Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Temmuz 2016

Bir millet uyanıyor

Babıali'den çıktık, Eminönü'e vardık. Yolda vatandaşlar vapura doğru yürüyor. Çoluk çocuk, kız kızan, yaşlı başlı insanlar yürüyüşte. Ellerinde albayraklar. Vapura bindik, kırmızı beyaz renklerle süslenmiş bir gelini andırıyor. Halka bakıyorum. Yüzler mütebessim, ama bakışlar kararlı. Bir destana uyanan muhteşem insanların yüzlerindeki anlamı ve asaleti görüyorum.

'Fethi gören Üsküdar', yeni destanlara tanıklık etmenin tatlı telaşı ve heyecanı içinde. Mihrimah Sultan Camii'nde namaz kılıyoruz. Yediden yetmişe herkes Kabe toprağı'nda huzur içinde. Bu akşam, Ramazan akşamlarını andırıyor her yer. Üsküdar dört koldan Boğaziçi Köprüsü'ne akıyor. Toplumun her kesiminden, her anlayışından vatandaşlar akın akın yürüyorlar. Bir insan seli akıyor köprüye doğru. Her tarafta bir mahşer kalabalığı ve kıyamet heyecanı yaşanıyor. Çehrelerde azim, adımlar sert ve hızlı. Kutlu yürüyüş sürüyor.

Demokrasi bekçileri, vatan fedaileri, inanç bağlıları, memleket sevdalıları birleşmişler, hıyanetin başladığı yere noktaya gidiyorlar. Keskin nişancıların vatandaşlarını taradığı yere. Ve işte köprü! Her taraf mübarek insan dolu. Bayraklarla donatılmış gelincik tarlası göz kamaştırıyor. Civar tepelerde çağımızın kahramanları, Ulubatlı Hasanları, Nene Hatunları.

Alçakların, satılmışların işgali başlattıkları Köprü, tarihinin en şerefli gecesini hüzünle yaşıyor. Zira bir hafta önce burada evlatlarının katledildiğini görmüştü. Üstelik Peygamber Ocağı Ordunun çalınmış silahları, tankları ve elbiseleriyle hainler kendi halklarını taramışlardı. Vatanseverler ellerinde Türk bayraklarını sallarken, sloganlar ortalığı ayağa kaldırıyor: "Şehitler ölmez, vatan bölünmez." Arada ilahiler okunuyor. Ardından Mehter Marşları geliyor. Konuşmalar yapılıyor. En son Kur'an okunuyor ve gece bir dua ile sona eriyor.

Vakur kalabalık, aynı olgunluk içinde alandan ayrılıyor ve 'vatan nöbeti' için semtlerindeki meydanlara dönüyor. Halkına savaş açan bu satılmış güruha karşı meydana gelen büyük tepki, sadece İstanbul'da değildi. Ankara'dan Erzurum'a, Konya'dan Şanlıurfa'ya, Edirne'den Siirt'e, Kayseri'den Rize'ye, Samsun'dan Adana'ya kadar her yerde aynı coşku ve heyecan içinde geçiyordu. Mazlum bir milletin yürekten kopan duaları, Allah'a yükseliyordu.

Bu bir uyanışın ötesinde, bir silkiniş, bir diriliş, bir kendine geliş, bir şahlanıştı. Yıllarca horlanmış yığınlar, hakları ellerinden alınmış kalabalıklar, küçümsenenler, bel ve ümit bağladıkları Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı düzenlenen bu rezil suikasta karşı müdafaaya geçmişti. Malazgirt'i hatırlatan, Mohaç'ı andıran, Çanakkale'ye benzeyen, İstiklal Harbi'nin özelliklerini taşıyan bu mücadelede halkın yanı sıra ordu mensupları ve emniyet kuvvetleri de cansiperane yer almıştı. Basın çalışanları, kelleyi koltuğa almıştı. Valiler, kaymakamlar, belediye başkanları ve üniversite rektörleri şanlı bir direniş içindeydiler.

Bayrağın inmesini, ezanın dinmesini istemeyen 81 milyon fazilet sahibi, haysiyetli insanımız, 81 ilde 'vatan nöbeti'ni tutmaya başlamıştı. Rüzgar bekleyen bayraklar, iman dolu yüreklerden hız almış, aldatılmış güruhun üstünde şerefle dalgalanıyordu. İman tekniğe meydan okumuş, bedenler tanklara direnmişti. Şehitlerin ve gazilerin mübarek kanları Sakarya'ya, Dicle'ye, Fırat'a akmıştı. Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla, Çerkeziyle, Abazasıyla ve diğer bütün farklı milliyetlerden onurlu insanlarıyla bir millet, çocukları için, geleceği için, bütün mazlum ve mağdur halkların hakları için direniyordu.

İslam coğrafyasından içli dualar yol bulup geliyordu. Mekke'den, Kudüs'ten, Gazze'den, Kahire'den, Bosna'dan, Grozni'den, Karabağ'dan, Urumçi'den, Kerkük'ten, Şam'dan, Bağdat'tan ve diğer dört bir yandan yakarışlar Allah'a yükseliyor, kabul görüyordu. Ardından bu zikirler, aziz insanlarımızın yardımına yetişiyordu.

Karanlığa karşı aydınlığı gösteren, zulme karşı adaleti tesis eden, şerre karşı hakka hizmet eden, küfre karşı imana yönelen, çökertilmek istenen şanlı bir millet ayağa kalkıyordu. Tarihinden ilham alan, ecdadından cesaret devşiren, mazisiyle iftihar eden bu millet çoluk çocuğuyla meydanlara yürüyor.

Muhterem dedeler ve nineler, mübarek anneler, kıymetli babalar, değerli gençler ve sevgili çocuklar! 15 Temmuz'dan bu yana vatanın, bayrağın, milletin ne olduğunu yeniden ve daha sağlam bir şekilde bize hatırlattınız. Size olan sevgim, hürmetim çoktu, ama bu aşk derecesindeki bağlılık inanın sınırsız ve ölçüsüz oldu. Meğer ne büyük bir milletin mensubuymuşuz da haberimiz yokmuş. Çanakkale ve İstiklal Harbi'nde yedi düvelle baş etmiştik. Şimdi ise bu yedi düvelin yanı sıra pek çok hain örgüt ile de boğuştuk ve zafer kazandık. Yüzyıllarca unutulmayacak ve her zaman hatırlanacak bir destan yazdınız. Başta söylemiştim, yine haykırmak istiyorum: Bir millet uyanıyor!