Bir öğretmenin ENFES romanı!..
HÜSEYİN Oytun, Denizli'nin Tavas ilçesi Çağırgan Mahallesi'nde doğup büyüyen, öğretmen kökenli bir yazar... Ergenekon Yayınları'ndan çıkan 332 sayfalık, "1914-1922 Son Ocak" isimli romanı geçtiğimiz günlerde okudum...
Konu, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı dönemlerinde, Ege'nin bir köyünde yaşanan olaylar... Dönemin tablosu o kadar güzel çizilmiş ki, romanı okurken usta bir ressamın elinden çıkan resmi keyifle inceler gibi dalıp gidiyorsunuz...
Geçişler
harika
Romanda, olayların birinden ötekine geçişler, kopukluk olmadan ve heyecanı düşürmeden sizi alıp götürüyor. Sayfanın
bir yerinde gözlerinize yaşlar dolarken, biraz sonra
umutlanan yüreğinizin sevinci yansıyor yüzünüze...
Velhasılı kelâm, "1914-1922 Son Ocak" gerçekten okunması gereken bir kitap...
Anadolu'nun yalın hali
Ege'nin köy hayatı,
gelenekler, görenekler, âdetler,
dini ve milli duygular; bazı sayfalarda
yürekleri burkarken, bazı sayfalarda Türklüğünüzle ve müslümanlığınızla gurur duyduruyor. Hüseyin Oytun, o yılların köy yaşantısını
öylesine sâde cümlelerle ve
yöreye özgü motiflerle aktarıyor ki, "Ben, bunlara benzer cümleleri dedemden de duymuştum" diyorsunuz..
Çayakan'lı Hacı Halil
Roman, Çayakan'lı (bence Çağırgan) Hacı Halil, karısı ve çocuklarıyla
mutlu bir hayat sürerken, patlak veren Birinci Dünya Harbi her şeyi alt üst eder. Düşünün bir kere... Bir adamın iki oğlu var. Önce birini askere çağırıyorlar, ardından ötekini. Bu da yetmiyor, kendisine de celp çıkıyor.
Cennet Hanım, iki küçük kızıyla kala kalıyor tek başına..
Cennet Hanım'ın cesareti
Cennet Hanım, kocasının ve iki oğlunun
yokluğunda, kızlarına bir halel gelmemesi için gereken
neyse yapar. Canına ve namusuna göz dikenlere pabuç bırakacek
biri değildir o... Ama nerden bilsin ki, bir asker kaçağı ile
hain ruhlu bir çavuşun işbirliği yapacağını.
Ölenler ve kalanlar
Birinci Dünya Harbi yılları...
Yokluk köy hayatında, eşkiyalar ise dağlarda kol
geziyor. Köylüler tedirgin... Çünkü eşkiyalar
acımasız. Ama savaş hepsinden daha acımasız... Cennet Hanım'ın iki oğlu da
savaşta şehit düşer... Hele ki Durmuş'un şehadeti yüreklere daha bir dokunuyor. Ve öncesinde
eşine ender rastlanan bir sevgi hikayesi...
Hacı Halil'in dönüşü
Durmuş, şehid olan arkadaşının hanımıyla,
onun vasiyet üzerine evlenir, iki çocuğu olur ama gel gör ki bu sefer de Yunanlılar, İzmir'i işgal etmiştir.
Denizli'ye kadar gelmiştir. Yeniden seferberlik emri çıkar. Ama önce kız kardeşlerine musallat olan eşkiyaları tepelemesi
gerekmektedir. Sonra cepheye gider ve bu kez şehit olur. Baba Hacı Halil ise yıllar
sonra köye döndüğünde, hanımının öldüğünü ve iki oğlunun da şehit olduğunu öğrenir. Yıkılır, adeta aklını oynatır.
Cesur kız Gülsüm
Hacı Halil'in cesur kızı Gülsüm, evleninceye kadar geçen 20 yıllık hayatında yaşadıklarını yıllar sonra torunlarına anlatırken, bunların bir roman olmasını ister. Olur da... Hüseyin Oytun, o acılı ve güneşin artık ısıtmayacağı zannedilen yıllarda yaşanılan acıları, kısa süreli sevinçleri, korkuları, zaferleri öylesine güzel anlatmış ki, benim cümlelerim açıklamaya kifayet etmez.