Bir Rahmet müjdesi
Sılairahim,
akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini
alma anlamında bir İslam ahlâkı terimidir. Gerek kan gerekse evlilik
vesilesiyle oluşan hısımlara, yakınlara iyilikte ve yardımda bulunmak, onlarla
ilgilenmek, akrabalık bağlarını güçlendirip korumak olan sılairahim, dinimizin
ehemmiyetle üzerinde durduğu ancak günümüzde anlam ve önemini giderek
kaybettiği bir kavramdır.
Aslında
zayıflayan dini anlayışımızla birlikte ona bağlı değerlerimiz de zayıflamakta
ve giderek unutulmaktadır. Bunun manevi havasını o hazla birlikte yapılan
ziyaretlerde insan daha da iyi kavramaktadır. Hasebi veya nesebi tüm akrabaları
tanımak ve onlarla ilişkileri güçlendirmek gerekir.
Sılairahim,
insanları bir araya toplayan manevi bir bağdır. Bu bağın güçlenmesini sağlamak,
dinen telkin edilmiş temel düsturlardan biridir. Unutulmamak için unutmamak
gerekir.
***
Eğitim veya
iş imkânı gibi çeşitli vesilelerle tatillerde veya bayramlarda memleketlerimize
gittiğimizde, tazelenen anılarımızla birlikte ziyaret ettiğimiz yaşlı, hasta
veya akrabalarımızın gönül dünyalarındaki değişiklikleri gözlerinden
okuyabiliyoruz. Bu insanlar, her biri yetmişin üzerinde yaşa ulaşmış, asırlık
çınarlar gibi durmaktadırlar. Bazıları ömrünün önemli bir kısmını gurbette
geçirmiş ve ahir ömrünü doğduğu baba ocağı mekânlarda geçirmek üzere köyüne
gelmiş büyüklerimizdir. Bazıları kış aylarında kısa süreliğine çocuklarının
yanlarına gidip, memleketlerine hasret birkaç ay yaşadıktan sonra yaz aylarında
tekrar memleketlerine dönen göçebe misali yolculardır. Bazıları devamlı
köylerinde kalan ve bizim terk ettiğimiz o güzelim toprakları bekleyen adeta
melekler gibidirler. Bazıları geçirdiği rahatsızlık nedeniyle yatağa mahkûm
olmuş, ziyaretine gelecek bir dostun yolunu minnacık penceresinden gözleyen ve
her gelenle yeni bir bayram yaşayan akrabalarımızdır. Bazıları bizim deli
dediğimiz ama aslında deli mi veli mi olduğunu ancak Mevla’nın bilebildiği,
varlıklarıyla köylerimize ayrı bir renk katan memleketimizin değerleridir.
Bazıları yaşlılığın verdiği rahatsızlık nedeni ile akıl melekesini kaybetmiş,
bir zamanlar onlarca hafız yetiştirmiş çok kıymetli hocalarımızdır. Bazıları
ise yaşıtımızdır ve hayatını köyde devam ettiren dostlarımızdır.
***
Bir zamanlar
yorgunluk nedir bilmeyen bedenleri ile onca yükün altından kalkmış, şimdilerde
en sadık arkadaşı bastonuyla ev ile cami arasında kısa yolculuklarını yapmaya
mahkûm o güzel insanlar kendilerine verilecek bir selamı veya edilecek tatlı
bir sohbeti dört gözle beklemektedirler. Onlar gözümüzün nuru başımızın tacıdırlar.
Onlar varlıklarıyla bereket getirirler hanelerimize. Bir asrın filmini
seyredersiniz buğulanmış gözbebeklerinde. Kocaman bir ömrün ıstırabını,
minnacık bir damla gözyaşına hapsetmeyi başaran kahramanlardır onlar.
Bastonları üzerinde iki büklüm oldukça daha da büyürler gönlümüzde. Bir tatlı
tebessüm dökülür yüzlerinden çayınıza ve yudum yudum içersiniz sevgiyi,
sohbetleriyle şenlenen kahvehane köşelerinde. Mevla'nın buyruğudur,
"öf" bile denmez onlara. Bir anlık bakışlarıyla bir yıllık enerjiyi
alırsınız o güzelim insanların yanında.
***
Akraba ve
dost ziyaretleri asla küçümsenmemelidir. Sılaya hasret kalanlar sılairahimi çok
iyi anlarlar. Uzakta bulunanlara gönderilecek bir mektup, bir telefon görüşmesi
veya bir mesaj da sılairahim yerine geçecektir. Sılairahimi ihmal edenlerin
yalnızlık ve çaresizliğe sürüklendiğine, manevi boşluğa düştüklerine şahit
olmaktayız.
Sılairahimin
kişinin rızkının genişlemesine vesile olduğunu beyan eden Peygamber Efendimiz,
akrabaya sadaka vermenin sevabını yoksula sadaka vermenin sevabının iki katı
olarak sayar. Asıl sılairahim ise Allah (cc) ile olan bağımızı
güçlendirmemizdir. Önce Yaradan’a bağlanmalıyız, sonra yaratılanlarla irtibata
geçmeliyiz.
Yakınlarımızla olan ilişkimizi
sürdürürken Yüce Yaratıcı olan Allah ile de bağımızı devam ettirmeliyiz.
Yakınlarımız olan sıla, Rabb ile olan sılanın varlığı durumunda daha da bir
önem kazanır. Çünkü önce insan, kendisine her türlü nimeti bahşeden
yaratıcısına bağlanmalı, sonra yaratılanlarla bağını kurmalıdır.
Rabb ile muhabbet
ve minnet bağlarını kurmayanların insanlarla oluşturduğu bağın özünde bir
kıymeti olmaz.
Her türlü nimetin sahibi ile bağımızı kesersek kiminle bağ kurabiliriz ki?