Bir liderin hikâyesi
1994 İstanbul belediye seçimleri kampanyasının en yoğun günlerinden birinde sabah erkenden, Seçim Koordinasyon Merkezi’nde program sorumlusu olan Mustafa Ataş’a bir mesaj gelir: “Tayyip Bey, bir yakınının cenazesine katılmak için o günkü programların iptal edilmesini istemektedir.”
Ataş: “Mümkün değil!” diye cevap verir ve üst üste birkaç kez aranmasına
rağmen, program iptaline yanaşmaz. Öğleden sonra Aksaray yeraltı çarşı esnafıyla
haftalar öncesinden kararlaştırılmış bir toplantı vardır ve iptal edilmesi ya
da ertelenmesi tam bir felaket olacaktır.
Sonunda Tayyip Erdoğan Seçim
Koordinasyon Merkezine gelir, odasına geçer. Ve Mustafa Ataş’ı programın iptali
için bizzat ikna etmeye çalışır:
“Mustafa Bey! Anladık, seçim kampanyasındayız ve sen de SKM’nin
başındasın; ama kardeşim, seçim uğruna insanlığımızdan da mı vazgeçeceğiz?
Arkadaşımızın babası vefat etmiş, bu acılı gününde yanında olmamız, hiç değilse
cenazesine katılmamız gerekmez mi?” der.
Mustafa Ataş’ın duygusallığa kapılıp
kararlılığından taviz vermeye hiç niyeti yoktur: “Bak Reis!” der; “İşte
istifam! Onu işleme koyduktan sonra canınız ne istiyorsa onu yapın. Ama ben bu
sorumluluğu taşıdığım sürece bu programı iptal etmeyeceğim. Çünkü söz verdik ve
bizi bekliyorlar. Siz değil miydiniz davanın her şeyden önce geldiğini bize
söyleyen? Şişli teşkilatımızda, eşinin öldüğü gece dahi nöbeti aksatmayan
kardeşimizin hikâyesini hamaset olsun diye mi anlatıp duruyoruz birbirimize?”
Tayyip Erdoğan, arkadaşına sarılır:
“Hadi kalk, yapacak çok işimiz var;
programı aksatmayalım!” der.
****
1991 Milletvekili seçimleridir. Recep Tayyip Erdoğan RP’nin İstanbul 6. Bölgeden (Eyüp, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa) 1. sıra adayıdır. 2. sıra aday ise Mustafa Baş’tır. Seçim sonuçları alındığında Refah Partisi’nin İstanbul 6. Bölgeden sadece bir vekil çıkarabildiği anlaşılmıştır. O milletvekili de doğal olarak 1. sıra adayı, Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Fakat durumun öyle olmadığı çok
geçmeden anlaşılacaktır. 2. sıradaki Mustafa Baş, aldığı tercihli oyları öne
sürerek, Tayyip Bey’in değil kendisinin milletvekili olması gerektiğini iddia
ederek seçim kuruluna itiraz eder ve vekilliği Tayyip Erdoğan’dan alır. Ancak
İstanbul İl teşkilatı bunu kabul etmez ve İl seçim kuruluna itiraz eder. Bu kez
İl Seçim Kurulu, bölgenin kararını iptal ederek, Tayyip Erdoğan’ın
milletvekilini geri kazandırır. Hatta
Tayyip Erdoğan milletvekili mazbatasını bile alır.
Aradan 10 günden fazla bir süre
geçmiştir. Mustafa Baş, seçimlerden önce Genel Merkez, “resmen” tercihli oy kullanılmasını yasakladığı halde bu defa
YSK’ya itiraz eder ve Recep Tayyip Erdoğan’ın mazbatasını iptal ettirerek, ikinci defa vekilliği Erdoğan’dan geri alır.
Yıllar sonra Mustafa Baş, 2002
seçimlerinde AK Parti’den milletvekili olmuştur. Geçmişte yaşananları
hatırlatarak, “Mustafa Baş’ı hiç değilse
ön sıralara koymasaydınız” diyenlere Tayyip Erdoğan,
“Eğer Mustafa Baş’a vekil olarak AK Parti’nin kuruluşuna destek vermiş
arkadaşlarımızdan farklı davransaydım, kendime saygımı yitirirdim; kişisel
davamı, partimin menfaat ve ilkelerinin önüne koymuş olurdum” şeklinde
cevap vermiştir.
Diliyorum ve umuyorum ki ehliyet ve
liyakat sahibi samimi dava adamlarını kendilerine rakip ve hasım gören, kendi
ve yakınlarının çıkarlarını halkın ve AK Parti’nin çıkarından öncelikli gören kibir
abidesi, adaletsiz bazı siyasetçilere de bu yaşanmışlıklar ibretlik bir ders
olsun. Sezar’ın hakkını Kenan’a değil Sezar’a versinler!