Bir Selamlık Saltanat…
Bazen bir yazı ortaya çıkmadan, kelimeler cümle vücudu giymeden önce başlık olarak bir tohum gibi akla düşer ve öylece kalır. Arada bir başını uzatır, kendini hatırlatır; ne zaman beni yazacaksın sorgulaması yapar... Kelimelerin dizgini elimizde değil ki kervanı dizesin... Gedâlık kelimeleri bir araya getirmekte de var... İnsan bir sinekten bile daha acizken, hükmü kelimelere geçer mi?
İşte ‘Bir
selamlık saltanat’ başlığı da aklıma sadece tohum olarak düşmüştü. Arada bir
başlık olarak ispat-ı vücut yapıyordu… Ben
vücudunu görüyordum ama katar yola çıkmadıktan sonra kalem de kuru kalıyor, dil
de kuru kalıyor... İnsan ancak geldiği vakit kelimelerin çobanlığını
yapabilir başını gözünü yarmaz ise. Dil Allah’ın, kelimeler Allah’ın düşünce ve
konuşma elektriği de Allah’ın... Gönülden
dile ve kaleme elektrik tesisatı döşenince ve akım başlayınca kelimeler muson
yağmurları gibi dökülür, dilde mevsimler değişir… Yine de bütün diller
voltajı-nuru çok yüksek olan Hz. Peygamberimizin dili yanında öyle sönük
kalıyor ki... O dile, direk İlah-i Nur geliyor...
Yine ‘Bir
selamlık saltanat’ başlığı düşüncelerimde ispat-ı vücut yapmıştı ve gayri
ihtiyari mırıldanmıştım: “Bir selamlık
saltanat” diye... Yoksa bana ders mi vermek istiyordu bu başlık? Önce dile samimiyet abdesti mi aldırmak
gerekiyordu ki her selamdan sonra muhabbet tohumları tutsun ve filiz versin.
Ya da şahit olan melaikeye, ruhaniyete selamın gıda olacağını düşünüp; yürekten
gelen bir tonlama mı yapmak gerekiyordu? Belki
de selam bir başlangıç olduğu için; kurdele keser gibi heyecanlı olmalıydı.
Bizler;
'Selamün Aleyküm' derken, acaba: Allah
seni korku ve zarar görmekten selamette ve emin kılsın manasını tam olarak
yaşamıyor muyuz ve yaşatmıyor muyuz? Sınırlardan
önce gönülleri emin ve güvenilir hale getirebildik mi? Kendimiz emin
olunacak hale geldik mi? Karşılık verirken, manasındaki hakikati acaba canı
gönülden isteyebiliyor muyuz? ‘Ve
Aleyküm selam’ “Allah seni de selamet üzere eylesin” dilimize gerçekten kök
salabiliyor mu?” Özellikle Allah yolunda yapılan hizmetlerde bunun önemine
dikkat edebiliyor ve manasını canı gönülden karşılıklı yaşayabiliyor muyuz?
Allah’tan selamet dileyen insanın her hali elbette selamet hatırlatıcısı ve
emin olunacak olması lazım…
Geçmişte
kalan selam saltanatını geri getirip, yeniden kurmalı! Hz. Cebrâil ile Efendimiz
(sav) aralarındaki selam gibi… Hz. Ömer’in ve Hz. Ali’nin Veysel Karanî’ye
verdiği selam gibi… Güneşin buluta, bulutun yağmura, tohumun filize verdiği
selam gibi… Kâinattan Hâlıkını soran Bediüzzaman’ın zerreye, ağaca, kuşa,
çiçeğe, sineğe, yıldıza verdiği selam gibi… Mevlâna'nın Şems’e, Yunus’un Tapduk
Emre’ye verdiği selam gibi… Bozkırın Tezenesi;
Neşet Ertaş’ın sazına verdiği selam gibi; selam saltanatı kurmak lazım…
Karşılıklı güven ve dünya metâı ile hiç sarsılmayacak, muhabbet yaşatan bir
selam saltanatı kurmak lazım…
‘Bir selamlık saltanat’ Belki de çokça selamlar içinde
samimi selama, yaşayan selama hasret kalmışız, ya da selamın içindeki hakikati
bütün zerreleriyle hisseden bir dosta hasretiz… Evet, hormonsuz, samimi ve
Allah rızası için muhabbetle dolu selamları canımız çekmiş... Pırıl pırıl,
mis gibi, daldaki meyve gibi tebessümle dile asılı... Kopar ve iştahla ye: ‘Ve aleyküm selam’, senin selamette
olman bilesin ki; beni nasıl mutlu eder... Sen daima selamette kal ve başın hiç
dara düşmesin… Ne güzel sanki hediye verir gibi…
Saltanat
kurmak lazım; gönüllere, sıcacık yüreklere… Belki de bizim samimi ve manasıyla
taçlanmış selamlarımız yürekleri ısıtacaktır, kutup soğuğuna hapsolmuş bakışları
buharlaştıracaktır… 'Selamün Aleyküm' Korkmayın;
dilimin cephaneliği olan yüreğimde size karşı haset yok, aldatmak yok, istemezlik
yok, muhabbet ise; işte İnşallah o çoktur...
Ne sultanlar,
ne saltanatlar yok olup gittiler… Yıkılmayan tek saltanat; bir selamlık
saltanattır… Canı gönülden bir: 'Selamün
Aleyküm' demek benden sana zarar gelmez. Dünyâda ve âhirette selâmette ol demek
ve karşılığında aynı şeyleri senin içinde diliyorum manasında; Allah senide
selamette daim kılsın demek, işte o an bir saltanatın kurulması demektir... Yüreklerde-dillerde selam saltanatını
yeniden inşa etmek; Farz ile Sünneti yaşatmaktır! Bazılarında selamın
kendisi var ama saltanatı hiç yok… Saltanatımız çok olsun İnşallah… Es Selamu
Aleyküm…