Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.01
Gram Altın
3010.89
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Ağustos 2021

Bir Rahmet müjdesi

Sılairahim, akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma anlamında bir İslam ahlâkı terimidir. Gerek kan gerekse evlilik vesilesiyle oluşan hısımlara, yakınlara iyilikte ve yardımda bulunmak, onlarla ilgilenmek, akrabalık bağlarını güçlendirip korumak olan sılairahim, dinimizin ehemmiyetle üzerinde durduğu ancak günümüzde anlam ve önemini giderek kaybettiği bir kavramdır.

Aslında zayıflayan dini anlayışımızla birlikte ona bağlı değerlerimiz de zayıflamakta ve giderek unutulmaktadır. Bunun manevi havasını o hazla birlikte yapılan ziyaretlerde insan daha da iyi kavramaktadır. Hasebi veya nesebi tüm akrabaları tanımak ve onlarla ilişkileri güçlendirmek gerekir.

Sılairahim, insanları bir araya toplayan manevi bir bağdır. Bu bağın güçlenmesini sağlamak, dinen telkin edilmiş temel düsturlardan biridir. Unutulmamak için unutmamak gerekir.

***

Eğitim veya iş imkânı gibi çeşitli vesilelerle tatillerde veya bayramlarda memleketlerimize gittiğimizde, tazelenen anılarımızla birlikte ziyaret ettiğimiz yaşlı, hasta veya akrabalarımızın gönül dünyalarındaki değişiklikleri gözlerinden okuyabiliyoruz. Bu insanlar, her biri yetmişin üzerinde yaşa ulaşmış, asırlık çınarlar gibi durmaktadırlar. Bazıları ömrünün önemli bir kısmını gurbette geçirmiş ve ahir ömrünü doğduğu baba ocağı mekânlarda geçirmek üzere köyüne gelmiş büyüklerimizdir. Bazıları kış aylarında kısa süreliğine çocuklarının yanlarına gidip, memleketlerine hasret birkaç ay yaşadıktan sonra yaz aylarında tekrar memleketlerine dönen göçebe misali yolculardır. Bazıları devamlı köylerinde kalan ve bizim terk ettiğimiz o güzelim toprakları bekleyen adeta melekler gibidirler. Bazıları geçirdiği rahatsızlık nedeniyle yatağa mahkûm olmuş, ziyaretine gelecek bir dostun yolunu minnacık penceresinden gözleyen ve her gelenle yeni bir bayram yaşayan akrabalarımızdır. Bazıları bizim deli dediğimiz ama aslında deli mi veli mi olduğunu ancak Mevla’nın bilebildiği, varlıklarıyla köylerimize ayrı bir renk katan memleketimizin değerleridir. Bazıları yaşlılığın verdiği rahatsızlık nedeni ile akıl melekesini kaybetmiş, bir zamanlar onlarca hafız yetiştirmiş çok kıymetli hocalarımızdır. Bazıları ise yaşıtımızdır ve hayatını köyde devam ettiren dostlarımızdır.

***

Bir zamanlar yorgunluk nedir bilmeyen bedenleri ile onca yükün altından kalkmış, şimdilerde en sadık arkadaşı bastonuyla ev ile cami arasında kısa yolculuklarını yapmaya mahkûm o güzel insanlar kendilerine verilecek bir selamı veya edilecek tatlı bir sohbeti dört gözle beklemektedirler. Onlar gözümüzün nuru başımızın tacıdırlar. Onlar varlıklarıyla bereket getirirler hanelerimize. Bir asrın filmini seyredersiniz buğulanmış gözbebeklerinde. Kocaman bir ömrün ıstırabını, minnacık bir damla gözyaşına hapsetmeyi başaran kahramanlardır onlar. Bastonları üzerinde iki büklüm oldukça daha da büyürler gönlümüzde. Bir tatlı tebessüm dökülür yüzlerinden çayınıza ve yudum yudum içersiniz sevgiyi, sohbetleriyle şenlenen kahvehane köşelerinde. Mevla'nın buyruğudur, "öf" bile denmez onlara. Bir anlık bakışlarıyla bir yıllık enerjiyi alırsınız o güzelim insanların yanında.

***

Akraba ve dost ziyaretleri asla küçümsenmemelidir. Sılaya hasret kalanlar sılairahimi çok iyi anlarlar. Uzakta bulunanlara gönderilecek bir mektup, bir telefon görüşmesi veya bir mesaj da sılairahim yerine geçecektir. Sılairahimi ihmal edenlerin yalnızlık ve çaresizliğe sürüklendiğine, manevi boşluğa düştüklerine şahit olmaktayız.

Sılairahimin kişinin rızkının genişlemesine vesile olduğunu beyan eden Peygamber Efendimiz, akrabaya sadaka vermenin sevabını yoksula sadaka vermenin sevabının iki katı olarak sayar. Asıl sılairahim ise Allah (cc) ile olan bağımızı güçlendirmemizdir. Önce Yaradan’a bağlanmalıyız, sonra yaratılanlarla irtibata geçmeliyiz.

Yakınlarımızla olan ilişkimizi sürdürürken Yüce Yaratıcı olan Allah ile de bağımızı devam ettirmeliyiz. Yakınlarımız olan sıla, Rabb ile olan sılanın varlığı durumunda daha da bir önem kazanır. Çünkü önce insan, kendisine her türlü nimeti bahşeden yaratıcısına bağlanmalı, sonra yaratılanlarla bağını kurmalıdır.

Rabb ile muhabbet ve minnet bağlarını kurmayanların insanlarla oluşturduğu bağın özünde bir kıymeti olmaz.

Her türlü nimetin sahibi ile bağımızı kesersek kiminle bağ kurabiliriz ki?