrek, susamlı ve dolgun. Osmanlı’dan bu yana özenle yapılan İstanbul simidinin yeri daha bir özeldir.

İstanbul’da simidin en önemli müdavimleri martılardır. İskeleden simidini alıp vapura binenlerin ilk amacı martılara simit atmaktır. Özellikle İstanbul dışından gelenler yapar bunu. Vapur hareket eder etmez kanat çırpmaya başlayan martılar kendilerine atılan simitleri yakalamanın telaşı ile vapuru takibi bırakmazlar. Martılar mutlu, onlarla simidini paylaşan çocuklar şen, hava güzel, İstanbul sonsuz sevgili.

Simidin yanında gittiğim şehirlerde bir de yerel gazetelerden alırım. Şehrin kalbi olan yerel gazeteleri de alarak şehir hakkında ilk intibalarımı şehrin aynası gazetelerden öğrenirim. Özellikle Anadolu’da bir şehre gitmişsem şehrin gazetelerini alırım, okurum, özenle çantama yerleştiririm. Şehirde olup biteni en saf ve içten bir dille bu gazeteler anlatır bana.

Köşe yazıları, küçücük sokakların haberleri, şehrin spor takımlarında olup bitenler, şehirde yaşanan tartışmalar hep bu gazetelerin sayfalarında yer alır. Birçok kişiden öğrenilemeyecek bilgiler bu yerel gazetelerde vardır. Samimidir yerel gazeteler. Öyle boylarını aşan işlere girişmezler. Şehri merkeze alarak bir mozaik oluştururlar kendilerinden başlayan. Büyük şehirlerin görmediği, göremeyeceği nice güzel işlere imza atar bu gazeteler.

Her şehirden bir güzel tebessüm olarak biriktiriyorum yerel gazeteleri. Hepsi de şehirlerinin yüzü olan gazeteler. Sayfalarını çevirdikçe şehrin gün yüzüne çıkmamış sokakları ve yüzleri karşılıyor beni.

Bir simit, bir çay ve gazete. Şehrin havasını solumak için bize sunulan birbirinden değerli güzellikler bunlar. Bir şehre ilk kez gittiyseniz bu üçlüyü ihmal etmeyin. Şehri tanımaya ve yaşamaya bunlarla başlarsanız gerisi zaten gelecektir.