Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ocak 2019

Bir memleket düşleyin…

Duygularıyla konuşsun. Bir mutasavvıfın diliyle, gönül diliyle, hal dilinle konuşsun sizinle… Saraybosna işte böyle bir yer. Abartmıyorum, içi yüzüne yansımış gibi içten ve sımsıcaktı duyguları… İki üç gün önce Saraybosna’daydım. Savaştan yeni çıkmış gibi yorgundu ama gururluydu. Her şeye rağmen başını eğmemiş ayaktaydı ve mağrur gördüm. İşte bir anıt gibi karşımda duruyordu bütün güzelliğiyle… Hayatımda iz bırakan ender şehirlerden biridir Saraybosna. Yaşamın en güzel renkleri burada oluşundan mıydı neydi bilmem ama beni büyüleyen çok şey var bu şehirde. Mimarisi, insanların pozitifliği, farklı kültür ve yaşam tarzları, doğal güzellikleri…

Saraybosna’yı görünce kalbim yerinden çıkacaktı sandım! İlk aşktaki gibi, sevgiliyi uzun bir aradan sonra ilk görüşüm gibi heyecanlandım. Buz gibi soğuğa rağmen içim, gönlüm ısındı. Ruhu ısıtan güzel sözler gibi iyi geldi bana Saraybosna. İlk defa sevgiliyi kucaklar gibi kucaklaşıp yarenleştikten sonra Gazi Hüsrev camisindeki Cuma namazında tutamadım kendimi, ağladım! İyi ki hal dilim söyledi söyleyemediklerimi...

Bütün hayallerim bu şehirde can bulmuş sanki. Düşlediğim her şeyi burada bulmak ne güzel. Kaç şehir var böyle dünyada. Söyleyeyim, bizim medeniyetimizin bütün şehirleri ama en çokta İstanbul, Bursa ve Saraybosna’da tabi... Osmanlı mimari ve yaşam biçimini bugüne taşıyan konakları, evleri, mahalleleri, camileri, medreseleri ve mezarlıklarıyla tam bir açık hava müzesi gibi Saraybosna. Tarihi eserleri gibi insanlar da dillerinden çok tebessümleriyle, duygularıyla konuşurlar burada sizinle. Rehbersiz, haritasız bulabilirsiniz aradığınız her şeyi burada.

Saraybosna’nın tevhit oluşunu gördüm. Tevhit aynı olanların, aynı düşünenlerin birlikte yaşaması değil, farklı olanların, farklı düşünenlerin adaletle, barış içinde, ahenkle birlikte yaşamanın adı... Geçmişte böyle bir yerdi Bosna. Kötülüğün, kinin, ırkçılığın ön planda olduğu bu çağda savaşın bu tevhidi bozduğunu gördüm. Farklılıkların çok yara aldığına şahit oldum. Ama Sırpların kin ve öfkesi daha güçlü daha sağlam Müslüman kimliği çıkarmış ortaya şükür. Cemil Meriç, “yaşamak, yaralanmaktır” der. Müslümanlar çok acı çekti, derin yaralar aldılar ama yaralanan kimlikleriyle ebedi yaşama iradesi kazandılar.

Saraybosna aşktır

Aşk sevmenin ötesinde bir duygu... Aşkın, sevgili ile buluşma isteğinin, ilahi tutkunun ruhla; tarihsel kimliğin bugünle buluştuğu yer. Saraybosna bu yüzden aşktır. Tarihin bugüne yansıttığı ender aşklardan ender anıtlardan biri Saraybosna... Her dinin az çok izi var şehirde. Daha çokta İslam’ın izleri, eserlerimiz, geçmişimiz var. Her sokağında, her caddesinde, her mahallesinde farklılıkların kardeşçe yaşadığı şehirdi Saraybosna. Bu nedenle Saraybosna’ya Balkanlardaki Kudüs diyorum.

Savaş bu birlikteliği yaralasa da hepten kesip atmış değil. Bosna’nın bedeninde açılan yaralar onarılmaya, sarılmaya başlanmış ama her evde mutlaka bir acı kalmış! Hiç bir acı kıyamete kadar da kalıcı olmamalı. Çünkü acı bedenden çok ruhta daha ağır hissediliyor. Umarım, bu acıyı bir daha kan davasına dönüştürmeden barış içinde yaşayabilirler ama çok zor. Er ya da geç bir savaş ihtimali görünüyor.

Bir medeniyet geçmişini dirileri ve yaşayanlarından çok; eserleri, toprağa düşmeyi göze alanlarıyla, mezarlarıyla geleceğini yeni kuşaklara taşırlar. Hemen hemen her mahallede bir Osmanlı mezarlığı gördüm. İşte bu nedenle dünyanın her yerinde varız. Toprağa düşmeyi göze alanların sayesinde yaşama gücü kazanıp bugünlerle buluşuyoruz. Aliyada öyle… Mezarıyla da beni çok etkiledi. Uzun süre ayrılamadım başından. Yaşarken Bosna’yı kanatları altına aldığı gibi mezarıyla da hakim bir tepeden kanatları altına almış gibi koruyordu sanki…

Mostar’da Alperen’ler tekkesini ziyaretimiz

Tekke sarp kayalıklara yaslamış kendini. Oradan ışığını yaymış Balkanlar’a. Tekkenin küçük odalarından yayılan Hak ve hal dilinin ve gönül dilinin o topraklarda ne kadar etkili olduğuna bir kere daha şahit oldum. Her zikir halkası suya atılan taş misali büyüyerek karşılık bulmuş. Etkisi o kadar büyük olmuş ki kıyamete kadar sürecek berekete sahip.

Yazımızı sonlandırırken Bosna’yı mutlaka ziyaret edin derim. Ziyaretinizde kendi evinizde gibi rahat hissetmek istiyorsanız Berr Otel’de konaklamanızı tavsiye ederim. Her şeyi ile mükemmeldi. Otel sahibi İstanbul Bayrampaşa’dan giden Boşnak asıllı Nuray hanıma özellikle teşekkür ederim. Bizim medeniyetimizin oralardaki akıncıları gibi bir çabanın içindeler.

Bosna’ya güzel diyorlar; yalan. Seni Yusuf’a benzetiyorum ey Saraybosna...

Seni görmeyenlerin ellerine bıçağı versem sağlam çıkarlar. Seni görünce doğrarlar kendilerini güzelliğinden. Seneye de görüşmek deyip ağlayarak ayrılıyorum...