Bir müzmin hastalık; Karamsarlık.
Allah (c.c.) insanı en güzel surette yarattı ve ona bazı sorumluluklar yükledi. Bu amaca ulaşmak için de insanı farklı duygularla donattı. Bu duyguların iyi olanları olduğu gibi kötü olanları da vardır. İyi duygularla amacına yönelen insan dünya ve ahiret saadetini elde eder. İşte karamsarlık bu duygulardan kötü olanların başında gelir.
Ümitsizlik,
kötümserlik, bedbinlik, her şeyin kötüye yorulması, dar bir çerçeveden hayata
bakmak olarak tarif edilebilecek karamsarlık olayların iyi ve olumlu
yanlarını göz ardı edip hep kötü taraflarını düşünmektir. Karamsarlık, bireyin hayattaki zorluklara odaklanması ve
geleceğe dair umutsuzluk hissetmesi durumudur. Bu duygu, insana içsel
huzursuzluk ve mutsuzluk verir. Ancak, dinin sunmuş olduğu değerler ve öğretiler,
bu karamsarlık duygusunu dönüştürme potansiyeline sahip bir rehberlik sunar.
Karamsarlık
insanın huzurunu ve mutluluğunu olumsuz etkileyen bir duygudur. Ancak, dinin
sunduğu manevi rehberlik ve inanç, bireyin karamsarlığı aşmasına ve manevi
dünyasının aydınlanmaya ulaşmasına yardımcı olur. İnancın sağladığı umut, manevi
güç ve sabırla, insan zamanla karamsarlık hissini dönüştürebilir ve manevi
huzura kavuşur. İnançlı bir hayat sürerek, karamsarlığın yerine yaşamın anlamını,
umudu ve gönül rahatlığı bulur.
Karamsarlık bir anlamda ümit
kesmektir. Müslüman karamsar olmaz ve hayatını korku ile ümit arasında geçirir.
Karamsarlık ferdin güven duygusunu tahrip ettiği gibi onu başkalarına karşı
şüphe ile bakmaya iter. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak insanı felakete
sürükler. Fiziksel olarak rahatsız olan karamsar kişi Allah’a karşı olan güven
ve teslimiyetinde de zaafa uğrar.
Dinimiz
İslam, hayatın geçici olduğunu ve gerçek varoluşun ahiret hayatında olduğunu bildiri.
Bu inanç, kişinin karamsarlığa kapılmadan ve sıkıntılara dayanarak ilerlemesine
yardımcı olur. İnanç, Allah’a olan bağlılık ve o inancın sağladığı güç, bireye
geleceğe dair umut ve manevi güç verir. Din aynı zamanda insanın zihinsel ve
manevi sağlığını geliştirmeyi teşvik eder. Dini hayat, dua ve ibadet kişinin iç
dünyasında huzur ve denge bulmasını sağlar. Bu yaşantı, karamsarlığın ve
umutsuzluğun yerine huzur, sabır, manevi güç ve umut getirir.
Hayatın
iniş çıkışları, sıkıntılar ve zorluklarla doludur. İnsanın bu zorluklarla baş
etme şekli, genellikle karamsarlık veya olumsuzluk hissiyatıyla mücadele
etmekle ilişkilendirilir. Ancak, dinin sunduğu manevi rehberlik, bir kişinin
karamsarlığı yenmesine ve manevi huzura ulaşmasına yardımcı olur.
Bundan kurtuluşun reçetesi ise “Bunlar,
iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki
gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Rad, 28) ilahi
reçetesidir. Peygamber Efendimiz de dualarında Allah’a
yönelerek söyle derdi: “Ey Rabbim keder ve hüzünden sana sığınırım.”
Yüce Allah karamsarlığın kötü bir
sıfat olduğunu ve Müslüman birine yakışmadığını birçok ayetinde dile getirir. “Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği bir
kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kafirlerin kabirdekilerden (onların
dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.” (Mümtehine 13) “İnsan, iyi şeyleri istemekten
usanmaz; başına bir kötülük geldiğinde ise büsbütün ümitsiz ve karamsardır.” (Fussilet : 49) “İnsana nimet verdiğimiz
zaman yüz çevirip yan çizer; başına bir kötülük gelince de hemen karamsarlığa
düşer.” (İsra 83)
Karamsarlığa
düşen insanın kurtuluşu yine Yüce Yaratan’a dönmektir. “De ki: Ey kendi
nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin.
Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok
esirgeyendir.” (Zümer 53)
İslam
ümit dinidir ve orada karamsarlığa yer yoktur. Allah’ın rahmeti gazabından
çoktur ve O’ndan asla ümit kesilmez.