Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2998.57
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2018

Bir şeyler oluyor hanımlar, beyler!..

Bir süredir, adeta bağıra bağıra…

“Vesayetçi zihniyet iyice hareketlendi, bir şeyler oluyor… Gayri milli oluşumlar gittikçe etkinlik ve kuvvet kazanıyor” diyorum da

“Maneviyatçı Aydın” takımından kaç kişi dinliyor, kaç kişi böyle mevzulara kafa takıyor?..

Yerli ve Milli Ruhu rahatsız eden “hesabî” oluşumlar…

Küçük hesaplar…

Birkaç günlük dünya hayatıyla sınırlı çok küçük hesaplar…

Birer duvar olmuş sesimizin önünde!..

Bir vakitler böyle değildi bu işler, yürek yüreğe “Hak ve Özgürlük Mücadelesi” verilirdi.

Memleketimizi “yasaklar ülkesi” haline getirenlere “Yerli ve Milli Ruhla” -hep birlikte- cevap verilirdi.

Şimdilerde bu konulara giremiyoruz bile, hemen laf başka taraflara kayıyor, gayet “hesabi” ilişkiler dört bir yanda.

İnsan gerçekten üzülüyor.

Üzülüyor ama elden de fazla bir şey gelmiyor.

Görürsünüz gelen tehlikeyi de, duyuramazsınız bazen…

“Gündelik telaşın ve dünyevi hesapların” duvarlarına çarpıp geri gelir sesiniz.

Durum böyle durum, aşılması güç duvarlar!..

-------------------

NE GÜNLERDEN BUGÜNLERE… AMAN DİKKAT!..

Uzun yıllar boyunca, çok uzun yıllar boyunca büyük mücadeleler vermedik mi?..

“Din ve vicdan hürriyeti” alanındaki yasakların sona ermesi için büyük çileler çekmedik mi, kaç neslimizi yitirmedik mi?..

Şimdi…

Milletin bütün kazanımlarını geri almak ve memleketi “28 Şubat”ın da gerisine götürmek isteyenlerin iyice hareketlendikleri günlerden geçiyoruz.

Bakın tehditlere…

Bakın kıpırdanmalara…

Aman dikkat!..

Sakin ve dikkatli, ama mutlaka dikkatli, mutlaka, mutlaka…

Bugün…

Yasakların büyük bölümünün “fiili” olarak ortadan kalktığı bir ülkede yaşıyoruz Allah’a şükür.

Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, emeği geçen herkese takdir, teşekkür…

Lâkin her geçen gün daha da netleşen bir şekilde görüyorum ki, “fiiliyattaki” özgürlüklerin teminat altına alınabilmesi için yürünmesi gereken daha çoook yol var!..

“Vesayetçi Zihniyet”teki cür’etin aldığı boyutları açık seçik görüyoruz.

Birçok tezahürü var; bazı velilere gönderilen “tehdit içerikli” mesajlardan, sokaklarda söylenen “futbol fanatizmi”nden mülhem “tehdit dolu” uyarlama şarkılara kadar…

Merhum İskilipli Atıf Hoca’nın, Merhum Menderes’in akıbetiyle “tehdit” etmelere kadar…

Tahrikler, provokasyonlar dizi dizi…

Isıtılmak istenen bir şeyler var….

Oyuna gelmemek şart.

Bir de dikkatle izlemek ve özgürlükleri ortadan kaldırmayı, “Vesayet”in yollarını döşemeyi hedefleyen faaliyetleri yakından takip etmek…

Şart!..

Tahriklere kapılmadan…

Özellikle sosyal medyada yaygınlaştırılan “masum görünümlü” sloganların anaforuna kapılmadan…

Ve…

Tabii yakın geçmişi unutmadan!..

-----------------------

BAŞ VÜCUT UYUMU YA DA “VÜCUT BÜTÜNLÜĞÜ” ŞART!

Türkiye “Başı büyük gövdesi ise nispeten küçük” bir canlıya benziyor şu anda.

Sayın Erdoğan, az bulunur karizmasıyla ve dünya üzerinde her geçen artan ağırlığıyla dikkat çeker…

Vatandaşa “ümit” ve “heyecan” sunarken, diğer uzuvlardaki bir takım rahatsızlıklar “baş” tarafa da zarar veriyor maalesef.

Dikkat:

Vücut zayıf düşerse, “pusuya” yatmış bütün “zararlı organizmalar” ayağa kalkar…

Baş kaldırır.

Vücut güçlüyken etkilerini pek hissetmediğiniz “zararlılar” gün yüzüne çıkar!..

Vücut hâlâ sağlamken gerekli tedbirleri “acilen” almakta fayda var.

Yerli ve Milli Ruh’un “Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkartma yürüyüşü” aksamamalı!..

HAKARET YOK!

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ölülerden yardım dilemek uygar bir toplum için ayıptır!” özdeyişine sık sık vurgu yaptığım bilinir.

O da her fani gibi, ömrünü tamamladı ve yaptıklarının, yapamadıklarının hesabını vermek üzere dünya hayatına veda etti.

Vatandaşı bulunduğumuz Devletin Kurucu Lideri'dir, ona veya bir başkasına hakaret edilmesini de, “kusursuzluk” atfedilmesini de doğru bulmam.

Tarihimize mal olmuş, kitlelerin sevgi ve saygısını kazanmış nice “Ata”dan herhangi birini “korumak için” bir kanun ihdas edilmiş olmasını da, en azından Anayasadaki “eşitlik ilkesi”nden dolayı isabetli bir tutum olarak görmem.

Abdülhamit Han’a da, İlk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’e de hakaret edilmemelidir.