Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2972.53
BIST 100
9617.19
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Aralık 2020

​'Bir nesil' ekranda boğulmasın!

Geçtiğimiz günlerde, “Kayıp Nesil” başlığı altında, bu “plân-demi süreci”nin çocuklarımız ve gençlerimiz, dolayısıyla geleceğimiz üzerindeki olumsuz etkilerine vurgu yapmış…

Derin endişelerimizi arz etmiştik.

O yazımızda, Sayın Milli Eğitim Bakanı’ndan da bahis vardı.

Şöyle demiştik:

“Sayın Ziya Selçuk, kendisini Cumhuriyet Tarihi’nin en ‘kısmetsiz’ milli eğitim bakanlarından biri olarak görüyordur herhalde.

Çocuklarımızın başarısı düzeylerini belirlemek için ortaya konulan ‘ölçme ve değerlendirme’ kriterlerini bir eğitimci olarak benimsemesi elbette mümkün değil.

Amma velâkin; ‘Plân/demi Ortamı’ işte, yapılabilecek olan bu kadar galiba.

Çok sıkıntılı günlerden geçiyoruz, çok.”

Evet, böyle yazmıştık.

Sayın Bakan’ın “Sevgili Öğrencilerimiz” girişli açıklaması, bu satırlarımızı tâkip etti.

Gerçekten de bir eğitimci olarak ne kadar büyük endişeler içinde olduğunu gösteren ifadeler var orada.

Eğer bugün bir öğrenme kaybınız olur ve biz bunu fark etmezsek bu eksikler, hayatınız boyunca karşınıza çıkar.” ikazıyla ve aşağısında sıraladığı “Böyle olmasını istemezdik, ama olağanüstü bir süreçten geçiyoruz malûm” cümlesinde toparlanabilecek “izahatıyla” sıkıntının büyüklüğünü ortaya koyuyor Sayın Bakan.

Çocuklarımız, gençlerimiz geçen eğitim yılını büyük ölçüde “pas” geçmiş oldular mecburen.

Bu yıl da öyle oluyor.

İşte 2020 bitiyor, 2021’e yanaştık.

Ocak, Şubat…

Ve Mart, “dert ayım benim” derken, bu yıl da geçip gider böyle.

Yaz tatili vesaire…

Hooop, 2022!..

Malûmlarınız olduğu üzere,

ilkokul ve ortaokul öğrencileri, karne notlarını, bu dönem “ders etkinliklerine katılım puanı” üzerinden alacak.

Lise öğrencilerinin birinci dönem notları ise -eğer yapılabilirse- ikinci dönem yapılacak yüz yüze sınavlarla belirlenecek.

İşin özü şu ki, küresel tezgâhın bütün dünyayı perişan eden mecburiyetlerinden dolayı, bu eğitim sezonunu da aşağı yukarı kaybetmiş oluyoruz.

Sayın Bakan’ın milyonlarca öğrenciye seslendiği açıklamasındaki, Eğer bugün bir öğrenme kaybınız olur ve biz bunu fark etmezsek bu eksikler, hayatınız boyunca karşınıza çıkar.” cümlesi, ülkemizin önümüzdeki yıllarında büyük sıkıntılar olarak karşımıza çıkabilecek tehlikelere işaret ediyor.

Uzaktan eğitimin bizim gibi “otokontrol” bilinci “gelişmekte olan” toplumlarda çok da verimli olmayacağını hepimiz biliyoruz.

Biz, maalesef pek de “disiplinli” bir toplum değiliz.

Mesela, polisin olmadığından emin olduğumuz ortamlarda kemer takmamayı, diğer trafik kurallarını takmamayı alışkanlık haline getirmişiz!..

Bunun için “Her birimizin başına bir polis mi lâzım arkadaş!” lâfını sıkça duyar vaziyetiyiz.

Evlerimizi “dersliklere” dönüştürebilmek, her evde küçük bir okul ortamı meydana getirebilmek bize çok da yakın olmayan işler.

Bugünleri “ailece”, “daha çok yararlı kitabın okunduğu”, derslerin tekrar tekrar izlendiği, yazılıp çizilerek sindirildiği “fırsat günleri” olarak değerlendirebilmek için gerekli olan alışkanlıklarımız gibi.

Etrafta gördüğüm;

Çocuklarımızın, gençlerimizin büyük bölümü, vakitlerini internette ve daha çok da “vurdulu kırdılı” oyunlar oynayarak harcıyor.

Anne ve babalar ile gençler, çocuklar aynı ev içindeki yabancılar gibi.

Oyun başında abur cubur atıştırmalar, ekrana bakmaktan kıpkırmızı olmuş gözler…

Radyasyon, radyasyon, radyasyon!..

*

İnternette son derece popüler ve son derece zararlı “idol”ler var.

Dünyada milyarlarca, ülkemizde milyonlarca çocuk ve genç, bunların etkisi altında.

Bizler, “O politikacı bu politikacıya nasıl laf çaktı, hangi partide kimin eli kimin neresinde” mevzularıyla oyalanırken…

Çoğumuz da, “ayın sonunu nasıl getireceğimizi” düşünüp dururken, gençlerimiz ve çocuklarımız, bambaşka dünyalarda yaşıyorlar.

Yani, aslında yaşamıyorlar!..

İyice “asosyal” hale gelmiş, ekrana kilitlenmiş, radyasyona boğulmuş “Bu Neslin” geleceği ne olacak?..

Tabii, “beka meselesi” var ya, bu memleketin geleceği ne olacak?..

*

Sayın Milli Eğitim Bakanı, hiç şüphe etmem ki, bunların hepsinden endişe ediyordur.

Hepimiz endişe ediyoruz.

Lâkin elimizden pek bir şey gelmiyor.

“Sevgili öğrencilerimiz”e seslenirken,

“Lütfen, siz şu an sadece sağlığınıza ve derslerinize odaklanın. En çok ihtiyacımız olan şey sağlık ve geleceğe dair tek güvencemiz sizlersiniz. Güzel bir gün diliyorum.” diyor Sayın Bakan.

Biz de bu dileğe yürekten destek verelim.

Ve yazıyı şu cümleyle bitirelim:

“Tek güvencemiz” olan “Yeni Nesil”, “Kayıp Nesil” olmaz İnşAllah.