Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Eylül 2020

Bir Nokta ve Mürsel Sönmez

Bir Nokta Dergisi, 1980 Sonrası İslami Edebiyatın protest şairlerinden Mürsel Sönmez’in rehberliğinde yirminci yılına girdi. Derginin kurucusu Mürsel Sönmez olduğu için haliyle onun rehberliğinde devam ediyor. Bir Nokta Dergisi; Mavera, Edebiyat Dergisi, Kardelen, Düş Çınarı dergisinin tecrübelerinden/küllerinden doğmuş bir dergi.

Mürsel Sönmez’i doksanlı yıllardan beri tanıyorum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin hazırladığı Edebiyat Bülteni Şiir Gecelerinden. Yaklaşık on dokuz yıl devam eden geleneksel şiir gecelerinde aranan, şiir okuması için beklenilen bir şairdi. Şairler sahneye çıkıp şiirlerini okurken o, meydan okuyordu. Şairleri dinlerken de protokol koltuğunda oturmazdı. Kenarda bir yerde otururdu. Muhalif şiiri adeta yaşıyordu. Bu şiir gecelerinin birinde sözleri hâlâ hâtırımda olan bir şiirini/meydan okumasını hiç unutmuyorum.

“Sabah sensiz olmuyor. Öğlen sensiz olmuyor, ikindi sensiz olmuyor, akşam sensiz olmuyor, yatsı sensiz olmuyor.”

O vakit Mürsel Sönmez, kürsüye çıkarken bir meydan okuma daha yapmıştı. Program sunucumuz Nida Kırömeroğlu’na göndermiş olduğu bir pusulada Hakk ile Batıl’ın arasına keskin bir çizgi koymazsanız gideceğim buradan, demişti. Bizler de onun talebini yerine getirmiştik. Kürsüde şu coşkun konuşmayı yapmıştı meydan okumadan önce.

“Hakk ile Batıl’ın arasına keskin bir çizgi koyan Nida kardeşime ve arkadaşlarına çok teşekkür ederim,” (Bunun hikayesi bizde saklı)

O şiir gecesinde şairlerimiz için kitap standı da açmıştık. O zamanlar “Dar Vakit Günleri” kitabı yeni çıkmıştı. Bu kitaptan bir tane alıp imzalamıştım. Bu kitap, merhum Mahmut Balcı’nın Birey Yayınları arasından çıkmıştı. Mürsel Sönmez’in kütüphanemdeki tek imzalı kitabı budur. Bir de “Sabır Şiirleri Seçkisi” için faksladığı bir şiiri var bende.

Şimdilerde İstanbul’a her vardığımızda ona varamıyoruz. İstanbul’da, Anadolu Yakasında Örnek Mahallesinin bu örnek sakinine varamıyoruz. Bunda kusurumuz çok, biliyoruz. Ama onun “görünmekten çok görmeyi önceledik.” sözü bizim tek tesellimiz olacak galiba.

Mürsel Sönmez ve arkadaşlarının davası, daima Hakk ile Batıl mücadelesinde Hakk’tan yana taraf tutarak devam etmişti. Müslüman bir adam devrimcidir diyordu. Ama her devrimci Müslüman değildir, diyordu. Onun bu sözü ve eylemi bizi kabuklarımızı kırmaya sevketmişti. Nitekim davasının yayın organı olan Bir Nokta dergisinin 200. Sayısında

“Biz edebiyatla uğraştık, şiir yazdık, şiirlerimizde dua ettik, büyük ruhu geri çağırdık ve buna devam ediyoruz.” diye bir manşet cümlesi kullanmıştı.

Mürsel Sönmez ve arkadaşları için, Bir Nokta dergisi ustalık eseri desek yeridir. Daha önce Kardelen Dergisinde Müştehir Karakaya, Nurettin Durman ile sessiz yürüyüşünü devam ettirmişti. Şimdi bu yürüyüşe bir nokta koyarcasına sesli bir yürüyüş gerçekleştiriyor.

Bir Nokta Dergisi, konformist Müslümanlığı benimsemeyen, konformist edebiyata karşı duran şair ve yazarların adeta durağı gibi. Mürsel Sönmez, Şakir Kurtulmuş’a vermiş olduğu bir mülakatta sanki Bir Nokta Dergisinin mecrasını tanımlamış:

“Marka adamlar üretip ya da ‘yaratıyoruz’, sonra tapınıp duruyoruz. Biz, acizane böyle bir marka değiliz, biz türkülerimizi söylemeye çalıştık.”

Elimde Bir Nokta Dergisinin Ağustos 2020 sayısı var. Derginin kapak arkası reklam almamış. Burada merhum Asım Gültekin için bir taziyename var.

“Kültür-sanat dünyamıza büyük hizmetleri olan nesillere ağabeylik yapmış eylem adamı Asım Gültekin Hakk’a yürüdü. Şahidiz:Cânân ileydi, cânân iledir. BİRNOKTA”

Bir Nokta’nın kurucusu Mürsel Sönmez, şimdilerde derginin genel yayın danışmanı olarak görev üstlenmiş. Orhan Memiş yasal sahibi, Resul Tamgüç genel yayın yönetmeni, Feyza Rumeysa Altındal ise genel yayın koordinatörü olarak derginin yükünü üstlenmiş durumda.

Buraya kadar olumlu eleştiriler içinde dergiyi ve Mürsel Sönmez’i anlatmaya çalıştık. Acaba yapıcı bir tenkit yapsak zülf-i yâre dokunulmaz mı? Dergiler, bir mecra üzere kurulur ve bir ekol olarak devam eder. Servet-i Fünuncular, Fecr-i Âticiler, Garipçiler, Hisarcılar vs. Şimdilerde sanırım hakemli dergi olayı muhabetti de olsa gerek her edip, ürününü hemen bir dergide çıkarmak istiyor. Mesela Mavera’da Cahit Zarifoğlu’nun genç yazar adaylarına yazdığı mektuplar vardı. Günümüz dergileri pek sıcak bakmıyor bu olaya. Yazar da kendisine mektup yazılmasını beklemeden yazısını alıp diğer dergiye/dergilere koşuyor. Diğer dergilerde aynı imzaların bu dergide de karşıma çıkması benim bu teorimin artık geçerliliğini kaybettiğini gösteriyor. Söz bu iddiamı bir daha dillendirmeyeceğim.

Bunun dışında muhalif şairlerin, muhalif yazarların aykırılık anlamında söylediği nağmeler bu derginin sayfalarında yer alıyor. Dergiyi ayakta tutan ve hür tefekkürün kalesi haline getiren başta Mürsel Sönmez ağabeyimiz olmak üzere diğer yönetim kadrosuna sonsuz teşekkürler.