Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Kasım 2023

Bir müzmin hastalık; Karamsarlık.

Allah (c.c.) insanı en güzel surette yarattı ve ona bazı sorumluluklar yükledi. Bu amaca ulaşmak için de insanı farklı duygularla donattı. Bu duyguların iyi olanları olduğu gibi kötü olanları da vardır. İyi duygularla amacına yönelen insan dünya ve ahiret saadetini elde eder. İşte karamsarlık bu duygulardan kötü olanların başında gelir.

Ümitsizlik, kötümserlik, bedbinlik, her şeyin kötüye yorulması, dar bir çerçeveden hayata bakmak olarak tarif edilebilecek karamsarlık olayların iyi ve olumlu yanlarını göz ardı edip hep kötü taraflarını düşünmektir. Karamsarlık, bireyin hayattaki zorluklara odaklanması ve geleceğe dair umutsuzluk hissetmesi durumudur. Bu duygu, insana içsel huzursuzluk ve mutsuzluk verir. Ancak, dinin sunmuş olduğu değerler ve öğretiler, bu karamsarlık duygusunu dönüştürme potansiyeline sahip bir rehberlik sunar.

Karamsarlık insanın huzurunu ve mutluluğunu olumsuz etkileyen bir duygudur. Ancak, dinin sunduğu manevi rehberlik ve inanç, bireyin karamsarlığı aşmasına ve manevi dünyasının aydınlanmaya ulaşmasına yardımcı olur. İnancın sağladığı umut, manevi güç ve sabırla, insan zamanla karamsarlık hissini dönüştürebilir ve manevi huzura kavuşur. İnançlı bir hayat sürerek, karamsarlığın yerine yaşamın anlamını, umudu ve gönül rahatlığı bulur.

Karamsarlık bir anlamda ümit kesmektir. Müslüman karamsar olmaz ve hayatını korku ile ümit arasında geçirir. Karamsarlık ferdin güven duygusunu tahrip ettiği gibi onu başkalarına karşı şüphe ile bakmaya iter. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak insanı felakete sürükler. Fiziksel olarak rahatsız olan karamsar kişi Allah’a karşı olan güven ve teslimiyetinde de zaafa uğrar.

Dinimiz İslam, hayatın geçici olduğunu ve gerçek varoluşun ahiret hayatında olduğunu bildiri. Bu inanç, kişinin karamsarlığa kapılmadan ve sıkıntılara dayanarak ilerlemesine yardımcı olur. İnanç, Allah’a olan bağlılık ve o inancın sağladığı güç, bireye geleceğe dair umut ve manevi güç verir. Din aynı zamanda insanın zihinsel ve manevi sağlığını geliştirmeyi teşvik eder. Dini hayat, dua ve ibadet kişinin iç dünyasında huzur ve denge bulmasını sağlar. Bu yaşantı, karamsarlığın ve umutsuzluğun yerine huzur, sabır, manevi güç ve umut getirir.

Hayatın iniş çıkışları, sıkıntılar ve zorluklarla doludur. İnsanın bu zorluklarla baş etme şekli, genellikle karamsarlık veya olumsuzluk hissiyatıyla mücadele etmekle ilişkilendirilir. Ancak, dinin sunduğu manevi rehberlik, bir kişinin karamsarlığı yenmesine ve manevi huzura ulaşmasına yardımcı olur.

Bundan kurtuluşun reçetesi ise “Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Rad, 28) ilahi reçetesidir. Peygamber Efendimiz de dualarında Allah’a yönelerek söyle derdi: “Ey Rabbim keder ve hüzünden sana sığınırım.”

Yüce Allah karamsarlığın kötü bir sıfat olduğunu ve Müslüman birine yakışmadığını birçok ayetinde dile getirir. “Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kafirlerin kabirdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.” (Mümtehine 13) “İnsan, iyi şeyleri istemekten usanmaz; başına bir kötülük geldiğinde ise büsbütün ümitsiz ve karamsardır.” (Fussilet : 49) “İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirip yan çizer; başına bir kötülük gelince de hemen karamsarlığa düşer.” (İsra 83)

Karamsarlığa düşen insanın kurtuluşu yine Yüce Yaratan’a dönmektir. “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer 53)

İslam ümit dinidir ve orada karamsarlığa yer yoktur. Allah’ın rahmeti gazabından çoktur ve O’ndan asla ümit kesilmez.